Ediz Hun’u Allah korumuş

HABERTÜRK’ün bugünkü manşeti müthiş,

Başbakan dahil herkesin bir şekilde adının geçtiği Ergenekon iddianamesine ünlü fizikçi Nikola Tesla’nın da adı girdi,

Gözaltına alınan profesörlerden birinin bilgisayarında Tesla’nın adını taşıyan bir bilimsel çalışmayla ilgili belge görülüyor,

Savcılarımız da, anladığım kadarıyla hukuk okuyup başka bir şey okumaya zaman bulamadıkları için, bunu alıp aynen iddianameye "Tesla isminde bir şahıs" diye koyuyorlar,

Oysa Nikola Tesla isimli bu Sırp vatandaşı, bilim dünyasının en büyük dahilerinden biri,

Büyük ihtimalle Edison’dan daha büyük bir isim,

Ve yine büyük bir ihtimalle Edison, Tesla’dan yürüttükleri ile servetine servet katmış bir kapitalist,

Tesla ise Edison’un aksine saf bir bilim adamı, bir entelektüel,

Hatta denir ki, Edison tarafından önü kesilmeseydi, dünya bugün Tesla sayesinde bu kadar enerji açlığı çekmez, enerji tüketimi çok daha düşük seyreder, dev enerji tekellerinin çoğu ortadan kalkar ve yeryüzü daha yaşanabilir bir yer olurdu,

Bunları bilemem, Uzmanı değilim,

Ama bilirim ki, Tesla fiziğin, daha doğrusu elektriğin en büyük isimlerinden biridir,

Elektrikle olan ilgisi o denli yoğun ve o denli ilericiydi ki, bugün Matrix filminde bile onun teorilerinden izler, Prestige filminde onun doğaüstü arayışlarından parçalar yer aldı,

Neyse; amacım Tesla’yı anlatmak değil aslmda,

Amacım, Ergenekon İddianamesi’nin nasıl bir bilgi birikimiyle kaleme alındığından duyduğum kaygı,

Ergenekon savcıları 13, dalgada Nikola Tesla’nın da peşine düşebilir,

Neyse ki, adam öleli yarım asın geçtiği için bir şey çıkmaz,

Ama ya gözaltına alman bilim adamının bilgisayarında adı geçen Tesla değil de, bir başka fizikçi mucit, örneğin Edison olsaydı,

Bilgisayardaki dosyaları kayıt altına alan polis "Edison adında bir şahıs" deseydi,

Bu kayıtlardan yola çıkan savalar, Edison’un adım en azından duymuş oldukları için, "Yahu Edison çoktan ölmüştür, Bu olsa olsa bizdeki Ediz Hun’dur" deyip 12, dalgada Ediz Hun’u da gözaltına almış olsaydılar,,,

Zavallı Ediz Hun şimdi 13, Ağır Ceza Mahkemesi’nde ErgenekonTa, darbeyle, darbede kullanılacak elektrik motoruyla bir alakası olmadığım anlatmaya çalışacaktı,

Kimse de adamcağızın evdeki elektrik düğmesini çevirmekten başka elektrikle bir ilgisi olmadığına inanmayacak ve bazı gazeteler ve gazeteciler, "Zaten tipinden belliydi, Demek o da bu işin içindeymiş" diye yaym yapacaklardı,

Ediz Hun’u Allah korudu,

Hepinizi korusun,

 

 


Deniz Baykal’ın üzerine düşen bir şey yok mu?

Deniz Baykal yine askeri suçlamaya başladı,

Israrla askeri siyasetin içine çekmeye çalışıyor,

Askerin siyasete her müdaJhalesinin AKP’ye yaradığım herkes biliyor, bir tek Deniz Bey bilmiyor, görmüyor,

Ya da görüyor ve biliyor, o yüzden bunu yapıyor,

AKP güçlensin, AKP’nin oy kaybı dursun diye,

Başka bir mantığı yok, Varsa da ben göremiyorum,

Deniz Baykal, Genelkurmay’ın Türkan Saylan’a çiçek yollamasını eleştiriyor ve "Çiçek yollamak yetmez" diyor,

Ne istiyorsunuz Deniz Bey? Yeni bir muhtıra mı?

Hazır Nisan’ın 27’si yaklaşmışken bir tane daha mı?

Askerin üzerine düşeni yapmadığım ima ediyorsunuz,

Hadi açıklayın askerin üzerine ne düştüğünü,

Tankla mahkemeyi mi bassınlar, Silivri ve Metris cezaevlerini ablukaya mı alsınlar?

Asker yapabileceğinin en doğrusunu yapıyor,

Susuyor,

Çünkü asker, Türk halkına sizden daha çok güveniyor Deniz Bey,

Bu halkın gerektiği zaman gerekeni yaptığım, toplumsal olarak er veya geç doğru kararı verdiğim, demokrasi içinde deneme ve yanılmalarla doğruya doğru ilerlediğini görüyor,

Ama siz bunu görmüyorsunuz Deniz Bey,

Askeri suçlayan siz Deniz Baykal, siz üzerinize düşeni yapıyor musunuz?

Şimdi değilse bile, en azmdan ilk kongrede genel başkanlığı hak eden birine devredeceğinizin, CHP’nin köhnemiş politbürosunu yepyeni, pırıl pırıl, halkla ilişkisini göstermiş, halka kendini sevdirmiş isimlerle değiştireceğinizin sözünü veriyor musunuz?

Neden hep birilerine görev biçip, sonra da üzerlerine düşeni yapmasını başkalarından bekliyorsunuz da, siz kendi üzerinize düşeni yapmıyorsunuz?

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
“Yapalım”ın anlamını “Başkası yapsın ben faydalanayım” şeklinde algılamadığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları