Galatasaray-Steau Bükreş maçının takım kadroları statta anons edilince şaşırdım,
Servet, Emre Aşık, Emre Güngör ve Meira,
4 stoper,
Sağ bek yok,
Sonra Mehmet Topal,
Ardından Arda ve Hasan şaş,
Sonra Lincoln ve Nonda,
Garip bir kadro dedim,
Sahaya çıkınca gördük ki, Emre Güngör sağbek,
Haydaaaa!
Dahası var, Mehmet Topal ve Meira iki ön libero,
Arda ve Hasan Şaş sol ve sağ kanat,
Lincoln ve Nonda ilerde,
Dört stoperli, sağbeksiz takım biri kaleci hatasından olmak üzere ilk on dakikada 2-0 geri düştü,
Sonra biraz oynamak istediler, Daha doğrusu Arda oynamak istedi,
Karakter yoksunu Lincoln de bir kaç dakikalığına ona ayak uydurunca Galatasaray 10-15 dakika futbola benzeyen bir şey oynadı,
Durum 2-1 oldu,
Bu arada Galatasaray’ın bir penaltısı hakemden başka her şeye benzeyen hakem tarafından iç edildi,
İlk yarının son 15 dakikası Galatasaray iyiydi,
İkinci yarıya da öyle başladılar,
Fakat ilginçtir golü bulup maçı 2-2 yapınca sanki turu atlamış, Şampiyonlar Ligi’ne kalmış gibi bir havaya girip stop ettiler,
Yemin ediyorum hayatımda öyle bir şey görmedim,
Galatasaray maçın son 25 dakikasında oynamadı, oynamak istemedi,
Uzatma dakikalarında bile sanki öndeymişler, sanki bu skor onları Şampiyonlar Ligine taşıyormuş gibi vakit geçirdiler,
Basit bir doldur boşalt bile yapamadılar,
Emre’nin yerine oyuna giren Sabri, inadına oynamıyormuş havasında kötü oynadı,
Hasan Şaş, saç baş yoldurur, çalım hevesiyle kendi kalemizde tehlikelere neden olurken tribünlerin beklentisi Hasan’ın yerine Ayhan girmesi ve bitik orta sahaya can katmasıydı,
Ama o da olmadı,
Bu sezon bizi deli edeceğinin işaretini ilk maçtan veren Skibbe, Hasan’ın yerine oyuna adını bilmediğim, hiç tanımadığım ve adını şu anda bile bilmediğim bir çocuk soktu,
Çocuğun oyunda olduğu bölümde topa temas edip etmediğinden bile emin değilim,
Sonuç olarak Galatasaray büyük ihtimalle Şampiyonlar Ligi’ne katılamayacak,
Üstelik de Steau gibi hiç bir kalitesi olmayan bir takıma elenerek,
Oysa bu maç çok kolay olabilirdi,
Henüz takıma alışmamış olan Meira’yı en kritik yerde oynatmak yerine orada Ayhan’a görev verilseydi,
Emre yerine Sabri ile başlansaydı,
Takım 4-2-2-2 yerine 4-2-3-1 şeklinde dizilseydi,
Galatasaray bugün tura yaklaşmış olurdu,
Olmadı,
Keke Steau yerine Barcelona ile oynasaydık,
Yine elenirdik ama hiç değilse Barcelona’yı seyreder, Barcelona’ya elenirdik,
Steau Bükreş’te yenilmeyecek bir takım değil ama bu kafadaki bir Galatasaray o işi beceremez,
NOT: Ali Sami Yen Stadı dün tam bir rezaletti, Turnikeler çalışmadı, Zaten berbat durumda olan tuvaletlere Ege Seramik’ten çok şık lavabolar takılmıştı ama sular akmıyordu, Ve sezonun ilk maçı, üstelik de çok önemli bir maçında tribünler yeterince dolu değildi,
Başka yolu yok
Dün Edibe Sözen’in yasa teklifinin Başbakan Erdoğan tarafından geri çektirilmesini “Olumlu bir işaret” olarak değerlendirince okurlardan eleştiriler geldi, “Yeni çok iyimsersin, Bir süre böyle gider, sonra yine bildiklerini okurlar” diye,
Doğru ben iyimserim,
Daha doğrusu iyimser olmak istiyorum,
Çünkü elimdeki en güçlü silah iyimserlik,
İyimser olmayacağım da ne yapacağım,
Biliyorum ki, gördüm ki, kanıtlandı ki, elimizde demokrasiden daha güçlü tek bir koz yok,
Türkiye laik demokratik, medeni bir ülke olarak kalacaksa bunu sağlamanın demokrasiden başka yolu yok,
İyimser olmayayıp da ne yapayım,
Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi bu yoldan çıkarmasını mı isteyeyim,
Ülkeyi bu yolda tutma işini Tayyip Erdoğan’ın değil de, Anayasa Mahkemesi üyelerinin, o da olmadı yeni Genelkurmay Başkanı’nın yapmasını mı bekleyeyim!
Bekleyenler vardı!
Ne oldu!
Şu anda Türkiye’yi, demokratik rejimini korumanın sivil toplum ve sivil siyasetten başka teminatı var mı?
Başta iktidar olmak üzere herkesin, hepimizin sorumluluk içinde, ülkenin sosyal ve siyasal değerlerine saygılı olmasından baka yolu var mı?
Sağduyulu siyaset ve siyasetçiden başka güvenilecek organ kaldı mı ülkede!
Bu nedenle Başbakan’ın atmış olduğu işaret fişeğini önemsiyorum, Yeter ki, bizim önemsediğimiz kadar Başbakan da önemsesin,
