DÜNKÜ "Balığa mı gittiniz?" manşetimizle, Aden Körfezi’nde korsanlarla mücadele için bulunan iki Türk savaş gemisinin, Horizon-1 gemisini korsanlardan kurtarmak için herhangi bir girişimde bulunmaması üzerine toplumda oluşan "merak ve tepkiyi" dile getirdik,
Amerikan ve Fransız savaş gemileri, kendi ülkelerinin gemilerine çıkan korsanlara karşı operasyon yaparken, bizim savaş gemilerinin seyirci kalması garip bir tutumdu,
Üstelik de SAT ve SAS’larımız dünyanın en iyileri arasındayken,
Haberimize hemen açıklamalar geldi,
Önce Denizcilik Müsteşarlığı, "Operasyona karar verme yetkisi hükümetin, Hükümet operasyon yapın demedikçe asker adım atmaz, Hükümet de rehinelerin can güvenliği açısından operasyonu en son seçenek olarak görmektedir, Eğer kaptan vaktinde haber verseydi, korsanlar gemiye çıkmadan müdahale edilebilirdi, Ancak kaptan geç haber verdiği için bu fırsat değerlendirilemedi" hülasasında bir açıklama yaptı,
Öğleden sonra gelen askeri açıklamada da benzer ifadeler yer alıyordu,
Bu arada ben de hayli üst düzey bir komutanla konuyu görüştüm,
Komutan aynen şöyle dedi:
"Bu haberiniz askerlerimizin canını sıktı, Çünkü onlar da en az sizin kadar bir şeyler yapmak istiyor, Ancak önemli olan, bu olayların can kaybı olmadan atlatılması, Sonuçta konu bir ödemeyle çözülebilecek noktadaysa hiçbir para, tek bir candan daha önemli değildir, Operasyon yapılamaz mı? Yapılabilir, Ama her operasyon bir risk içerir, Biz kendi personelimizin riskini düşünmeyiz, Gerekliyse askerimiz bu riski alır, Gerekirse canını verir, Ama rehineler için oluşabilecek bir risk, bizim için çok önemlidir, Süreç içinde çözülecek bir sorun için can kaybını kimse hoş görmez, Biz konuya bu noktadan bakıyoruz, Doğrudur, gemilerimiz bir süre yakın takipten vazgeçmiştir ama bu da talep üzerine rehinelerin can güvenliği için yapılmıştır, Eğer rehinelere yönelik bir hareket olursa anında müdahale ederiz zaten, O zaman rehineler zaten büyük risk altındadır ve biz müdahale ederiz, Ama durduk yerde riski artıramayız,"
Bunun üzerine ben de ABD ve Fransız askerlerinin yaptığı operasyonları sordum,
"Bildiğim kadarıyla o operasyonlar bordaya yapılan bir operasyon değil, Korsanlar gemiyi terk ettikten sonra yapılan operasyonlar, O zaman rehineler için risk yok, Tabii korsanlar, rehinelere zarar vermeye başlamışsa o zaman zaten operasyon yapılır, Emin olun, orada bu olayları yaşayan askerlerimiz de bir şeyler yapmak istiyor ama önemli olan rehineleri riske atmamak,"
Bu arada bir şey daha öğrendim,
Oradaki savaş gemilerimiz NATO gücünde, Ancak bir Türk gemisi kaçırıldığı anda Türk gemileri NATO kapsamından çıkıyor ve "ulusal görev" tanımına uygun şekilde Türk gemisi olarak olayı izlemeye başlıyor,
Bunun dışında hiçbir ülke savaş gemisi, kendi gemilerine özel koruma hizmeti vermiyor,
Bölücülük sadece Roj TV’de olmuyor
"GERÇEKTEN de yüksek yargı kadroları belli bir mezhepten hukukçuların hâkimiyetinde mi? Nüfusun yüzde 15’ini oluşturan bir mezhep üyelerinin, yüksek yargıdaki koltukların diyelim ki yüzde 50’sine oturmaları normal mi? Hele hele, bu mezhepten vatandaşlar, istisnalar haricinde, kitlesel olarak CHP’yi destekliyorsa,,, Darbe amaçlı cumhuriyet mitinglerinde aktif olarak yer aldılarsa,,, Ergenekon’un hükümetin uydurması olduğu propagandasını yapıyorlarsa,,, Zihinler karışmaz mı?"
Bu satırlar Türkiye’yi bölmek, Türkiye’de bir iç kargaşa yaratmak isteyen bir yayında değil, Türkiye’nin yakın zamana kadar önemli olan ve çok satan bir gazetesinde yayınlandı,
Ergenekon Davası’na buldukları her şeyi tıkıştırmaya meraklı bazıları, şimdi bu çorbaya bir de "mezhep ayrımcılığını" katarak iyiden iyiye büyük bir karmaşa, iyiden iyiye büyük bir ayrımcılık, bir bölücülük yaratmak istiyorlar,
Bu satırları yazanın veya bunlara bu satırları yazdıranların Türkiye’yi nereye sürüklemek istediği çok açık,
Türkiye’de giderek keskinleşen ayrımcılıklara bir yenisini daha eklemek, Türkiye’yi biraz daha bölmek, biraz daha fazla kamplaştırmak istiyorlar,
Bu gazetenin sahibinin, Alevi yurttaşlarımızla herhangi bir sorununun olmadığını, hatta yakın çevresinde pek çok Alevinin de bulunduğunu biliyorum,
Acaba bu bölücülüğe sessiz mi kalacak, bu kirli yazının hesabının sorulmasını yargıya mı bırakacak?
