“Ermeni soykırımının ABD senatosunda tanınmasının zamanlaması şansa mı bu günlere denk geldi?” diye soruyor herkes,
Zannetmiyorum,
ABD’de hiç bir şey şansa olmaz,
Özellikle de dış politika konusunda,
Çünkü ABD’de ciddi bir derin devlet vardır,
İktidarda ister demokratlar, ister cumhuriyetçiler olsun, politikanın ana gövdesini Amerikan derin devleti belirler,
Bazen think tankleri, bazen kendilerine bağlı senatörleri, bazen politik baskı gruplarını kullanarak siyaseti yönlendirir,
ABD senatosunun, Ermeni Soykırımı iddialarını tanımasını da böyle değerlendirmek gerekir,
Bu ne şansa olmuş bir olaydır, ne de Ermeni lobisinin baskısıyla,
Bunun arkasında ABD’nin Türkiye, daha doğrusu Ortadoğu ve Ortaasya politikasında oluşturmaya başladığı yeni politika vardır,
ABD’nin önümüzdeki on yıllar içinde, bölgede farklı bir tavır takınacağını, yeni partnerler bulacağını, Türkiye’nin stratejik pozisyonunu artık önemsemez hale geldiğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz,
Bu kararın, Cumhuriyetçi Başkanın “Sözde” itirazlarına rağmen Demokratlar tarafından alındığını, ABD’nin bundan sonraki başkanının kuvetle muhtemel Demkorat Parti’den olacağını da göz önüne alırsak, soykırımın tanınmasının anlamını daha iyi kavrayabiliriz,
Türkiye’nin dış politikasını oluştaran siyasetçilerin, dışişleri profesyonellerinin ve akademisyenlerin bunu bilerek hareket etmelerinde fayda var,
Tabii askerlerin de,,,
Belçika Pornocu Mudur?
İsmail Türüt’ün zırva şarkısı ve buna çekilen “Amatör” klip Avrupa Birliği’nin dönem raporuna girmiş,
Türkiye’yi suçlayıcı bir ifade ile,
Pes! Bu kadar olur,
Zannedersin ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türüt’e resmi bir klip çektirmiş ve bunu devlet televizyonunda yayınlamış,
Durumun bununla bir ilgisi yok oysa,
Türüt kendi meşrebince, bana ve topumun aklı başında kesimlerine göre, ilkel bir şarkı yazmış,
Üniversiteli bir çocuk da buna kendi çapında bir klip hazırlamış ve bunu youtube’a koymuş,
Haber olması bile abes bu saçmalığa, sivil toplum, hükümet, yargı gereken tepkiyi fazlasıyla göstermiş,
Konu kapanmış,
Ama Avrupa Birliği, klibin üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlamış ve bunu Türkiye’de demokrasinin gelişmediğine bir gösterge olarak rapora koymuş,
Sizce bunda iyi niyet var mı?
Bir kaç aşırının saçmalığı, Türkiye’ye yüklenebilir mi?
Böyle bakarsanız, Avrupa’da neler var,
Irkçılık her yerde tırmanıyor,
Çocuk pornosu almış başını gitmiş,
Belçika’daki çocuk pornosu rezletini AB raporuna, Belçika hükümetini veya devletini suçlayıcı bir biçimde koydular mı?
Ki orada, devletin ciddi kusurları olduğu halde,
Böyle bir olay oldu diye Belçika halkı kökten “çocuk pornocusu” diye nitelendirilebilir mi?
Elbette ki nitelendirilemez,
Mantık bunu gerektirir,
Ama söz konusu Türkiye olunca Avrupa’da mantık bitiyor,
Bu bakış açısına sahip bir Avrupa bizi nasıl kabul edecek bir bileniniz var mı?
TAV Gerekeni Yaptı
Atatürk Havalimanı’ndaki güvenlik skandalını yazınca, bir süreden beri iç hatlar terminalinin işletmesini de üstlenen TAV yetkilileri sabahın erken saatlerinde aradılar,
Kendilerine olayın hangi kapıda gerçekleştiğini ve olayı yaşayan genç kadın ve eşinin telefonlarını verdim,
Görüştüler,
Ardından havalimanındaki güvenlik kameralarının kayıtlarını incelemeye aldılar,
Olayın aynen naklettiğim gibi olduğunu, başörtülü ve yere kadar pardesülü kadının üzerindeki pardesüyü çıkarmadan güvenlik kapısından geçtiğini tesbit ettiler,
Güvenlik görevlisinin, kadının pardesüsünü x-ray cihazından geçirmeyerek önemli bir hata yaptığı açıkça görülüyor,
Ancak kadının üzerinin el cihazıyla arandığını da tesbit ettiler,
Eğer el cihazıyla aranmamış olsaydı görevlinin işine hemen son verileceğini, ancak el cihazıyla arama yaptığı için görevlinin uyarılacağını ve bundan böyle bu tür güvenliği tehlikeye düşürecek prosedür zaaflarına yol açılmaması için gereken uyarıların yapıldığını belirttiler,
TAV yönetimine gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum,
