Pakette tekstil de düşünülmeli

Hükümetin 2’nci bir teşvik paketini hazırlamaya başlaması Türkiye açısından son derece moral verici,

Paketin içeriği açısından değil, "Teğet geçecek" söylemiyle aylarca hareketsiz kalan hükümetin, önce uzun vadeli, sonrasında da kısa vadeli bir paketle sorunu çözme arayışı içine girmesi açısından moral verici,

Teşvik için seçilen sektörler de son derece doğru,

Turizm Türkiye’nin bence en önemli ve en büyük sektörü,

Krizin etkisiyle bu yıl sıkıntılı,

Yurtdışındaki kriz ortamı, geçtiğimiz yıl iyi bir sezon geçiren ve buna dayanarak bu yıl bir miktar fiyat artışıyla daha kârlı hale gelmeyi uman turizmi olumsuz etkiledi,

Sezonun ortası yaklaşmışken açıklanacak paket biraz gecikmiş olmakla birlikte yine de birilerinin turizmcileri düşündüğünü göstermesi açısından olumlu,

Keza otomotiv Türkiye’nin en önemli ihracat sektörlerinden, Ancak ne yazık ki, yeterince katma değer yaratan bir sanayi olamadı, Büyük ölçüde tornavida sanayi denilen ve yurtdışından gelen parçaları birleştirmekten ibaret olan otomotiv yine de Türkiye’de hâlâ emek yoğun sayılabilecek bir yapıda olması nedeniyle teşvikten olumlu etkilenecektir,

Yeni teşvik paketi ile ilgili alabildiğimiz bilgiler, tekstilin bu hükümet döneminde bir kez daha görmezden gelindiğini düşündürüyor,

Oysa tekstil hâlâ Türkiye açısından temel işlerden biri,

Yükselen işgücü maliyetiyle zora düşen tekstil, krizin Avrupalı tüketicileri olumsuz etkilemesi nedeniyle siparişlerin düşmesi ve uzun vadeli planlamalar yapılamıyor olması nedeniyle yeniden pazar payı elde etmeye başlamıştı,

Avrupalı tekstil markaları, Türkiye’yi arka ambar ve hızlı üretim merkezi olarak kullanmaya ve büyük siparişlerden doğan risklerini minimize etmeye çalışıyorlardı,

Bu ortamda tekstile verilecek destek, kısa vadede de olsa işsizlikle mücadelede faydalı olabilirdi, Ne yazık ki, AK Parti hükümeti 7 yıldır olduğu gibi tekstili gözden çıkarmış görünüyor,

Yeni hazırlanan pakete tekstilin de bir yönüyle eklenmesi gerekir,

 

 


Sporsevmez bir millet

Dün Wimbledon finalini seyrederken yıllar öncesine döndüm,

Rahmetli Turgut Özal’la bir sohbetimizde Türkiye’nin imajından söz ediyor, bunun için çok çaba göstermek gerektiğini anlatıyordu,

Ben de ona iki öneride bulunmuştum,

İlki o zamanlar popülaritesi yeni yeni artmakta olan Formula 1 yarışlarından birini Türkiye’de düzenlemek, ikincisi ise Grand Slam düzeyinin bir seviye altındaki bir tenis turnuvası düzenlemekti,

Turgut Bey her iki öneriyi de çok ciddiye aldı, Fikirler üretti, Yapılabilirliğini araştırdı,

Ama ömrü yetmedi,

Benim o zamanki bu hayallerimden biri yıllar sonra gerçek oldu,

Formula 1, biraz da şansın yardımıyla Türkiye’ye geldi, Geldi gelmesine ama şimdi de gidiyor,

Çünkü milletimiz, her şey gibi bunu da ayran gönülle sevdi,

İlk yıldan sonra giderek azalan bir ilgiyle Formula 1, Türkiye’den kopuyor,

Birkaç yıldır Garanti İnşaat’ın sponsorluğunda kadın tenisinin önemli turnuvalarından biri Türkiye’de oynanmaya başladı,

Önümüzdeki yıllarda Wimbledon’a hazırlık niteliğinde olacağı için çok büyük tenisçilerin katılması muhtemel bir çim kort turnuvası için de ciddi hazırlıklar var,

Ancak ben korkuyorum,

Türk sporsevmezlerinin aynı Formula 1’e yaptığı gibi geçici bir ilgiden sonra bu turnuvaya da ilgisini ve Türkiye’ye sınıf atlatacak bir spor organizasyonunu kaybetmesinden korkuyorum,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Parayı kazanmanın değil, adam gibi harcamanın daha zor olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları