Dün sabah bir sohbet toplantısına davetliydim,
Büyük bölümünün HABERTÜRK okuru olduğunu keyifli öğrendiğim bir arkadaş grubuyla sohbet ettik,
Merak edilen iki şey vardı,
Hükümet değişikliğinin anlamı ve Ergenekon davasının seyri,
Hükümetteki değişikliğin anlamı çok da derin değil,
Birincisi Erdoğan seçimde başarısız olanlara fatura kesti, ikincisi oy kaybının yönünü belirleyip önlem almaya çalıştı, Üçüncü etken ise IMF oldu,
Birincinin pek bir önemi yok,
İkinci mesele ise önemli,
AKP yönetimi Saadet Partisi’nin yükselişinden rahatsız oldu, Seçimde AKP oylarının CHP’ye değil, Saadet’e kaydığını gördü ve bunu engellemek için Milli Görüş’ün şimdiye kadar dışlanan ama hem partide, hem tabanda saygı gören isimlerini yeniden ön plana çıkardı,
IMF ise önemli bir etken oldu,
Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olması bunun en önemli göstergesi,
Belli ki, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek Abdullah Gül’ün ağabeyliğinde yine birlikte çalışacaklar,
Maliye’nin M’sini bilmeyen Şimşek’in o koltuğa oturma nedeni, IMF’nin Maliye Bakanlığı’na bağlı kuruluşlarda yapılmasını istediği kurumsal değişiklikler,
Maliye kökenli bir isim bunları yapmayacağı için, bu iş Şimşek’e ihale edildi,
Abdullah Gül’ün hükümetteki etkinliği de sürdü,
Hükümet değişikliğinde bence en önemli kayıp Kürşat Tüzmen oldu, İhracatta zorlanacağımızın belli olduğu bir dönemde Kürşat Tüzmen önemliydi,
Tüzmen’le önemli bir uzman kaybeden hükümet, Taner Yıldız’la enerji konusunda önemli bir uzman kazandı, Yıldız, sektörün içinden gelen çok önemli bir isim ve enerji alanında yılların yatırım açığını kapatabilir,
Ergenekon davasıyla ilgili sorulanlara ise özetle şu yanıtı verdim: "Bu davada çok önemli gerçeklerle, çok yanlış palavralar bir arada, Bu davanın içinde en az 25 ayrı dava var, Bunların hepsini birbirinden ayırmak lazım, Yoksa bu davadan hiçbir şey çıkmaz,"
Gazetecilikte yeni dönem
Ertuğrul Özkök’e dün verdiğim yanıtla ilgili pek çok okurdan ve meslektaştan olumlu tepkiler aldım,
Hıncal Uluç aradı ve "Özkök’ü okuyunca çok sinirlendim, Sanki o olmasa gazetecilik yoktu, Bir insan kendini böyle bir noktaya nasıl koyabilir, Ayıptır, Çok iyi yanıt vermişsin eline sağlık" dedi,
Aslına bakarsanız, yaşını başını almış ve kendi ölçülerinde başarılı meslektaşlarımla bir polemiğe girmek istemiyorum,
Herkes kendi yaptığından sorumlu,
Onların gazeteciliğe yaptıkları katkılar da, verdikleri zararlar da ortada,
Ancak gelecek yenilikçilerin,
Onların yapmaya cesaret edemediği her şeyi gencecik HABERTÜRK yaptı,
Risk miydi?
Evet riskti,
Ama biz bu riski göğüsledik,
Başarılı da olduk,
Boyutumuzla, içeriğimizle, her şeyimizle,
Babıali’de devrim yaptığını zannedenler, asıl devrimi görmezden gelmeyi tercih ediyorlar,
Şimdi yeni bir devrimi ama uzun soluklu bir devrimi gerçekleştirmeye çalışıyoruz,
Bu devrim "Güvenilir gazeteciliği yeniden egemen kılma" devrimidir,
Bunu bir günde yapamayız, Biz yaparız da, bunun algılanması, okur tarafından takdir görmesi uzun soluklu bir iştir,
Şimdi onu yapmaya başladık,
Hatamız olacak mı?
Olacak?
Zaman zaman yanlışlar yapacak mıyız?
Yapacağız,
Ama okurlarımız bilecek, görecek, anlayacak ki, bunları sadece insan olduğumuz için yapacağız,
Çıkarlarımız için değil, sermaye grupları için değil, çıkar ilişkisi içinde olduğumuz siyasetçiler için değil,
Bu insani hatalarımızı da en aza indirgemeyi, sıfıra yaklaştırmayı hedefliyoruz,
Türkiye değişiyor,
Biz Türkiye mozaiği olacağız,
Her ses, her nefes bizimle olacak,
Türkiye’yi sadece yansıtmayacağız, yaşayacağız,
TÜSİAD üyesi gazetecilerin dönemi kapandı,
Bunu birlikte başaracağız