Burada kaç kilise var orada kaç cami?

Başbakan Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanan bazı olayları eleştirdi,

Haklıdır, Eleştirilecek bazı deneyimler yaşamış olabiliriz,

Bugün bulunduğumuz yerden, bugünkü evrensel değerler çerçevesinde, bugünün koşulları ile bakınca bu yanlışları görmek ve eleştirmek mümkün,

Ancak Başbakan unutmamalı ki, bugün onun doğru gördüğü ve hatta bazılarına bizim de katıldığımız kimi pozisyonlar yarın eleştiri konusu olabilecektir,

Bunu bir yere not ettikten sonra, Başbakan’ın kullandığı "faşist" kelimesine değinmek istiyorum,

Başbakan, Türkiye’nin geçmişine faşist yakıştırması yaptı,

Bunu ona kim fısıldadı bilmiyorum ama bir Başbakan kendi ülkesinin geçmişi hakkında böyle konuşmaz, konuşmamalı,

Tayyip Bey’den rica ediyorum söylesin faşizm diye nitelendirdiği olaylar ve eylemler neler?

Ve kendi tabanı, kendi fikir akrabaları o olaylar ve eylemlerin neresinde?

Menderes mi faşist mesela!

Bir Başbakan, kendi ülkesini bu kadar sert bir biçimde suçlarsa sorarlar "Bunlar bugün yine oluyor mu, olma ihtimali var mı ve bunlar tekrar etmesin diye ne yapıyorsun"

Çok uzağa gitmeye gerek yok,

Batı Trakya burnumuzun dibi,

Orada neler yaşanmış Balkan harbinde, öncesinde, sonrasında, Bulgar’ı, Yunan’ı bundan dolayı üzgün mü?

Ve bugün Batı Trakya’da Türkler’e yapılanlar, üstelik de AB üyesi Yunanistan da biliniyor mu Türk Başbakanı tarafından,

Bu ülkede kaç kilise var sapasağlam, Osmanlı’nın 500 yıl egemen olduğu o topraklarda kaç cami,

Biliyor musunuz Sayın Başbakan?

 

 


Bir akıl var bir yerlerde

Hasan Cemal’in Kandil’e gidip Murat Karayılan’la yaptığı görüşmeden sonra "Acaba Hasan Abimiz Kandil’e bir tür ‘port parole’ olarak mı gitti?" diye sormuştum,

Nitekim Hasan Cemal Kandil’den dönüp izlenimlerini yazdıktan sonra, hem Cumhurbaşkanlığı, hem Devlet Bakanlığı, hem de Dışişleri Bakanlığından davet almış, izlenimlerini aktarması istenmişti,

Hasan Cemal de bunu kabul etmiş, randevular verilmişti,

Hatta Devlet Bakanı Cemil Çiçek’le yapılacak görüşmeye bir ara Başbakan’ın da dahil olacağı söylenmişti,

Bütün bunları görünce Hasan Cemal’in Kandil’e devlet adına gittiği inancım pekişmişti,

Çok da anormal bir durum değil,

Pek çok ülkede, benzer arabuluculuklar olurdu, Bir ayıp veya yanlış değil sadece gazeteci açısından bir riskti,

Fakat ilginçtir, Kandil izlenimlerini almak üzere Hasan Cemal’i davet edenlerin hepsi, sanki bir yerden düğmeye basılmışçasına Hasan Cemal’e verdikleri randevuları iptal etmişler,

Önce Cumhurbaşkanı, ardından diğerleri randevuları "Yoğunluk nedeniyle" ileri ve belirsiz bir tarihe ertelemişler,

Bu durumda ben Hasan Cemal’in günahını almış oluyorum,

Fakat her kim, Hasan Cemal’e randevu verip izlenim almak isteyenleri uyardıysa çok doğru bir hareket yapmış,

Hasan Cemal’in "Arabulucu" gibi görünmesine, devletin de teröristlerle bir arabulucu vasıtasıyla görüştüğü izlenimi doğmasına neden olacak bir "Saçma" görüntüye fırsat verilmemiş oldu,

Görüşmeleri engelleyen bilmediğimiz "Akıl" kimse en başta Hasan Cemal olmak üzere herkesin durumunu kurtardı,

Çünkü bu durum konjonktür değiştiği anda bu işin parçası olan herkesi ve başta Hasan Cemal’i çok zor durumda bırakırdı,

Türkiye’de hâlâ aklın zaman zaman da olsa egemen olduğunu görmek güzel,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Cahilin cehaletini söylemek tetikçilik olmayınca

Erişilebilirlik Araçları