Yine şekle bakıldı,
Komik,
Türbana serbestlik konusunda MHP ve Ak Parti anlaştılar,
Anlaşmanın formülüne bir de isim takıldı: GATA formülü,
Başörtüsünü türban formunda değil de, çene altından fiyonkla bağlarsan sorun yok,
Tamamdır,
Rejim tehlikesi artık bertaraf edilmiştir,
Meğer bütün mesele kafanın içinde ne olduğunda değil, bazılarının başlarını siyasi bir mesaj amacıyla örtmeleri falan değilmiş, Sorun fiyonktaymış,
Örtünün ucunu alttan çevirip, arkaya doğru atmadığın zaman Atatürk Devrimleri’ne bağlı, laikliğe inanmış, dini siyasallaştırmayansın,
Yok eğer çene altından fiyonk atmamakta direniyorsan tehlikelisin,
Ne basitmiş Atatürk Devrimleri’ne karşı çıkanları ortadan kaldırmak, Bu basit çözümü yıllardır bulamayıp, ülkeyi gerim gerim gerenler utansın,
Çene altından atılan bir fiyonkla herkesi laik Cumhuriyet’e bağladık,
Bravo!
Sadece İslamda mı hatalar bireyseldir?
Dün gece Teke Tek’te İslamcı kadınların sembol isimlerinden Emine Şenlikoğlu vardı,
Şenlikoğlu, lafı kıvırtmadan söylediği, moda tabiriyle takiyyeci olmadığı için saygı duyduğum bir isimdir, Fikirlerine katılmam ama kendisine saygım vardır,
Şenlikoğlu ile yaptığımız yaklaşık 2 saatlik tartışma sırasında bir şey dikkatimi çekti,
Ne zaman İslami bir rejimle yönetilen bir ülkedeki veya kendini İslamcı olarak tanımlayan birinin yaptığı kusurlardan, yanlışlardan söz etsem Emine Şenlikoğu bunu “Kişisel” ya da “Bireysel” bir olay olarak değerlendirdi,
Ama Türkiye’deki veya İslamcı bir rejimle yönetilmeyen bir ülkede olan bir yanlışı, ya da kendini İslamcı olarak tanımlamayan bir kişinin yaptığı bir yanlışı hep rejimin yanlışı olarak gördü,
Türkiye’de fuhuş yapılıyorsa bunun nedenini laikliğe bağladı,
İran’da fuhuş yapılıyorsa bunun nedenini kişisel ahlaki zaafiyet olarak gördü,
Siyasal İslamcıların ne yazık ki, böyle bir sorunu var,
Her meseleyi böyle ele alıyorlar,
Bu onların suçu değil, paradigması,
Böyle eğitiliyorlar,
Böyle yetiştiriliyorlar,
Böyle biliyorlar,
Başbakan’ın Batı’nın ahlaksız olduğunu söylemesinin de nedeni bu,
O da böylesi bir kültürel ortamda yetişmiş,
Son dönemde çevresinde bu paradigmayı değiştirecek ya da kendisiyle tartışmaya açacak kimseyi de barındırmadığı için bunları söylüyor,
Bunları söyledikleri için onlara kızamıyorum,
Çünkü bu bir kültür,
Kültür meselesi
Kültür, kültür, kültür,
Bazı sohbetlere tanık oluyorum,
Birinden, mesela bir gazeteciden söz ediyorlar, “Çok kültürlü” bir adam diye,
Çok okuyana ya da okuduklarını hatırlayana ve hatta okuduklarını hatırlıyormuş gibi yapana kültürlü diyoruz,
Bana bunu soranlara gülüyorum,
Kültürlü olmak çok okumak, okuduklarını hatırlayıp kitap cümleleriyle konuşmak değildir,
Belki daha önce de yazmışımdır,
Bana göre kültürün en iyi tanımı şudur: “Sahip olduğun veya öğrendiğin her şeyi unuttuğunda hatırladığındır”
Bizim yolun ışıkları
Bunu yazmadan edemeyeceğim,
Benim evin yolu biraz sapadır, Kentin biraz dışında,
Geçen yıl bu yolu ışıklandırdılar,
Çok kaza oluyordu ondan herhalde,
Neyse sonbahar aylarından beri benim evin yolu ışıl ışıl,
Daha doğrusu genelde ışıl ışıl,
Ama yol aydınlatma lambalarının yanmadığı günler de oluyor,
Mesela ne zaman yoğun bir yagış olsa, göz gözü görmese, yoldaki çizgiler görünmez hale gelse, ne zaman yoğun bir sis bastırsa bizim yolun ışıkları yanmıyor,
Ama ne zaman hava pırıl pırıl o zaman ışıklar eksiksiz ve kusursuz yanıyor,
Bunun elbet bir sebebi vardır ama ben nedense çözemedim,