Açılımın sonu neresi

"BU açılımlar Türkiye’yi bölünmeye götürür" diyenlere katılmıyorum,

Türkiye eğer bölünecekse bölünür, Bu açılımı yapsanız da bölünür, yapmasanız da,

Eğer bölünmeyecekse bölünmez, Açılımı yapsanız da bölünmez, yapmasanız da bölünmez,

Vahim olan şudur: 1990’ların ilk yarısında, PKK terörü en üst noktadayken bile kimse "bölünmeyi aklının ucundan bile geçirmezken" bugün "bölünme fikri" herkesin kafasının bir bölümünde duruyor,

Üstelik de terör örgütü, "Biz bölünmeden yana değiliz" diye bağırdığı halde,

Çünkü herkes biliyor ki, PKK’nın gücü Türkiye’yi bölmeye yetmez, Ama Türkiye terörle değil, başka türlü bölünebilir,

Bu yüzden de ben "açılım" denen gelişmeleri destekliyorum,

Aslına bakarsanız ortada "açılacak" bir açılım falan da yok,

Çünkü PKK’nın ortaya çıktığı dönemde söyleminde kullandığı ve sonrasında legal siyasi uzantıları tarafından da dile getirilen taleplerden büyük bölümü zaten karşılandı,

Bunların hayata geçirilmesinde hâlâ sıkıntılar var ama onlar da aşılıyor,

Açılımın "talepler" bölümünde DTP ve PKK tarafından ortaya koyulabilecek liste çok da uzun olmayacaktır,

Onların karşılanması da bugüne kadar atılan adımlara oranla çok da güç olmaz,

Aylar yıllardır burada söylediğim bir şey var,

Bunu bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum,

PKK’nın büyük bölümünü dağdan indirmenin ve terör örgütünü marjinal hale getirmenin benim gördüğüm tek bir yolu var,

Terör örgütü mensuplarına af ve Abdullah Öcalan’ın da belirli bir süreç içinde bu affa dahil edilmesi,

Açılımı tartışanların bunu unutmaması ve varılacak son noktanın bu olacağını peşinen bilmesi gerekiyor,

Bunu kabullenemeyecekseniz hiç boşuna açılım aramayın,

Sonra moraliniz bozulur,

 

 


Ertürk: Yata da el koyarız

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk aradı,

"TMSF, Cavit Çağlar’a ayrıcalıklı muamele mi ediyor" soruma yanıt vermek istemiş,

Ertürk kayrılmanın söz konusu olmadığını söyledi,

"Çağlar’ın işe yarar bütün şirketlerine el koyduk, Bir enerji şirketinde yüzde 50 hissesi vardı, Tamamı bizim kontrolümüze geçti, Medya şirketlerinin kontrolü tamamen bizde, İstanbul’daki otelini ve plazasını başkasının üzerine geçirdiği halde ona ait olduğunu bildiğimiz için el koyduk, İnşaat şirketinin kontrolünü biz aldık, İnşaatları biz tamamlıyoruz" diyen Ertürk, bazı şirketlerden bilerek uzak durduklarını söyledi,

"Tekstil grubuna el koymadık, Doğru, Ama bunun nedeni kayırma değil, Tekstil şirketleri zaten sıkıntıda, Nakit ihtiyacı var, El koysaydık bu nakit ihtiyacını biz karşılamak zorunda kalacaktık, Yani üste para verecektik, Bu yüzden bilerek bunlara el koymadık, Yeşim Tekstil diye bir başka şirketi var, Onun da yönetimi bizde değil; çünkü uzmanlık gerektiren bir iş, Başında Çağlar’ın yeğeni var: Şenol Şankaya, İhracat yapan bir şirket, Şankaya burayı iyi yönetiyor, Yıllardır iş yaptığı şirketler var, El koysak yönetemezdik, Burayı hâlâ o yönetiyor, Ama bunların hisseleri de bizde rehinli,"

Ertürk’e Cavit Çağlar’ın sürdürdüğü şatafatlı hayatı ve yeni yatını hatırlattım,

"Bentley’i sizden duyuyorum, Cavit Çağlar’ın ortalıkta gezmesi rahatsızlık yaratıyor ama adama evinde otur diyemeyiz ki! Yat meselesini ise daha önce duymuştuk, Tuzla’da inşa halindeyken gittik, Ancak Çağlar’a ait olmadığı söylendi o zaman, Şimdi sizin yazıyı ihbar kabul edip yeniden bakıyoruz, Eğer ona ait olduğuna inanırsak hemen gereğini yaparız" dedi,

Halis Toprak’ın çiftliğinden İstanbul’a minibüsle dönmesinin çok ayıp olduğunu söyledim,

"Görüntü beni de rahatsız etti, Normalde Halis Toprak’ın cipini haczettikten sonra yediemin olarak kendisine vermemiz ve evine onunla dönmesi gerekirdi ama Halis Bey bugüne kadar bize o kadar hatalı davrandı ki, kendisine güvenmedik, Güvenmediğimiz için de cipi yediemin olarak ona vermedik, Hukukçu arkadaşlarımız bu riski almadılar" dedi,

 

 


Burası genç bir grup

YİĞİT Bulut, Habertürk TV’nin yayın yönetmeni oldu,

Yiğit’i, yayın yönetmeni olduğum sırada Sabah Gazetesi’ne almak istemiştim,

Ancak Sabah’a haksız biçimde el koyulması, bu karşılıklı isteğimizi yerine getirmemizi engelledi,

Bir süre önce Yiğit Bulut’la oturup konuştuk ve Habertürk’te yazarlık, Habertürk TV’de de program yapması konusunda anlaştık,

Konuşmamız sırasında Yiğit, "Abi, beni yönetici olarak değerlendirmeyi düşünmüyor musun?" dedi,

Ben de ona, "Yiğit burası çok dinamik ve genç bir grup, Hak edersen, hak ettiğini hatta fazlasını sana verir, Burası senin bildiğin statikleşmiş gruplara benzemez, Herkesin önü, sonuna kadar açıktır ve başarıdan daha önemli bir kriter burada geçerli değildir, Unutma ki, burası gençlerin sırtında yükseliyor" dedim,

Nitekim Yiğit Bulut kısa sürede çok başarılı oldu ve belki kendisinin de beklediğinden daha hızlı bir şekilde Habertürk TV’nin başına geçti,

Yiğit kardeşime bu yeni görevinde başarılar diliyorum,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gençlere güvenenin aslında kendine güvendiğini anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları