DOĞAN Grubu’na verilen vergi cezası herkeste farklı duygular yarattı,
“Hak etmişlerdi, Çok kötülük yaptılar” diyenler var,
“Hak etmiş bile olsalar bu kadarı fazla” diyenler var,
Deniz Baykal gibi, “İktidara yaranmaya çalıştılar ama işe yaramadı” diyenler var,
“İktidarlar eliyle kazandıklarını, bir başka iktidar eliyle kaybediyorlar” diyenler var,
Dün bu konuyu Maliye bürokrasisinin en üst koltuğunda oturmuş, bakanlık yapmış bir üstada sordum,
“Dosyayı görmedim, Doğan Grubu gazetelerinin yazdıklarını okuyarak bir şey söyleyebilirim, Bu cezanın bir bölümü yüzde yüz haklıdır, Bir bölümü ise bana göre yüzde yüz haksızdır, Gelir vergisi ile olan bölümü doğrudur, KDV ile ilgili bölümü ise bana göre doğru değildir, Ama bunları Doğan Grubu gazetelerinden edindiğim bilgiyle söylüyorum” dedi ve ekledi: “Zannederim Doğan Grubu yönetimi de benim gibi düşünüyor olmalı ki, uzlaşma talebinde bulunmuş, Yoksa böyle bir talepte bulunmazlardı,”
Okurlar bana soruyor, “Sen ne yorum yapacaksın” diye, Bazıları da ekliyor:
“Ellerini ovuşturuyor musun?”
Hayır, ellerimi ovuşturmuyorum,
Ben, zalimin bile haksızlığa uğramasına tahammül edemem,
Yavuz Semerci’nin yazdığı gibi benim gazeteme “haksız ve hukuksuz” bir biçimde el konulduğu zaman “şampanya patlatmış” bile olsalar, bu el koyulma operasyonunu bizzat tasarlamış bile olsalar haksızlığa tahammül edemem,
Kötüyle mücadele ederken onlar gibi davranırsan onlardan farkın kalmaz, diye düşünürüm, herkesin kendine yakıştığı gibi davrandığını bilirim,
Bu yüzden de bu konuda “vergi açısından” bir yorum yapmayacağım,
Ama verilen cezanın basın çalışanları açısından “korkutucu” olduğunu söyleyeceğim,
Bu arada kafamı kurcalayan bir soru var,
Bunu sormak istiyorum,
Bu sorunun muhatabı Doğan Grubu yönetimidir,
Doğan Grubu, yaptığı açıklamalarda vergi cezasına konu olan grup için satış işlemlerinde şirketin hiçbir kazanç elde etmediğini söylüyor,
Doğan Grubu’na ait şirketler, grup içinde birbirine satılmış, Bu işlemler birkaç defa gerçekleştirilmiş ve grubun açıklamasına göre, bu işlemlerden hiçbir kazanç elde edilmemiş,
İşte benim merakım da tam burada başlıyor,
Dediğinizin doğruluğuna inanarak soruyorum:
“Peki o zaman siz, bu işlemleri niye yaptınız? Grup şirketlerini, grup içinde niye birbirlerine satıp durdunuz? Bu işlemlerin amacı neydi? Bunu neden yaptınız?”
Bu basit soruya yanıt verirlerse onu da yazacağım,
Dereye kim imar verdi?
BAŞBAKAN Erdoğan dere yatağına yerleşenleri suçlu ilan etti,
Dün yazdığımı tekrarlamak gibi olacak ama bu kez durum pek öyle değil,
Dere yatağına yerleşenler “kaçak gecekonducular” olsa hak verelim, “Kardeşim arandınız” diyelim, Ama dere yatağındaki yerleşimlerin neredeyse
tamamı imarlı,
Kimi garaj yapmış, kimi işyeri, kimi ev, TOKİ bile ev yapmış orada,
Başbakan haklı, dere yatağına ev yapmak, işyeri yapmak faciaya davet çıkarmak demek,
Peki ya bu dere yatağındaki arazilere imar vermek, oraya yapılan binalara ruhsat vermek ne?
Ben mi verdim o binalara ruhsatı! Yerleşenler kendileri mi yazdı daktiloda ruhsat evraklarını!
Oranın imar durumunu belediyeye ben mi hazırlayıp teslim ettim!
Hadi gelin çıkaralım tek tek, dere yatağındaki imarın planlarını kim yapmış, ruhsatlarını kim vermiş,
Hodri meydan, Bakalım 5 binlik planlarını kim yapıp onaylamış, binlik planları kim hazırlamış?
Çıkaralım bakalım imzalar kimin, onaylar kimin, planlar kimin?
Bir tekinin altında benim imzam varsa ben gazeteciliği bırakırım,
Hadi bulalım dereye adam yerleştirenleri,
Bulalım mı?
Sinir
NE dedik milli maçtan önce,
“Mutlak galibiyet gerektiği anlarda Fatih Terim ‘sinirleniyor’, onun bu siniri oyunculara panik olarak yansıyor,
Panikle sahaya çıkan çocuklar, telaşe memuru gibi oynamaya başlayınca oyunu unutuyor ve saçmalıyorlar,
Bugün Terim’in futbolcularına öğretmesi gereken tek şey ‘sükûnet’,
TürkMilli Takımı bu Bosna’yı sakin sakin, huzur içinde yener,
Aksi takdirde Dünya Kupası’na veda eder,”
Dedik mi, demedik mi?
Haklı çıktım mı?
Terim 26, dakikada sinirlerine hâkim olamadı ve Türkiye için maç orada bitti,
Faul haksızmış,
Olabilir, İlk yanlış hakem kararı mı bu?
O haksız faulden gol yemişiz,
O da olabilir, 4, dakikada golü atan, geri kalan 64 dakikada bir gol daha atamaz mı?
Ama Terim sinirine hâkim olamadı, Sahadan atıldı,
Takım panikledi, Takım olmaktan uzaklaştı, Herkes kafasına göre takıldı ve olmadı,
Hakem hatalıymış,
Yok canım, 5 yerdik 5, Bizim hatalar yanında hakemin hatasının lafı bile olmaz,
Dünya Kupası şansımız bitti mi?
Vallahi futbolda ben hep iyimserim,
Her şey olabilir,
Çıkmadık candan umut kesilmez ama işin kötüsü bizim canda can yok,
Umutsuzluğum ondan,