Açılımın adını doğru koyun

İŞ yine garip bir mecraya doğru gidiyor,

Ortada oluşturulan havaya, Başbakan dahil Adalet ve Kalkınma Partili ve DTP’li siyasetçilerin sözlerine bakan zanneder ki, Türkiye’de bir Kürt-Türk ayrımı var ve zannedersiniz DTP ile PKK, Türkiye’de yaşayan tüm Kürtlerin temsilcisi,

Oysa durum bu değil,

Türkiye’de yaşayan Kürtlerin ezici çoğunlukta bir bölümü, terör örgütüne hiç de olumlu yaklaşmıyor,

Bu vatandaşlarımızın teröre bakışında, etnik duruma bağlı bir farklılık yok,

Bu demek değil ki, DTP ve PKK, Türkiye’deki bir kısım Kürt yurttaşımızı temsil etmiyor,

Ancak konunun ele alınış biçimi, sanki PKK ve DTP tüm Kürtleri temsil ediyor ve tüm Kürtler, PKK’nın terör söylemini benimsiyormuş gibi bir hava yaratıyor,

Bu tehlikeli bir havadır,

Türkiye’de bugüne kadar hiçbir şekilde ortaya çıkmamış bir "ayrımcılığı" körükleyebilir,

Bu yüzden yapılmakta olan açılıma "Kürt açılımı" değil, "Demokrasi açılımı" adını vermek çok daha yerinde olur,

Çünkü Türkiye’deki sorun demokrasi sorunudur, İnsan hakları sorunudur,

Sorun demokrasi sorunu olarak ele alınmadığı müddetçe, Türkiye gibi bir ülkede her dönem önümüze yeni sorunlar çıkar ve biz önümüzdeki her dönem bir başına farklı bir etnisitenin adını koyacağımız "açılımlar" yapmak zorunda kalırız,

Ve emin olun ki, bu açılımlardan en zorlusu "Türk açılımı" olur, Türkiye’nin ihtiyacı olan demokrasidir,

Kürtler için değil herkes için demokrasi,

Birkaç gün önce Volkan Konak, İstanbul’da bir konser verdi,

Konser sırasında epey de konuştu, Özellikle iktidara yönelik ağır eleştiriler yöneltti,

Konser çıkışında herkesin ortak bir tedirginliği vardı,

"Çok sivri konuştu, İnşallah çocuğun başına bir iş gelmez,"

Doğası gereği muhalif olan bir sanatçının sahnede yaptığı eleştiriler bile bir tedirginliğe neden oluyorsa bir demokrasiden söz etmek güçtür,

Üstelik Volkan Konak Kürt değil, Karadenizli bir sanatçıyken,

 

 


İstanbul da Rumca

MHP damarı buldu bastırıyor,

Eleştirinin dozunu giderek sertleştiriyor,

Genel Başkan Devlet Bahçeli, "İstanbul’un adını da değiştirip Konstantinopolis mi diyeceksiniz?" derken herhalde danışmanları ona bir tanihi gerçeği fısıldamamış olmalılar,

Bahçeli benden duymuş olmasın ama Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul diye bir yer yoktu,

Daha doğrusu İstanbul’a İstanbul denmiyordu,

Osmanlı döneminde İstanbul’un adı "Konstantiniyye"ydi,

Konstantinopolis olan kentin adı fetihten sonra küçük bir değişiklikle "Osmanlıcalaştırılmış" ve "Konstantiniyye"ye çevrilmişti,

İttihat Terakki iktidarına ve hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar Konstantiniyye adı kullanıldı,

Daha sonra isim İstanbul’a döndürüldü,

Ama İstanbul da aslında Rumca’dan gelen bir isimdi,

Bildiğimiz kadarıyla fetihten sonra şehre Konstantinopolis denilmesi yasaklanınca kentin çevresinde yaşayan Rumlar, "Şehre doğru" anlamına gelen "Stan poli" demeye başlamışlar,

Bu söyleyiş daha sonra İstanbul’a dönüşmüş,

Bazıları kentin adının "İslambol"dan geldiğini iddia etseler de bu bilgi palavra,

Yani ister Konstantiniyye diyelim ister İstanbul, ikisinin de kökeni Rumca,

Ama İstanbul bir Türk şehri,

Bunu da kimse değiştiremez,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özgürlük olmadan gelişme olmayacağını anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları