Sadece hakemiz

DOĞAN Grubu ile medyanın yenisi Çalık Grubu arasında yine bir savaş başladı,

Sabah, Doğan Grubu’nun kâğıt alımı dosyasını yeniden açarak saldırıya geçti,

Doğan Grubu da üç gazetesiyle bu savaşta yerini aldı,

Biz bu savaşın parçası değiliz,

Ancak bu konuyla ilgili bizim ekonomi gazetemizde de haberler yer alıyor,

Bu haberlerin amacı savaşta saf tutmak değil, bu medya savaşmda kafası karışan okurlara "doğruyu" aktarabilmek, Çünkü her iki tarafta da sapla şamam birbirine karışürarak okuru yönlendirme ve yanıltma çabası gözlemliyoruz,

İş aslında oldukça basit,

Doğan Grubu yıllarca kâğıt alımlarım doğrudan üreticiden değil, üretici ile Türkiye’deki halka açık şirketleri araşma Doğan Ailesi’ne ait şirketler sokarak yapmış,

Doğan Ailesi’ne ait aracı şirket kâğıdı üreticiden almış, üzerine biraz kâr koyup Doğan Grubu gazetelerine satmış,

Mesela, 500 Euro’ya aldığı kâğıda 50 Euro kâr koyup 550 Euro’dan halka açık Hürriyet ve Milliyet’e satmış,

Doğan Grubu yılda 300 bin ton kâğıt tükettiğine göre bu yolla 15 milyon dolar kazanç elde etmiş, Bu kazancı elde eden şirketler vergi cennetlerinde bulunduğu için, bu yolla Türkiye’den yurtdışma kâr aktarımı olmuş,

Bu iş 10 yıl sürdüyse toplam haksız kazanç 150 milyon dolar,

Bu işin Maliye’yi ilgilendiren bölümü,

Bir de SPK yönü var,

Çünkü, Hürriyet ve Milliyet halka açık şirketler ve bu yolla örtülü kâr transferi yapıldığı için küçük ortakların alması gereken kâr da Doğan Ailesi’ne aktarılıyor,

SPK bununla ilgili iki dava açmış,

Biri Sermaye Piyasası Kanunu’na aykırılık, diğeri güveni kötüye kullanma suçlamasıyla,

Davalar Üsküdar Adliyesi’nde açılmış,

Üsküdar Adliyesi, "SPK davalarına ben bakmıyorum, İstanbul Adliyesi bakıyor" diyerek Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefetten açılan davayla ilgili görevsizlik kararı vermiş,

Emniyeti suiistimal suçlamasmda ise takipsizlik,

Şimdi Doğan Grubu bu ikinci davayla ilgili takipsizliği sanki suç ortada yokmuş gibi sunuyor,

Sabah ise konuyu tam anlayamadığı için anlaşılmaz suçlamalar yöneltiyor,

Oysa Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet suçuyla ilgili İstanbul’da yeni bir dava açılabilir,

HT Ekonomi ise bu noktada hakemlik yapıyor,

Başka bir şey değil,

 

 


Kime ne?

HALİS Toprak’m torunu yaşındaki kızla evlendiğini HABERTÜRK duyurunca ortalık birbirine girdi,

Gerçekten de durum yakışıksız,

Ancak bir kısım medyanın, "Bu evlilik geçersiz" diye ortaya atlaması komik,

Çünkü eğer 17 yaşında kızlarla yapılan evlilikler geçersiz olacaksa, Türkiye’nin özellikle Doğu ve Güneydoğu’sundaki evliliklerin büyük bölümü geçersiz hale gelir,

Ne yazık ki, yasalar bu tip evliliklere izin veriyor, Sadece bizde değil, pek çok ülkede,

Bu evlilikten hareketle "ilişkilerde yaş farkı" meselesi yeniden gündeme oturdu,

Önüne gelen ahkâm kesiyor,

17 yaşında kızla evlenmeyi bir yana bırakırsak, evlilikte yaş farkı

meselesi o evliliği yapanlar dışında kimseyi ilgilendirmez,

Benim annemle babam arasında 16 yaş fark var, Bakarsanız çok gibi duruyor, 50 yıldır tek bir gün kavga etmeden yaşadılar, Allah uzun ömür versin, daha da yaşayacaklar, Hâlâ birbirlerine âşıklar,

Buna mukabil pek çok arkadaşım, yaşıtlarıyla evlendiler,

Şimdi çoğu bekâr, Ya da ikinci hatta üçüncü evliliklerim yapıyorlar,

Elbette ki, her şeyin bir uygunu, bir yakışanı vardır ama ilişkilerdeki yaş farkı kimseyi ilgilendirmez,

Yeter ki, taraflardan biri çocuk sayılacak yaşta olmasın, tercihini aklıyla yapabilecek durumda olsun,

Hayat tarzı farkı ve kültür farkı, yaş farkından daha büyük sorundur,

Bunu da herkes bilsin,

 

 


Din merakı

GEÇEN hafta pazar günü Yaşar Nuri Öztürk ve Murat Bardakçı ile birlikte yaptığımız Teke Tek Özel, o gün yayınlanan televizyon programları arasında 9, oldu,

Perşembe günü ise Cübbeli Ahmet Hoca ile yaptığımız Teke Tek, aynı sıralamada 10’unculuğa oturdu,

Bunlar inamlmaz sonuçlar,

Habertürk, bir haber televizyonu olarak, çok daha yüksek reytingli eğlence televizyonlarını solladı, Teke Tek ise bir haber televizyonunda yayınlanmasına rağmen, diğer televizyonlardaki tartışma programlarına fark attı, kimi ana haber bültenlerini bile geçti,

Bunları Teke Tek’ten söz etmek için yazmıyorum,

Çok yüksek performans elde eden bu iki programın ortak özelliği beni bunu yazmaya iten,

Her iki programda da tartışma konusu dindi,

Dinin siyasete ve toplum yaşamına egemen edilmek istendiği Türkiye’de, vatandaşlar din konusunu öğrenmek ve bu konuda kullanılmamak, kandırılmamak için bir arayış içindeler,

Bu, Türkiye’deki din tacirlerinin gittikçe zayıflayacağı yolunda bir izlenime kapılmamı sağladı,

Umarım yanılmıyorumdur,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Taşıması en ağır yükün kin olduğunu unutmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları