Anadolu’nun gen haritası

TÜRKİYE’de ciddi bir bölünme travması yaşanmaya başladı,

İşin kötüsü, “Alın da görün gününüzü” şeklinde bir yaklaşım giderek seslendirilir oldu,

Geçenlerde karşılaştığım bir genç, “Allah aşkına Fatih Abi, Türkiye’ye ne katıyor o bölge, Ayrılsınlar da biz rahat edelim” derken elimle ağzını kapattım,

“Senin bir çocuğun var, Ailene ne katıyor?” diye sordum,

Şaşırdı,

“Bak biz bir aileyiz, Bugün biri bir şey katar, yarın öbürü, Büyük aile olmanın keyfi başkadır” dedim,

Anladı mı bilmiyorum, Ama sustu,

Bakın elimde bir araştırma var,

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Bölümü’nün hazırladığı “Anadolu’nun genetik profili” araştırması,

J yani Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güney Avrupa (Balkan) geni taşıyanların oranı yüzde 33,8,

R yani Avrupa geni taşıyanların oranı yüzde 24,

E yani Afrika ve Güney Avrupa geni taşıyanların oranı yüzde 11,4,

G yani İran ve Kafkas geni taşıyanların oranı yüzde 11,

I yani Kuzey ve Doğu Avrupa geni taşıyanların oranı yüzde 5,2,

L yani Hindistan geni taşıyanların oranı yüzde 4,2,

N yani Sibirya ve Finlandiya geni taşıyanların oranı yüzde 3,9,

C, Q ve O yani Orta Asya geni taşıyanların oranı yüzde 3,0,

K yani Pakistan geni taşıyanların oranı yüzde 2,5,

A yani Afrika geni taşıyanların oranı yüzde 1,

Hadi gelin, bu araştırmanın sonuçlarından sonra Türkiye’de yaşayanları etnik temelde bölün bölebilirseniz,

Doğru şimdi biraz gerildik,

Ama böylesi kökleşmiş bir sorun çözülürken normaldir,

Gerileceğiz,

Bunu da atlatırız merak etmeyin,

 

 


Biz bu açılımı biliyorduk

TARAF’ta Neşe Düzel’in Polis Akademisi öğretim üyesi ve USAK yöneticisi Doç, İhsan Bal ile yaptığı söyleşiyi okuyunca, "demokratik açılım" meselesinde kafam biraz netleşmeye başladı,

Gerçi Düzel ve Bal, "demokratik açılım" yerine "Kürt açılımı" demeyi tercih etmişler ama ben yine de demokratik açılım demeyi kendi adıma tercih edeyim,

İhsan Bal’ın sözlerini okuyunca anladım ki, bu süreç öyle damdan düşer gibi başlamamış,

Olayın 3 yıl öncesine gidiyor,

O zaman genel yayın yönetmeni olduğum dönemde zaten böyle bir çalışmanın yürütüldüğünü ve dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’in de "Deneyelim bakalım" dediğini yazmıştık, Sürecin başlangıcı o,

Bal’ın anlattığı kadarıyla Kürt açılımı büyük ölçüde yerel yönetimlerin güçlendirilip yetkilerinin artırılması, Kürdoloji enstitülerinin kurulması, özel kanalların Kürtçe yayın yapması, Kürtçe eğitim, kısmi af, TCK 21’de genişletme gibi unsurları içeriyor,

İhsan Bal röportajın sonraki bölümünde Öcalan’ın HABERTÜRK’te yayınlanan "açılımına" değiniyor ve bunların kabul edilemez olduğunu, Öcalan’ın sadece kendini düşündüğünü belirtiyor,

Öcalan’ın son açıklamasıyla ilgili Doç, Bal’ın yaptığı değerlendirmeye katılıyorum, ancak İhsan Bal’ın söylediği açılım aslında Öcalan’ın son 5 yıldaki sözlerini ve makalelerini bilip okuyanlar için yeni bir şey değil,

Öcalan ve DTP de uzunca bir süredir "yerel yönetimler bazında demokratikleşme"den söz ediyor ve sorunun bu yolla çözümünü öneriyorlardı,

Kürtçe yayın, Kürtçe öğrenim hakkı ve kısmi af gibi öneriler de aynen DTP ve Öcalan önerileri arasında yer alıyordu,

Yanlış anlamayın, DTP veya Öcalan önerdi diye akılcı önerilerin dikkate alınmaması gerektiğini söylemiyorum,

Ancak "açılımın" yol haritası üzerinde Öcalan ve DTP önerilerinin üzerine pek bir şey eklenmediğini görüyorum,

Bu bir sorun mudur bilmem,

Ancak bir kez daha söylemekte yarar görüyorum,

Ekonomik açılım olmadıkça demokratik açılım bölgedeki sorunları ortadan kaldırmaz,

Adına ister Kürt deyin, ister başka bir şey,

 

 


Bavul

OKURLAR soruyor, "Geldin ama bavulla ilgili hiçbir bilgi vermiyorsun" diye,

Anladım ki, benden çok benim bavulumu merak ediyorsunuz,

Bavulu bulduk,

Kaybettiğimiz yerde,

Bizim bavulu giderken alamadığımız Nice Havaalanı’nda dönüşte aldık,

Bavul gezmiş dolaşmış, son gün Nice’e gelmiş bizi bekliyordu,

Aldık, açmadan eve döndük,

Biraz dinlenince gezip gördüğü yerleri anlatacak, söz verdi,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kıskançlığı fesatlığa çevirmediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları