40 yıllık hurmalar

12 Eylül Darbesi’nin hesabını soralım tartışması yine başladı,

Kenan Evren, Çankaya’dan indiğinden beri bu tartışma her fırsatta hortlar,

Oysa bugünün gençleri, genç dediğim 30 yaşına gelmiş kazık kadar adamlar, 12 Eylül’ün ne olduğunu bilmiyor bile,

Pek okuyan olmadığı için bilmiyor olsalar da, bilmiyorlar,

Yıllar önce yazmıştım,

Bir gün evde 12 Eylül’den bahsediyoruz, Kenan Evren lafı geçti, Arkadaşımın Bilgi Üniversitesi’nde okuyan kızının, Kenan Evren’i ressam zannettiğini o gün öğrenip şaşırmıştım, ama işin gerçeği bu,

Üzerinden 29 sene geçmiş darbeyi tartışıyoruz, hesabını soralım diyoruz,

De ki, Anayasa’yı değiştirdin, Ceza Kanunu’nu da değiştirdin, Zamanaşımı meselesini de hallettin ve Evren’le hâlâ yaşayan arkadaşlarını yargı önüne çıkarttın, Öyle böyle mahkûm ettin,

Ne yapacaksın, 90 yaşını aşmış adamları hapse mi atacaksın?

Olmaz,,,

"Mesele o değil, Darbelerin hesabının sorulduğunu göstermek istiyoruz" diyorsan, o zaman "mevcut darbe heveslilerinin" yakasına yapış önce,

12 Eylül’e dönmek gerekirse,

Herkes darbeye kızgın,

Kızanlara bakıyorum, o günlerde pek çok arkadaşını "düşman fikir" kurşunu veya bombasıyla kaybetmiş adamlar, Ve komiktir, çoğu bugünün etkili, önemli, zengin adamları,

12 Eylül öncesi ortamda şans eseri hayatta kalmış adamlar,

Ben o dönemde Galatasaray’da talebeydim,

Okulun yüzde 80’i apolitikti, Duyarlı ama taraf olmayan gençler,

Rahmetli Tamer Tabak vardı mektepte, Okulun en sessiz, en sakin çocuklarındandı, MLSPB üyesi olduğunu Cerrahpaşa soygununda öğrenmiştik, Polis baskınında öldürüldüğünde 11, sınıfta, 18 yaşındaydı,

Bugünün bildik isimlerinden Ruşen Çakır Dev-Sol’cuydu, Okan Bayülgen Genç Öncü,

Hiçbir örgütte değildik, ama Beyazıt’ta 7 genç bombayla öldürülüğünde biz de yürümüştük kızgınlıktan,

Kötü günlerdi,

Her gün 20 kişi ölürdü,

Bir gece sokağa çıkma yasağı bitmeden eve gitmeye çalışırken Edirnekapı Öğrenci Yurdu’nun önünde otomobilimiz kurşunlanmıştı, Bir kurşun kapıdan girip koltuğa saplanmıştı, diğeri bir camdan girip diğerinden çıkmıştı, Allah korudu denir ya, o türden,

Galiba 1980 Haziran’ıydı,

Sabah Veliefendi Hipodromu’ndan çıkmış, üstü açık bir otomobille Zeytinburnu tarafından geçiyordum,

12-13 yaşlarında iki çocuk durdurdu,

Bir şey sorup isteyecekler diye durmuştum, Durur durmaz kafama bir tabanca dayadı çocuk, "Bir daha buradan geçme" diye,

Öyle ucuzdu hayat,

Bunları anlatınca bazıları diyor ki, "İyi de sıkıyönetim vardı, Asker niye darbe yapmadan bunları durdurmadı, Darbe yapmak için buna gaz verdiler",

Peki o zaman siyasetçiler yok muydu? Onlar ne yapıyordu hatırlıyor musunuz?

Ben hatırlıyorum,

Sonradan akil adam olanlar, o gün küfürleşmekle ve cumhurbaşkanı seçmemekle meşguldüler,

12 Eylül, Türkiye’de bugün çok tepelerde olan pek çok kişinin hayatını kurtarmıştır, onu bilirim sadece,

Siyaset kilitlenip iş yapmaz hale gelince, küfürün dozu artınca ve millet topuna birden "Allah belanızı versin" demeye başlayınca darbe olur,

Bugün durum pek öyle değil,

Zaten o yüzden darbe marbe olduğu ve olacağı yok,

Bazıları çok istese de!

 

 

Siyasetten sıkılmış bir yazı

RAHMİ Koç tekneyle dünya turu yaptı ya, şimdi de bu turun kitabını çıkarmış,

Satıyor, 200 TL,

Merak ettim aldım,

Şahane,

Helal olsun dedim,

Zenginlik bu işte, Paranın satın alabileceği en değerli şeyi almış Rahmi Bey, zamanı,

O zamanı güzel kullanmış, tekneyle dünyayı gezmiş,

Rahmi Koç’un kitabına bakarken, ne zamandır yazayım dediğim bir mevzuyu hatırladım,

Bizim zenginlerin tekne merakını,

Birkaçı hariç, çoğu paraları apartman gibi motoryatlara yatırıyor,

Yahu motoryatla deniz keyfi mi olur!

Ha yalının balkonunda oturmuşsun, ha dev gibi motoryatın üst güvertesinde,

Tekne dediğin yelkenli olur,

Üstelik artık yelkenliler öyle ekipmanlarla donatılıyor ki, kalabalık bir ekibe, müthiş bir denizcilik bilgisine falan da gerek yok,

Bana göre en müthişi, İtalyan Perini, Biraz fazla oturaklı ama çok güzel,

Yeni favorilerim ise Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da yapılan Alloy ve Fiztroy’un yelkenlileri,

Bizim kıtada Baltic Yat, dehşet tekneler yapıyor,

Swan ve Oyster ise zaten birer klasik,

Bir de neo klasik var ki, önemli olan boyu değil işlevi diyorsanız bence dünyanın en güzel teknesi, Onun markası da Spirit,

Tabii bu saydıklarım işin zirvesi,

Yoksa daha ehven fiyatlarla pek çok güzel yelkenli tekne var,

Zaten derdim yelkenli üreticileriyle ilgili ahkâm kesmek değil, İsterseniz bir gün onu da yaparız, ama derdim bizim zenginlerin deniz zevkinin hikâye olduğunu vurgulamak,

Motoryatla denizci olunmaz,

Motoryatla deniz sevilmez,

Hele hele bizim zenginlerin birbirlerinden görüp aldıkları harcıâlem motoryatlarla hiçbir halt olmaz,

Tabii imalatçılarımız da, zenginlerimize göre,

Doğru düzgün yelkenli tekne imal eden pek bir tersanemiz yok,

Rahmi Koç yeni Nazenin’i kendi tersanesi RMK’da yaptırmış,

Zaten o ebatta yelkenli yapacak başkası da yok,

Bakalım RMK bu işi becerebilmiş mi, göreceğiz,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Tek bir Meclis’imiz ve tek bir ordumuz olduğunu herkes hatırladığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları