Ergenekon mu, Susurluk mu?

İbrahim Şahin’in bahçesinden silah fışkırıyor,

Ne ararsan var,

Mini bir cephanelik,

Peki İbrahim Şahin kim?

Benim yıllar boyu aleyhinde yazılar yazdığım, Susurluk meselesinin kilit isimlerinden biri,

Mahkum olan, ancak geçirdiği kazada oluşan beyin hasarı nedeniyle salıverilen eski polis müdürü,

Bir dönem emrinde çalışaınların büyük bölümü çek senet tahsilatçısı olan adam,

Bana göre Veli Küçük ve İbrahim Şahin gibileri Susurluk kalıntıları ve bugün Ergenekon diye anılan soruşturmanın "Doğru bölümünü" oluşturuyorlar,

Biz Susurlukla ilgili yazıp çizer, bu adamlardan hesap sorulmasını sağlamaya çalışırken, bugün Ergenekonla mücadele ettiğini söyleyenlerin tamamı bu adamları koruyorlardı,

Ergenekon soruşturmasının garabeti de işte bu adamlarda kilitleniyor,

Bir yanda İbrahim Şahin ve Veli Küçük gibiler Ergenekoncu, diğer yanda İbrahim Şahin’in peşini bırakmayıp hapse atılmasını sağlayan Savcı Kanadoğlu,

Aynı soruştumada, aynı örgütün üyesi olmakla suçlanıyorlar,

Keza Veli Küçük’ü, İbrahim Şahin’i deşifre etmek için yıllarca uğraş verenler, yayınları iddianamenin unsuru haline gelenler de aynı örgütte,

Böyle bir şey olabilir mi?

Olmaz ama oldurulur,

Tipik bir taktiktir,

Karalama kampanyalarının taktiğidir,

İki bilinen doğrunun arasına, bir karalayan yalan yazarsın,

İki doğru bilindiği için, karalayan yalan da doğru gibi algılanır,

Ergenekon soruşturmasının en büyük zaafı da budur,

Bu zaafı yargılama süreci ortadan kaldırabilir,

Ama güne kadar kim öle, kim kala,,,

 

 


Bunlar nasıl Ergenekoncu

İktidarın ve Ergenekon soruşturmasının sözcülerinden Şamil Tayyar benim 1 numara olarak Bedrettin Daan’ı işaret ettiğimi yazmış bugün,

Benim böyle işaret etme durumum yok,

Ergenekon soruşturması ile ilgili Şamil Tayyar’ın fikirlerini paylaşmadığım için, kimseyi işaret etmem,

Bu soruşturmada çürük elmalarla, sapasağlam armutları biraraya koyduklarını bildiğim için etmem,

Hele hele Bedrettin Dalan’ı hiç işaret etmem,

Ben sadece Savcı Öz’ün yakınında dolananların yaydığı dedikoduları yazdım,

Tayyar, bugünkü yazısında benimle ilgili bir başka olayı da aktarıyor,

Şamil Tayyar yazısında benim yaşadığım bir olayı da, pek de doğru olmayan bir biçimde aktarıyor,

Bu olay, aslında Ergenekon Meselesi’nin bazı bölümlerinin ne kadar gerçeklikten uzak bir senaryo olduğunu da gösteriyor,

Tayyar,Hurşit Tolon’un  Mehmet Ali Birand’ın Kanal D Haber’in başına geçmesini engellemeye çalıştığını yazmış,

Doğru,

Böyle bir olay yaşadım,

Tayyar’ın yazdığı gibi olmasa da,

O sırada 1, Ordu Komutanı olan Tolon, Mehmet Ali Birand’ın Kanal D Haber’in başına geçmesini istemiyordu,

Bu olayın tam olarak nasıl olduğunu başka bir gün yazarım ama önemli olan şu,

Ergenekon’cu olduğu ileri sürülen Tolon, Aydın Doğan’ın Mehmet Ali Birand’ı haberin başına geçirmesini engellemek için yine Ergenekoncu olduğu iddia edilen Bedrettin Dalan’dan yardım istiyor,

Bazı çevrelerin Ergenekonla bağlıntılı olduğunu yaymaya çalıştığı Aydın Doğan, Tolon’un ve Aydın Doğan’a ilettiyse Dalan’ın talebini yerine getirmiyor,

Üstelik Mehmet Ali Birand’ın Kanal D Haber’in başına geçmesini destekleyen Ertuğrul Özkök hakkında da Ergekoncu olduğu iddiası bir takım çevrelerce el altından yayılmaya çalışılıyor,

Şimdi birisi bana söylesin bu nasıl Ergenekonculuk,

Birbirinden bu kadar farklı düşünen, birbirinin hoşuna gitmediği aşikar işler yapan bu adamlar nasıl aynı örgütün mensubu olur da birlikte yönlendirme yaptıkları iddiası ile karşılaşabilirler,

Bu garabet Ergenekon’un bir numaralı savunucusu Şamil Tayyar’ın dikkatini çekmiyor mu?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Elma ile aynı sepete koyulan armutun elma olmayacağını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları