Ağlamayın, biz de andıçlandık

13 senedir, daha doğrusu 28 Şubat 1997’den beri bir andıç mevzuudur gidiyor,

Birkaç gazeteciyle ilgili olarak "andıçlandılar" yaygarası yapılıyor,

Bu gazeteciler, mazlum havasına sokuluyor,

Sanki andıçlanmak matah bir işmiş, bir payeymiş gibi,

O dönemin "andıçlananları" arasında ben de varım,

O dönemde Dinç Bilgin, bir tarafının korkusundan andıçlananları anında kapının önüne koyarken, benim o zaman çalıştığım gazetenin patronu Dinç Bilgin gibi olmadığı için biz kovulmamıştık, tek farkı o,

Bu mevzu nereden aklına geldi de 13 yıllık hurmaları yazıyorsun diyebilirsiniz,

Konuyu yeniden hatırlatan, Çevik Bir’in Ergenekon savcılarına verdiği ifade oldu,

Emekli Orgeneral Çevik Bir’in ifadesi alınırken şöyle bir soru soruluyor:

"Bazı gazetecileri, karalamak için Şemdin Sakık’ın ifadesine dahil etmeye ve terör örgütüyle bağlantılı gibi göstermeye çalışmışsınız, doğru mu?"

Bir’in buna verdiği yanıt da ilginç: "Terör örgütüyle röportaj yapan gazetecilerin terörle mücadeleye zarar verdiklerini düşünüyordum, Bu bir andıç meselesidir,"

Okuyunca o günleri hatırladım,

Şemdin Sakık yakalanmış ve Diyarbakır’da ifadesi alınmıştı,

Kısa bir süre sonra İstanbul DGM Savcılığı’ndan bir davet geldi, Sakık’ın ifadesinde adım geçiyordu ve sanık olarak ifade verecektim,

Şaşırdım ve ifade vermeye gittim,

İfademi alacak olan DGM Savcısı karşıladı,

"Fatih Bey, kusura bakmayın, biz sizin PKK karşısındaki duruşunuzu biliyoruz, PKK’nın hedefi olduğunuzu da biliyoruz, Ama böyle bir talimat geldi, bu soruları size sormak zorundayım" dedi ve terör örgütüyle bağlantılı olup olmadığım yolunda sorular sormaya başladı,

Soruların nedeni, Sakık’ın ifadesinde adımın geçmesiydi,

Yasal hakkımı kullanarak Sakık’ın ifadesinde kendimle ilgili bölümleri görmek istediğimi söyledim,

Gerçekten ifadede adım geçiyordu,

Ancak ifadeye benim adımı sokan Sakık değil, sorgulamayı yapan kişiydi,

Sorularla Sakık’ı aleyhime yönlendirmeye çalışıyordu,

Şöyle sorular vardı:

"Fatih Altaylı’nın terör örgütüyle bağlantısı nedir?"

Sakık yanıtlıyordu:

"Bir bağlantısı olduğu zannetmiyorum, Örgütte sevilmeyen gazetecilerin başında gelir,"

Sorgucu devam ediyordu:

"Terör örgütü lideriyle röportaj yapmış, Bir bağlantıları var mı?"

Sakık yanıtlıyordu:

"Bir bağlantısı yok, Gazeteci olarak gelmiş, Pek çok röportaj talebi olurdu,"

Sorgulamayı yapan, bu tür sorularla beni örgütle bağlantılı göstermeye çalışıyordu ama Sakık sorgucudan daha dürüst davranıyordu,

Savcı ifademi aldı, Sorgucunun kötü niyeti o kadar aşikârdı ki, hakkımda takipsizlik kararı verildi,

Ben de kimin beni böyle bir duruma düşürme gayreti içine girdiğini araştırdım,

O zaman öğrendim ki, bunu yapan kişi Çevik Bir’miş,

Doğrusu üzerinde durmadım,

Ben gazetecilik yapıyordum ve kendi doğrularım vardı, o komutancılık oynuyordu, Onun da kendi doğruları vardı,

Temiz olduğunuz zaman iftira uzun süreli etkili olamıyordu, Ki burada iftira bile atılamamıştı,

Yıllar sonra Bir’le karşılaştığımız bir gün kendisine bunu hatırlattım,

Yanıt vermedi,

O gün ifademi alan saygıdeğer savcımız hâlâ savcılık yapıyor,

Ben hâlâ gazeteciyim,

Çevik Bir ise emekli ve Ergenekon’da ifade veriyor, Ordu ihalelerine fesat karıştırmanın, NATO müteahhitleriyle birlikte askeri ihale takip etmenin de aralarında bulunduğu konularla ilgili ifadesi alınıyor,

Bu yüzden andıcı mandıcı boş verin,

Önemli olan doğruluk,

Gerisi hikâye,

 

 


Süpermen’i beklemek

SON günlerin en önemli geyiklerinden biri, Coca-Cola’nın CEO’su Muhtar Kent’in Türkiye’ye gelip siyasete gireceği ve ülkeyi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından kurtaracağı,

"Türkiye’yi müthiş Türk kurtaracak" başlıklı yazılarda bu konu ele alınıyor,

Ben de gülüyorum,

Yıllardır tanıdığım Muhtar Kent’in Coca-Cola’dan ayrılması ve Türkiye’ye gelmesi söz konusu bile değil,

Hele hele şimdiye kadar hiç merak duymadığı siyasete girmesi hiç değil,

Kent’in gelip Türkiye’yi kurtarmasını bekliyorsanız daha çok beklersiniz,

Soyadından ötürü Muhtar Kent’i Süpermen’in akrabası falan zannediyorsanız yanılıyorsunuz,

Zaten nedense millet olarak birilerinin gelip kurtarmasını bekleriz,

Tembellikten olsa gerek,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yapalımın anlamı, sen yap ben sebepleneyim olmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları