Ben çoook Başbakan gördüm

Dün sabah yazı işleri toplantısında arkadaşlarım sordular, “Başbakan bizim muhabirimizin akreditasyonunu iptal etse ne yapardık” diye,

Yazı işlerindeki bu tartışmalar gazetenin kimliğinin belirlenmesinde çok etkilidir,

Bu soru da çok etkili oldu,

Kalakaldım,

Böyle bir durumla daha önce hiç karşılamamıştık,

Başbakanlar, Cumhurbaşkanları hakkında geneli aleyhte pek çok haber yapmıştık ama hiç bir zaman bir muhabirimizin akreditasyonu, yani Başbakan’ı takip etme izni kaldırılmamıştı,

Daha doğrusu böyle bir izne gerek hiç olmamıştı daha önce,

Bazen Başbakanlar muhabirlerimize kızar, öfkelenirdi ama “Beni takip demezsin” demezdi,

En fazlasından özel demeç vermezdi, özel röportaj yapmazdı,

En güzel örnek Bülent Ecevit’indi,

Bir haberine bozulduğu Yavuz Donat’a selam verirken “Saygılarımla” demek yerine “Kaygılarımla” demekle yetinmişti,

Başbakan Erdoğan’ın 7 gazeteciye verdiği “Ceza” Türk basını açısından yeni bir durumdu,

Bir yanda okura karşı sorumluluklarımız vardı, diğer yanda ise basın özgürlüğüne saygı,

Ve en önemlisi “Kuyruğu dik tutma” zorunluluğu,

Bana göre bir gazetenin okura karşı en büyük sorumluluğu “Kuyruğu dik tutma” yani “Özgür ve Saygın” olmaktı,

Siyasetçi ve reklamveren karşısında kuyruğunu dik tutamayan bir gazetenin, okurun haber alma hakkına gerçek anlamda sahip çıkamayacağına inanırım,

Böyle bir durumda kuyruğu dik tutmanın tek bir şartı vardı,

“Bize böyle bir bildirimde bulunurlarsa başbakanlık muhabirimiz söz konusu arkadaşımızdır, Başbakan’ı o takip edecektir, Akreditasyon iptalini kabul etmiyoruz deriz” dedim,

“Ya ısrarcı olurlarsa” diye sordu arkadaşlar,

“Biz de ısrarcı oluruz” dedim,

“Ya geri adım atmazlarsa” diye ısrar ettiler,

“Biz de geri adım atmayız” dedim,

Değerli okurlar, bir gazete, bir haber kuruluşu böyle bir durumda geri adım atamaz, Atmamalı,

Gerekirse uzaktan takip ederiz, gerekirse takip etmeyiz,

Ancak gazetelerin hangi işi kiminle yapacağına Başbakanlık karar veremez,

Bunu söyleyen adam 26 yılı aşan meslek hayatında hala Sarı Basın Kartı almamış bir adamdır,

Bu kartı almamamın tek nedeni ise benim gazeteci olduğumu ispatladığı düşünülen bu kartın Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel müdürlüğü tarafından veriliyor olmasıdır,

“Benim gazeteci olup olmadığıma Başbakanlık karar veremez” diye düşündüğüm, gazeteciliğimin Başbakanlık onayına ihtiyacı olmadığına inandığım için bu kartı almayı reddettim,

Başbakanı hangi muhabirle izleyeceğime Başbakanlığın karar vermesini de reddediyorum,

Şunu da hatırlatmak isterim, Bu mesleğe başladığım günden bu yana 9 Başbakan gördüm,

Allah izin verirse bir o kadar daha görürüm, 

 

 

 


Yunan Genelkurmay Başkanı’nı ister misiniz!

Entel dantel taifesi, Başbakan Erdoğan’ı Genelkurmay Başkanı ile uyumlu olmakla suçluyor,

Herhalde tarihe geçecek bir garabettir bu suçlama,

Genelkurmay Başkanlığı Başbakanlığa bağlı bir kurum,

Başbakan Türk Genelkurmay Başkanı ile uyum içinde olmayacak da, ABD Genelkurmay Başkanı ile mi uyum içinde olacak!

Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusunda TSK ile birlikte hareket ediyor, Ya da TSK bu konuda Başbakan ile birlikte,

Bu ayıp mı?

Elbette Başbakan’ın "Ya sev ya terk et" ve "vatandaşın sabrının da bir sınırı var" cümlelerini hoş görenlerden değiliz,

Ama Başbakan’ın terör örgütü karşısında sürekli geri adım atmasını da isteyemeyiz,

Başbakan Erdoğan yakın zamana kadar yakın dönemin en ılımlı Güneydoğu politikasını izledi,

Bu politikadan ötürü çok da eleştirildi, Buna rağmen ısrar etti,

Bunun yararını da gördü, Partisi bölgede güçlendi, Kürtlerin tek temsilcisinin, bölgede bile sadece DTP olmadığını, sadece PKK olmadığını gösterdi,

Zaten örgüt ve DTP de bundan rahatsız olarak gerilimi tırmandırmaya başladılar,

Ve en sonunda PKK’nın 10, Kongre kararlarını parti bildirisi olarak meclise taşıdılar,

İş buraya geldikten sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yapacaktı!

Bir kısım entel dantel embedded liberali memnun etmek için Türk Genelkurmayı ile ortak hareket etmiyor görüntüsü vermek için terör örgütü ile birlikte mi hareket edecekti,

Elbette ki, söylemlerde dikkat zorunludur,

Elbette ki, DTP veya PKK Türkiye’deki Kürt yurttaşlarımızın büyük bölümünü temsil etmez ve hatta bu partinin söylemlerinden rahatsız olan Kürt yurttaşlarımızın sayısı memnun olanların sayısından fazladır,

Ama bir ülke Başbakanı, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile paralel hareket ediyor diye eleştirilirse bunun arkasında başka niyetler vardır,

Hep söylediğimiz gibi bunu söyleyenlerin alternatif bir ordusu olup olmadığı düşünülmelidir,

 

 


Sancak – Doğan kavgası

Medyanın yeni küçük patronlarından Ethem Sancak ile Aydın Doğan arasındaki savaşı gülerek izliyorum,

Çünkü Ethem Sancak yakın zamana kadar Aydın Doğan’ın ve Doğan Grubunun yakın dostları arasındaydı,

Eski Aydınlıkçı komünist Ethem Sancak’ın zengin olmasından sonra Doğan Grubu bu zatı muhtereme kol kanat gerdi,

Doğan Grubunun düzenlediği Anadolu Toplantılarının baş konuğu hep Ethem Sancak’tı,

Doğan Grubu adına konuşmalar yapardı,

Sancak’ı hayvancılık sektörüne sokan Aydın Doğan oldu,

Medyaya girmesini hep destekledi,

Hatta bir ara Sabah-ATV’ye talip olduğunda kendisini destekleyeceğini söyleyen de Aydın Doğan’dı,

Sancak, Doğan’a "Abi abi" der, peşinde dolanırdı,

Ama işler nedense bozuldu,

Ethem Sancak’ın Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından sorgulandığını aylar önce Habertürk’te Sevilay Yükselir yazdı,

Doğan Grubu bu haberi görmezden geldi,

Ama şimdi ne olduysa oldu, birdenbire kapıştılar,

Doğan Grubu hep yaptığı gibi aylar önce görmezden geldiği haberleri çekmeceden çıkarıp Ethem Sancak’ saldırmaya başladılar,

Sancak da kendi çapında boş durmadı ve gazetesi Star’ın manşetinden Aydın Doğan’ı hedef alarak "Ergenekon kapsamında neden gözaltına alınmıyor" diye sordu,

Belli ki, Aydın Doğan Ethem Sancak’la bir sorun yaşıyor,

Büyük ihtimalle Sancak’ın Başbakanla olan yakınlığını, Aydın Doğan lehine kullanmamasından rahatsız,

Belki de daha derin meseleler var,

Bu nedenle Doğan grubu çekmecede beklettiği haberleri şimdi kullanıyor,

Buna da gazetecilik diyor,

Aynen Deniz Feneri’nde yaptığı gibi haberleri okurun bilmesi gereken zamanda değil, Doğan grubunun çıkarlarının gerektirdiği zamanlarda piyasaya sürüyor,

Bunlar bilinen şeyler ve Doğan Grubu benim umurumda değil,

Ancak şunu herkesin görmesi lazım,

Aydın Doğan’a güvenilmez, Aydın Doğan’la dostluk kurulmaz,

Ethem Sancak’ın başına gelenler herkese ders olsun,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Akrebe dereyi geçiren kurbağanın başına gelenler hepimize ders olduğu zaman

Erişilebilirlik Araçları