Sevgili Okurlar,

Sabah Gazetesi’nden ayrıldığım günden bu yana kendime ait bir yerde yazamamıştım,

Yazamamanın nasıl bir ağırlık olduğunu hissetmek için herhalde yaşamının çeyrek yüzyılını yazı yazmaya adamış olmak gerekiyor,

Sabah’ın gerçek sahibini ortaya çıkaracak dava sürerken, en azından bununla ilgili yapılan “Hukuku zorlayıcı” işleme karşı yürütmeyi durdurma davası sonuçlanmadan bir başka yerde yazmak bana yakışmayacağı için, kendimi kendi yerimde ifade etmek istedim,

Bu sanal ortam, bundan böyle sizlerle buluşmak için yeni adresim olacak,

Her gün yazacağım yazıları, eski yazılarımı, beğendiğim köşe yazılarını ve hepsinden daha önemlisi sizin yazılarınızı bu ortama taşıyacağım,

Burada her okur bir köşe yazarı, her okur bir yorumcu olacak,

İddiasız, sade ama içten bir yerimiz olacak hep birlikte,

Yabancı yatırımcı palavrası

Hükümetin sıklıkla söylediği bir durum tespiti var, Gerçeği yansıtan bir tespit,

“Yabancı yatırımcıların en fazla güvendiği ülkeyiz, Müthiş para geliyor”

Doğru geliyor,

Geliyor çünkü gelmemek için aptal olmak lazım,

Neden mi?

Gelin basit bir hesap yapalım,

Diyelim ki, yabancı yatırımcısınız ve hesap kolay olsun diye diyelim ki, 10 milyon dolarınız var,

Bu 10 milyon doları 2002 yılında Türkiye’ye getirdiniz,

Bankada parayı TL’ye çevirdiniz,

16 trilyon liranız oldu,

Hiç bir iş yapmadınız, paranızı Türkiye’deki bir bankaya yatırdınız,

Yıllık ortalama yüzde 25 faiz aldınız,

5, yılın sonunda 20 trilyon faiz geliri elde ettiniz,

Bankaya gittiniz, paranızı ve faizini bankadan çektiniz,

16 trilyon ana para, 20 trilyon faiz olmak üzere elinize 36 trilyon lira para geçti,

Aynı bankadan dışarı çıkmadan bu parayı 1,3 YTL’lik kurdan tekrar dolara çevirdiniz,

Elinize geçen para tam tamına 27 milyon dolar,

5 yılda dolar bazında kazancınız yüzde 270,

Hiç bir iş yapmadan 17 milyon dolar kazandınız,

Oysa aynı işadamı aynı işi ABD’de bir bankada yapmış olsaydı, yani 10 milyon dolarını ABD’de bir bankaya yatırmış olsaydı en iyi ihtimalle 2 milyon dolar faiz geliri elde etmiş olurdu,

Yabancı yatırımcı Türkiye’ye güveniyor dedikleri bu,

Gerisi palavra,

Var mı Türkiye’de bir tek fabrika kuran, bir büyük sanayi yatırımı yapan yabancı,

Var olan karlıları almaktan başka iş yapanı gördünüz mü?

Ayağından bağlı horozlar

DYP ile ANAP’ın birleşme kararı aldığı günlerde bazı dostlarım sordu, “Seçimde ne yaparlar?”

Yanıtım kısa ve özdü: “Bu ortaklık seçime kadar dayanmaz,”

Önceki gün telefonum susmadı, “Nereden bildin” diye,

İlkokulda öğrenmiştim elmalar ile armutların toplanamayacağını,

Hele siyaset söz konusu olunca elma ile elmayı toplamak bile güçtü,

Tabandan bakınca yıllarca bir partiye emek vermiş para vermiş insanlar, birleşme adına listelerde yer kaybetmek, başkasına öncelik vermek istemezler,

Seçilebilecek bir yeri başkasına bırakmaktansa, seçilemeyeceğini bile bile 1, sıradan aday olmak, siyasette önemlidir,

Tepeden bakınca da, liderlik paylaşılabilir bir şey değildir,

Tek horozu salarsanız yanlış doğru bir yere koşar, kaçar,

İki horozu ayaklarından bağlayıp salarsanız ikisi de bir yere kaçamaz, çünkü koşamazlar,

Üstelik tavukların karşısında komik duruma düşerler,

O nedenle bu iş olmazdı,

Hele hele bazı medya patronlarının biraraya getirmesiyle, dürtüklemesiyle, el altından maddi manevi destek vermesiyle oluşan zoraki birleşmeler hiç yürümez,

Bir yandan Mehmet Ağar’ın adamlarını, bir yandan Erkan Mumcu’nun adamlarını, diğer yandan da bir medya patronun hemşerilerini, çalışanlarını listeleyip aday yapmaya kalkarsanız işin sonu bu olur,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Medyada tekel olmanın imkansız olduğunu herkes anladığı zaman,

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları