Yeni dönemin İstiklal Mahkemeleri mi?

Ergenekon Davası’nda sayısını unuttuğum bilmem kaçıncı dalga da geldi,

Bu dalgayla ilgili yazacaklarımı aşağıdaki ikinci yazıya saklıyorum,

Burada başka bir meseleden bahsedeceğim, Tarihten, tarihin tekerrüründen,

Türkiye’de aynı olayları bazen 10, bazen 20, bazen 50, bazen de 80 senelik döngülerle yaşamanın ruhumda yarattığı tahribattan ve tarihi okumaktan bahsedeceğim,

Ergenekon Davası, bir yandan hepimizin hoşuna giden "anti darbeci" ve "demokrat" bir seyir izliyor, diğer yandan da yasal siyasi muhalefeti sindirmeye yönelik bir dava izlenimi veriyor,

Ancak Türkiye’nin yakın tarihine şöyle bir baktığınızda, benzer davalarla sıkça karşılaşıyorsunuz,

Ergenekon benzeri davaların yakın tarihimizdeki ilk örneği İstiklal Mahkemeleri dönemi,

Bunlardan bazıları tıpkı Ergenekon Davası,

Türkiye’de müthiş bir devrim gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk, bu devrime karşı çıkanları İstiklal Mahkemeleri aracılığıyla susturmuş, pasifize etmiş,

Atatürk, cumhuriyeti kurup, devrimlerini başlattıktan sonra İstanbul basınının büyük bölümü Atatürk’e ve Ankara Hükümeti’ne karşı bir tavır içine giriyor,

Atatürk, yaptığının anlaşılmamasından şikayetçi,

İstanbul’un muhalif gazete patronlarını ve yazarlarını İzmit’e çağırıyor,

Devrimlere muhalefetin sona erdirilmesini talep ediyor,

İstanbul medyası kulak asmıyor,

Muhalefet aynen devam ediyor,

Bunun üzerine Atatürk, Yunus Nadi’ye Cumhuriyet Gazetesi’ni kurdurup bunlarla mücadele başlatıyor,

Ardından, İstanbul basınının önemli isimleri, İstiklal Mahkemeleri’nde gazetecilikle alakası olmayan çeşitli örgütlenmelerle bağlantılı oldukları gerekçesiyle yargı önüne çıkarıldılar,

Bu yolla İstanbul medyasının cumhuriyet karşıtı saflarını sıklaştırmasının önüne geçildi,

Yine aynı dönemin önemli davalarından biri Lütfi Fikri davasıdır,

Lütfi Fikri, dönemin İstanbul Baro Başkanıydı ve cumhuriyete karşı çıkıyordu,

Meşrutiyetten yanaydı, hilafetin korunmasını, İngiltere benzeri bir yapının kurulmasını istiyor, taraftar buluyordu,

O da Tarikatı Selahiye isimli bir örgütle ilişkilendirilerek mahkemeye çıkarıldı ve pasifize edildi,

Ancak o günlerin genç cumhuriyetinde hukuk vardı,

Lütfi Fikri’nin günlükleri ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuştu,

Ve mahkeme "Günlükler özeldir ve kişisel düşünceleri içerir,

Suç delili sayılmaz" diyerek bunları delil olarak kabul etmemişti,

O gün mahkemeler Atatürk devrimlerini güçlendirmek, köklendirmek için harekete geçmişti,

Bugün yine benzer bir durum yaşanıyor,

Ama sanki o günlerin tam tersi bir nedenle,

NOT: Murat Çulcu’nun "Cumhuriyet’in ilanı ve Lütfi Fikri Davası" 1 ve 2, ciltleri ile aynı yazarın "İstiklal Mahkemesi’nde gazeteciler davası" kitaplarını okursanız durumu daha net görürsünüz,

 

 


Yasal muhalefet suç olamaz

Ergenekon Davası’na zaman zaman destek olup, zaman zaman eleştirmemizin nedeni dünkü dalgayla daha bir net ortaya çıktı,

Ergenekon Davası savcıları, yasadışı muhalefet ve darbecilikle Anayasal sınırlar içinde yapılan muhalefeti birbirinden ayırmakta oldukça zorluk çekiyorlar,

Hiçbir demokraside hükümete muhalif olmak, hükümeti düşürmeye çalışmak, bunu yapabilmek için toplumsal örgütlenmeler yapmak, konuşmak, aleni yayın yapmak suç değildir,

Hiç kimseyi "Hükümete muhalefet yapmakla" suçlayamazsınız,

Demokrasinin özü budur,

Kişiler, dernekler, her türden sivil toplum örgütü hükümete karşı olabilir,

Bu amaçla yasal sınırlar içinde her türlü örgütlenmeyi yapabilir,

Yasanın suç saydığı fiiller dışında her türlü çağrıda bulunabilir,

Bilim insanları, gazeteciler de bunlar arasında yer alabilir,

Bunun adı yasal muhalefettir,

Ve kimlerin görevi nedeniyle böyle çalışmalar yapamayacağı kanunla belirlenmiştir,

Bunun dışında, hiç kimse hükümeti beğenmek, desteklemek zorunda değildir,

Ergenekon Davası’nın zaman zaman yasal muhalefeti sindirmeyi amaçlayan bir tavır alması, alkışladığımız antidarbeci ve antidemokrat tavrına zarar verir, Vermektedir, Verecektir,

Savcılar ama özellikle hakimler dikkatli olmak zorundadır,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yanlış bilginin yerine doğru bilgi koymayı mağlubiyet zannetmediğimiz zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları