Atatürk’ü sevmez, Humeyni’yi sever

Dün gece Teke Tek programında yaşadığım şoklar, giderek yaşlanan kalbime ağır gelmiş olacak ki, sabaha kadar uyuyamadım,

Maksadım üniversitede türban meselesini, üniversitede okuyan kızlarla konuşmak, tartışmaktı,

Konuklarımdan ikisi türbanlı, ikisi ise başı açık kızlardı,

Başı açıkların biri kendini liberal, diğeri ise Kemalist olarak tanımlıyordu,

Her dört kız da kendi görüşleriyle paralel derneklerde çalışıyorlardı,

Ve emin olun ki, şimdiye kadar yaptığım hiç bir Teke Tek programı beni bu kadar şok etmemişti,

1999’dan  bu yana türban eylemcisi olan Nuray, inanç özgürlüğü kapsamında türbanla eğitim hakkını savunurken, bunun eğitimle sınırlı olmayacağını, kamuda çalışmak dahil her türlü hakkı kapsaması gerektiğini söyledi,

Bu alıştığımız bir durumdu,

Türbanlı aktivistlerin tamamı bu söyleme sıkı sıkıya sarılıyordu,

Yani AKP’nin Anayasa’da yaptığı ama iptal edilen değişiklik zaten onları kesmeyecekti, Bu  biliniyordu,

Ancak Nuray konuyu bambaşka taleplere taşıdı,

Nuray’a "İnanç gereği diye yasama tarafından oluşturulmuş hukuku beğenmeme ve kendi inançlarınıza göre yargılanma talebinizin ortaya çıkmayacağını ve yarın öbür gün Müslümanların kadı mahkemesinde yargılanmasını istemeyeceğinizi kim garanti edebilir?" 

diye sordum,

Çok samimi yanıt verdi,

"Kimse garanti edemez, Hatta isteriz de,  Niye insan kendi inandığı hukukla yönetilmesin"

Şok olmuştum,

"Bu çok hukukluluk anlamına gelir, Bir demokraside böyle bir şey nasıl olacak?" diye sordum,

"Niye olmasın" dedi,

Daha sonra değir türbanlı kız Kevser’e bir soru yönelttim,

"İran’daki baskı rejiminin İslam’a örnek olamayacağını söylüyorsun ama facebook’daki sayfanda Humenyi resimleri varmış" 

dedim,

"Evet var, Humeyni’yi çok severim" dedi

"İran’daki rejimi kuran o değil mi?" dedim,

"Onun kurduğu rejimi bozdular" dedi,

"Peki Humeyni’yi çok seviyorsun, Atatürk’ü de sever misin?" diye sordum,

"Asker olarak çok başarılıymış" dedi,

Askerlik vurgusu dikkatimi çekti,

Tam bir Milli Görüş çizgisiydi,

Sonra dönüp aynı soruyu diğer türbanlı konuğum Nuray’a yönelttim,

Humeyni’yi o da çok seviyordu,

"Peki Atatürk’ü seviyor musun?" diye ona da sordum,

Önce biraz şaşırdı, Ne diyeceğini bilemedi,

Sonra "Acaba düşündüğümü söylersem suç olur mu?" dedi ve yine büyük bir samimiyetle "Hayır Atatürk’ü hiç sevmem" dedi,

"Niye?" dedim,

"85 yıldır çektiğimiz çilelerin müsebbibi o da ondan" dedi,

"İyi de sevmediğin o adam Türkiye’yi İngiliz, Fransız, Yunan işgalinden kurtardı, Onun sayesinde bağımsız bir ulus olduk, O olmasa idi bugün burada yabancı bir ülkenin mandası altında olabilirdik, Sömürge olurduk" dedim,

Ama Nuray kararlıydı,

"Kurtuluş savaşını Atatürk değil, inançlı Müslümanlar başlattı, Maraş’ta bir kadının türbanına el uzatılmasıyla kurtuluş savaşı başladı, Atatürk’le ilgisi yok" dedi,

"Atatürk bu savaşı organize etmeseydi, Maraş’ta veya başka bir yerdeki bu gibi tepkiler ezilip yok edilirdi" dedi,

Ona da yanıtı vardı,

"Belki de daha iyi olurdu, Belki yabancı manda altında inançlarımız daha iyi yaşayabilirdik, Daha özgür olabilirdik" 

dedi,

Değerli okurlar,

İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin karşı karşıya olduğu durum bu,

İstenen bu,

Bugün söylenmese de talep edilecek olan bu,

Anayasa Mahkemesi kararına karşı gösterilen tepkinin nedeni bu,

Türkiye Cumhuriyeti’nden alınmak istenen rövanş bu,

Bunun kılıfı özgürlük,

Bunun kılıfı demokrasi,

Bunun kılıfı liberalizm,

Yerse,

Yemezse zorla,

Öyle diyorlar,

NOT: Programda liberal görüşlerini ütopik bir dünyada dile getiren konuğum, program sonunda türbanlı kızlarımızın telefonlarından yağan tebrikleri kabul ederken çok mutlu görünüyordu,

NOT2: Bu programdan sonra Türkiye’yi bekleyen gelecekten gerçekten çok korkmaya başladım, Başbakan’a kur yapan Hülya Avşar’ın bu programı izlemiş olmasını çok isterdim,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özgürlük istediğini söyleyenlerin gerçekte ne istediğini anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları