Onlara yapılırsa ayıp onlar yaparsa doğru

Doğan Grubu ile Maliye arasında  ciddi bir sorun olduğunu hepiniz 

biliyorsunuz,

Maliye, Doğan’a vergi kaçakçılığı nedeniyle 800 küsur milyon liralık 

bir ceza kesti,

Günde 750 bin liraya yakın faiz işliyor ve ceza her gün büyüyor,

Doğan Grubu kendilerinin haklı olduğunu söylüyor ama her nedense 

raporu yayınlamıyor,

Öğrenebildiğimiz kadarıyla Doğan, Maliye Bakanlığı’na İstanbul 8, 

Vergi Dairesi’nde dava açmış,

Kimin haklı olduğuna yargı karar verecektir,

Bu arada Maliye de alacağını garanti altına alabilmek için Doğan Grubu 

hakkında ihtiyati haciz başlattı,

Bu da rutin bir uygulama,

HABERTÜRK, bu gelişmelerle ilgili haberler yapıyor,

Dikkat ediyorsanız, kimseyi suçlamayan, Doğan Grubu’nun yöntemlerine 

benzemeyen, tarafsız, ama olan biteni aktaran haberler,

Çünkü kamuoyu, okurlar, bu konudaki gelişmeleri merak ediyor, İlgiyle 

izliyor,

Bu haberlerimizdeki "yansız duruşu" görüyorsunuzdur,

Buna rağmen Doğan Grubu, SPK’ye yaptığı başvuruda, bu konuda haber 

yapılmamasını, bu konuda haber yapan gazete ve gazetecilerin SPK 

Kanunu’na göre dava edileceğini söylüyor,

Doğan’ın dava açacağını söylediği kanun, aykırı yayın yapanların 2 ila 

5 yıl arasında hapis cezası almalarını öngörüyor,

Bana sorarsanız, Doğan’ın vergi kaçakçılığı konusunda yayın yapmanın 

bu yasayla bir ilgisi yok, Çünkü Doğan Grubu gazeteleri daha önce 

benzer durumlarda ticari hasımları hakkında inanılmaz yayınlar yaptılar,

Bugün sığınmaya çalıştıkları yasayı hiç düşünmediler,

Şimdi ise başkalarının yayın yapmasını engellemeye çalışıyorlar,

Son derece acayip bir durum,

Bir yandan Başbakan Erdoğan’ı basın özgürlüğünü kısıtlamakla, basına 

baskı yapmakla suçluyorlar, diğer yandan kendileri, gazeteleri ve 

gazetecileri hapis cezası ile tehdit ediyor, yayın yapılmasını 

engellemeye çalışıyorlar,

Herkese olduğu gibi Doğan Grubu’na karşı da ne hasmane, ne de dostane 

bir tavrımız var,

Sadece okurlarımızın merakını gidermeye ve onları bilgilendirmeye 

çalışıyoruz,

Basın özgürlüğünden bahsedip dünyayı ayağa kaldırmaya çalışanlar ise 

basını susturmaya çalışıyorlar,

Aferin onlara,

Hür bir basının herkese lazım olduğunu hâlâ anlamamış görünüyorlar,

 

 


Elmalarla armutları toplamaya çalışanlar mı var?

Ahmet Altan, yine çok tartışılacak bir yazıya imza attı,

Altan dün yazdığı yazıda Abdullah Öcalan’ı Güney Afrika eski Devlet 

Başkanı Nelson Mandela’ya benzeterek, Öcalan’a özgürlük ve siyasi 

haklarının verilmesi talebinde bulundu,

Altan’ın bu yazısının esin kaynağı Mandela ile ilgili bir film,

Altan’ın bu fikrini yargılayacak değilim,

Saygı da duyarım,

Öcalan’ın asılmaması gerektiğini ilk yazan gazeteci olarak uç fikirler 

benim açımdan kabul edilemez değil,

Altan’ın yazısında değindiği "Türk halkının gelecekteki mutluluğu, 

refahı mı önemli, yoksa Öcalan’ın hapiste kalması mı?" sorusu da makul 

bir sorudur,

Ancak yine de Öcalan’ı Mandela ile kıyaslamak çok doğru bir hareket 

değildir,

Mandela, ülkesindeki çok keskin bir ırk ayrımına karşı mücadele verdi 

ve ülkesindeki bütün siyahları temsil ediyordu,

Öcalan ise Türkiye’deki tüm Kürtlerin temsilcisi değil,

Daha da önemlisi, Öcalan’ın yönettiği örgüt PKK, sadece Türklere 

değil, Kürtlere de ciddi zararlar vermiş bir örgüt,

PKK sadece Türkiye’de değil, AB’de, ABD’de de terör örgütü olarak 

tanımlanmış bir şiddet organizasyonu,

Bu nedenle de bu kıyaslama yanlış,

Ancak Taraf’ın Ahmet Altan’ın kaleminden bu konuyu gündeme getirmesi 

ilginç,

Galiba bir yerlerde böyle plan hazırlanıyor,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Güce boyun eğenler güçsüze aslan kesilmediği zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları