Yeni temsilci

MUHARREM Sarıkaya, yaklaşık 20 yıldır birlikte çalıştığım bir dostumdur,

Ben İstanbul’da, o Ankara’da olmamıza rağmen hep çok yakın çalıştık,

Bu yakınlığımız hem Hürriyet’te, hem Sabah’ta, hem de bugün HABERTÜRK’te sürdü,

Ve bugün çok keyif aldığım bir olayı sizlerle paylaşmak istedim,

Sevgili dostum Muharrem Sarıkaya, artık HABERTÜRK’ün Ankara Temsilcisi,

Sadece gazetemizin değil, tüm HABERTÜRK markasının, yani benim tanımımla HABERTÜRK Haber Fabrikası’nın Ankara’daki 1 numarası oldu Muharrem,

Hem gazetenin, hem televizyonun, hem de internet sitemizin Ankara Temsilciliği’ni üstlendi,

Ankara gazeteciliğinin bu önemli ismi, bu güvenilir gazetecisi, meslek hayatının en olgun döneminde gazetenizde sürdürdüğü yazarlığın yanı sıra bu görevi de kabul ederek beni çok mutlu etti,

Az önce yanımdan eşini arayarak "vedalaştı",

Muharrem’in Ankara’da yaratacağı farkı hep birlikte göreceğiz,

 

 


O yaptı, size ne?

AYŞE Arman yine gündem,

En azından bizim mahallede, medya mahallesinde,

İki ayrı magazin dergisine iki ayrı konseptte poz vermiş,

Hello’dakiler daha iyi, Şamdan’dakiler felaket,

Hello’dakiler photoshop’lu, Yani üzerinde oynanmış, Arman epey bir inceltilmiş,

Şamdan’dakilerde fazla oynanmamış,

Hello’da iyi bir görüntü var,

Ayşe kusura bakmasın ama Şamdan’dakilerde çok basit, hatta biraz pespaye göründüğünü söylemeliyim,

Resimler konuşuluyor,

Arman’ın niyeti de zaten bu, Kendinden bahsettirmek,

Ayşe Arman, kendisini çok iyi pazarlayan bir medya metası,

Yıllar içinde kendine bir imaj oluşturdu ve şimdi bu imajın sınırlarını zorluyor,

Yaptığını eleştirenler var, "Bir gazeteci bunu yapar mı?" diye,

Ayşe bir gazeteci, ama sadece gazeteci değil, Kendini haber yapan biri,

Bu yüzden yaptığını gazetecilik kuralları içinde eleştirmek mümkün değil,

Bana sorarsanız, Ayşe Arman’ın verdiği bu poz üzerinden kocası Ömer Dormen’i "üstü kapalı bir biçimde de olsa" eleştirmeye çalışanları gazetecilik kuralları açısından ele almak lazım,

Utanmasalar, Ömer Dormen’e "Kavat" diyecekler, ama cesaret edemiyorlar,

"Bu fotoğraflara nasıl izin vermiş,"

Kafanın arkasında kadını her yapacağı şey için kocasından "izin almak zorunda" gören bir çağdışı zihniyet var,

Dahası, Ayşe Arman’ın kocası olan kişi, kiminle evlendiğini baştan biliyor ve onu öyle kabul ediyor,

Kime ne?

Birileri diyebilir ki, "Sen eşinin böyle pozlar vermesini ister misin?"

İstemem,

Ama onun hayatına karışma hakkım olmadığını da bilirim,

Hele hele evlenmeden önce böyle şeyler yapmaktan hoşlandığını bildiğin birine, evlendikten sonra "Artık yapamazsın" demenin olacak şey olmadığını da bilirim,

Ayşe Arman’ı ve kocasını eleştirmeye hiçbirimizin hakkı yok,

Ayşe bu,

Uzun zamandır yazdıklarıyla ve röportajlarıyla gündem olamıyordu,

Bu kez gündem olmak için bu yolu seçti,

Bize ne?

 

 


Kime güvenecek bu millet

TARTIŞILAN belge, Jandarma Kriminal Laboratuvarı’nda inceleniyor,

Bu incelemeye yönelik eleştiriler var,

"Jandarma taraftır, Bu inceleme güvenilir değil" diye,

Eleştiriye katılmıyor değilim,

TSK olayın tarafıdır,

Peki burada incelenmezse nerede incelenecek?

Emniyet’te mi?

İyi de Emniyet, olayın tarafı değil mi?

Emniyet içinde belirli yapılanmalardan yıllardır söz edilmiyor mu?

İncelemesi yapılmakta olan bu belge için bile "Arama yapılan büroda yoktu, Oraya bazı polisler tarafından koyuldu" iddiasını ortaya atanlar yok mu?

Demek ki, bu konuda jandarmaya güvenmek mümkün değil,

Ama Emniyet’e, polise de güvenmek mümkün değil,

İşte vahim soru budur,

Kime güveneceğiz?

Türkiye’nin iki önemli güvenlik kuruluşu,

Biri kentlerde, diğeri taşrada huzuru, güvenliği sağlamakla görevli iki büyük teşkilat,

Ve acı gerçek şu ki, ikiye bölünmüş toplum "Ne birine, ne de diğerine güveniyor",

Bir ülke düşünün ki, iki büyük emniyet kuruluşu birbirine güvenmiyor, halk ikiye bölünmüş, ikisine de güvenmiyor, Peki siz böyle bir ülke gördünüz mü?

Daha doğrusu, siz böyle bir demokratik ülke gördünüz mü?

Bu meseleyi bu hale getirenler, Türkiye’ye uzun yıllar geçmeyecek büyük bir kötülük yaptılar,

Bu yarayı onarmak çok kolay olmayacak,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bölücülüğün sadece etnik olmadığını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları