Güçlü ordu, güçlü ülke mi yoksa tersi mi?

MEŞHUR hikâyedir,

Belki doğrudur, belki uydurmadır,

Bilmiyorum,

Bildiğim meşhur olduğu,

Vakti zamanında SSCB Başkanı Brejnev, Kızıl Ordu komutanı bir mareşali çağırır,

Ordunun durumu hakkında bilgi almak için sorar:

– Ordumuzun güç durumu nasıl?

Mareşal garip bir yanıt verir:

– Duruma bağlı yoldaş

Brejnev şaşırır,

-O da ne demek?

General açıklar

– Dışarıdaki düşmanlarımıza karşı gereğinden fazla, içeridekilere karşıysa gereğinden az,

Bunu niye mi yazdım; son günlerde çok konuşulan “Güçlü ordu, güçlü Türkiye” sloganı nedeniyle,

Aslına bakarsanız geç bile kaldım,

Pek çok yazan oldu ama yazanlar genelde TSK düşmanları, Ben o cinsten değilim,

Anneannemden kalan alışkanlıkla törenleri izlerken gözlerim dolar ama eleştirecek bir şey varsa korkmadan eleştiririm, Düşmanlık yapmadan,

Bunu bilen okurlar sorup duruyorlar, “Bu yeni slogan için ne düşünüyorsun” diye,

Anlamsız bir cümle olduğunu düşünüyorum, Hem de çok anlamsız,

Güçlü ordu, güçlü ülke anlamına gelmiyor artık,

Güçlü olmanın gerek şartı güçlü ordudur ama yeter şartı değildir,

Brejnev’e tekmil veren mareşalin söylediği gibi, Kızıl Ordu çok güçlüydü, Belki de dünyanın en güçlü ordusuydu?

Ne oldu?

Bekçisi olduğu “kızıl komünizmi” koruyabildi mi?

Nerdeee!

Tam aksine, ülke çöktü, rejim yıkıldı, şerefsiz generaller ordunun silahlarını üç otuz dolara silah tacirlerine sattılar,

Saddam’ın ordusundan örnek verenler var ama aynı şey değil bence,

Güçlü ordu, güçlü ülke hikâyedir,

Güçlü ülke, güçlü ordu gerçek,

Ülke güçlü olacak ki, ordu güçlü olsun,

Ama daha önemlisi, ülkenin halkıyla ordu barışık olacak,

Bizde çok şükür durum böyle, Zaten bazılarını rahatsız eden de bu,

 

 


Başarı cezalandırıldı

İSTANBUL İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer görevden alındı,

Bence yanlış bir hareket,

Ata Özer, çöken eğitim sistemimizde ayakta kalan birkaç unsurdan biriydi,

Müdürlük yaptığı Şehremini Lisesi’nde bir efsaneydi,

Bütün talebelerin “kahramanıydı”,

İstanbul’daki bir semt okulunda bir başarı öyküsü yazmış, sıradan bir okulu Anadolu Lisesi havasına sokmuştu,

Öğrencileri üniversite sınavlarında büyük başarı elde ediyordu,

Bir dönem İstanbul’un en vasat okullarından biri olan lisenin başarı grafiği sürekli yükseliyordu,

Okuldan her alanda başarılı pek çok genç çıkıyordu,

Ve tüm bu öğrenciler, müdürleri Ata Özer’i taparcasına seviyordu,

Sonunda Türkiye’de pek olmayan bir şey oldu ve başarı cezalandırılmadı, tam aksine ödüllendirildi,

Ata Özer, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne getirildi,

Ata Bey orada da başarılıydı,

Garip açıklamalar yapıyor, garip fikirler üretiyordu ama iş de yapıyor, İstanbul’da eğitime çekidüzen veriyordu,

Fakat ani bir kararla görevden alındı,

Nedeni belirsiz ama ben biliyorum,

Birkaç ay önce Habertürk, Milli Eğitim’deki bir çalışmayı, İstanbul’daki bazı tarihi okulların satılacağını haber yaptı,

Bu bilgi doğruydu ama gizliydi,

Ankara küplere bindi,

Kabak önce Vali Güler’in, sonra Ata Özer’in başına patladı,

Vali yerini korudu ama Ata Özer’in kellesi gitti,

Kaybeden Ata Bey değil,

O, elini öpen özel okulda göreve yarın başlar,

Olan Milli Eğitim’e oluyor,

İşi bilen son birkaç adam da gidiyor,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Keşfedilmişi keşfedene kâşif değil salak dendiğini anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları