Ahmet Ertürk Hülya Avşar’a taktı

TMSF ile Hülya Avşar arasındaki kavga kadar saçma bir durum görmedim ben,

Basit bir ticari anlaşma devlet meselesi haline getirildi,

Nedenini anlamak mümkün değil,

Hülya Avşar, Uzanlar döneminde Star ile bir anlaşma yapmış,

Dizi yapacak, program yapacak,

Bunun için bir de avans almış,

Sonra gruba el konulmuş,

Anlaşma hayata geçirilemediği için Hülya Avşar gruba borçlu,

Basit bir ticari borç,

Devlet dolandırılmamış, Banka hortumlanmamış,

Bir televizyon kanalı ile bir sanatçı arasında benzerleri sık sık yaşanan bir sorun,

Bir ikisi haricinde banka hortumcularına, devlete milyarlarca dolar borçlu olanlara son derece şefkatle yaklaşan TMSF, her nedense bu basit alacak davasında Hülya Avşar’a karşı şahin,

Basit bir ticari alacak, TMSF tarafından kamu alacağına dünüştürülüyor ve Avşar’a saldırılıyor,

TMSF’nin o kurumlarla ilişkisi bile kalmamış ama TMSF için farketmiyor,

Bir Hülya Avşar takıntısıdır gidiyor,

TMSF’nin Hülya Avşar’a karşı tutumunda bir hukuki garabet var,

Nedenini anlamakta zorlanıyorum, 

 

 

 


Kriz falan yok

Başbakan Erdoğan’ın “Kriz inme trendine girdi” dediği gün dolar zıpladı, borsa çakıldı,

Zaten Başbakan Erdoğan’dan başka “Kriz inişe geçti” diyen ne tek bir ekonomist var, ne de tek bir Dünya lideri,

Anladığım kadarıyla bu adamlar bilgisiz hatta biraz cahiller,

Konulara bizim Başbakan kadar hakim değiller,

Bu da o ülkelerin şanssızlığı,

Başbakanımız haklı, Kriz geçiyor,

Baksanıza dış ticaret açığımız azalmış,

Bu herhalde iyi bir şey,

Açığın azalması, piyasanın daralmaya başladığının, iç payasaya ve dışarıya satış yapamayacağını anlayanların hammadde ve ara mal ithalatını kestikleri, yatırımları durdurdukları anlamına falan gelmez bu durum,

Keza bankalardan kredi alarak yatırım ve üretim yapanların ürettiklerini satamayıp stoğa koyacaklarını, bir süre sonra bankaların kredilerini tahsil edemez duruma geleceklerini de göstermez, Aslına bakarsanız işsiz sayısındaki yüzde 134’lük artı da krizden kaynaklanmıyor,

AKP döneminde zengin olanlar artık çalışmadan yaşamak için işsizliği tercih ediyorlar,

Pek çok firmanın onbinlerce kişi işten çıkarmasının nedeni de benzer, “Çok yoruldular, Biraz da dinlensinler” diye onca insanın işine son veriliyor, Krizden mrizden değil,

Dün internet üzerinden pazarlama yapan bir şirketin tepe yöneticisi ile sohbet ediyorduk,

Yılda yarım milyar dolara yakın satış yapan  bir şirket,

Yöneticisi ilginç bilgiler verdi,

Satışları kredi kartı ile yapıyorlar,

Ellerinde uzun yıllardır birikmiş veriler var,

Buna göre kredi kartı ile yaptıkları her yüz satıştan ortalama 5’inde kredi kartının limitinin dolu olması nedeniyle satış işlemi gerçekleşmezmiş,

Son iki aydır bu durum değişmiş,

Yüzde 5 olan “Kredi kartı limiti doluluk” oranı, yüzde 25’e çıkmış,

“Ortalaması 50 YTL olan ürünler için bile kredi kartlarında limit yok” dedi,

Şirket kurulduğundan beri böyle bir orana rastlamamışlar,

“Bunun anlamı ne” diye sordum,

“Bankaları yakında müthiş bir facia bekliyor,” dedi,

Ben ona inanmadım,

Ben Başbakanımıza inanıyorum,

Kriz falan yok,

Kriz inişe geçti,

Acaba genel seçimlerde kredi kartı da dağıtırlar mı? 

 

 


Kulüp başkanını Cumhurbaşkanı zannetmek

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Aziz Yıldırım ile yaptığı derbi öncesi sohbeti bir gazeteci olarak utançla okudum,

Aziz Yıldırım, bildik üslubuyla konuşuyor ve Özkök aracılığıyla tehditler savuruyor,

Diyor ki, “Kırıcı yayınlarla ilgili olarak Digiturk’ü uyaracağız, Bu yayınlar sürerse haber amaçlı olarak verilen 3 dakikalık yayınları verdirtmeyiz”

Aziz Yıldırım’ın “Kırıcı yayınlar”  dediği sözler Erman Toroğlu’na ait,

Hürriyet yazarı Toroğlu, bir süredir Aziz Yıldırım’ı eleştiriyor ve Yıldırım bundan memnun değil,

Digiturk’ü uyaracaklarını söylüyor,

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Özkök kös kös dinliyor,

“Aziz  Bey, bir kiiye kızıp halkın haber alma özgürlüğünü nasıl engellersiniz, Eğer şahsınıza yönelik bir ey varsa dava açın” bile demiyor,

Dinliyor ve yazıyor,

Bu durum beni yıllar öncesine, beni çok güldüren bir olaya götürüyor,

Yıllar önce Hürriyet’te olduğumuz dönemde Aziz Yıldırım Murat Bardakçı’yı arıyor,

Sekreter “Aziz Yıldırım’ı bağlıyorum” diyor,

Bardakçı Aziz Yıldırım’ı tanımadığı için sekretere “O kim” diyor ama sekreter anlamıyor ve telefon bağlanıyor,

Bardakçı karşısında Aziz Yıldırım’ı buluyor,

Aziz Yıldırım “Murat Bey iyi günler ben Aziz Yıldırım” diyor,

Murat bu ismi hayatında duymamış,

“Siz kimsiniz?” diye soruyor,

Aziz Yıldırım hafif bozuluyor,

“Ben Aziz  Yıldırım, Fenerbahçe Başkanı” diyor,

Murat “Buyrun” diyor,

Aziz Yıldırım Murat Bardakçı’dan Fenerbahçe tarihi ile ilgili bir belge isteyecek,

Bunun için Fenerbahçe tarihinden bahsetmeye başlıyor,

Murat Aziz Yıldırım’a tarihi sorusunu soruyor, “Beyefendi siz kaç senedir Fenerbahçe’de çalışıyorsunuz”

Aziz Yıldırımn bu soru karşısında şaşırıyor,

Murat Aziz Yıldırım’a  istedikleri belgeyi vermeyeceğini söyleyerek telefonu kapatıyor,

İki dakika sonra Murat’ı Özkök arıyor,

“Sen ne yaptın öyle, Aziz Yıldırım’a hayır denir mi? O bizim Ahmet Necdet Sezer’imiz” diyor,

Ben bu olayı hatırladıkça gülerim,

Ama anlaşılan Ertuğrul Özkök Fenerbahçe Başkanlarını kendi Cumhuriyetlerinin Cumhurbaşkanı zannetmekten vazgeçmemiş,

Hatta Cumhurbaşkanlarından bile yüksek bir yere koyuyor olmalı,

Öyle ya basın özgürlüğüne yönelik bu sözleri bir Cumhurbaşkanı söylese bir tepki gösterirdi herhalde,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gazete yöneticileri kaçak inşaat yapmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları