“Türkiye’nin açılımı bölgeyi etkiler”

PAZAR günü Şam’daydım, Suriyelilerin dediği şekliyle Damaskus’ta,

Şam’a Şam diyen bizden başkası yokmuş,

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın davetiyle bir sohbet toplantısına ve ardından vereceği iftara katılacak Türk gazetecilerle birlikte,

Beşar Esad Habertürk, Hürriyet, Sabah, Zaman, Star, Yeni Şafak, Türkiye ve Akşam’ın yayın yönetmenlerini davet etmişti,

Hürriyet’in ve Sabah’ın yayın yönetmenleri "Katılacağız" dedikleri halde gelmediler,

Zaman’dan ise Ekrem Dumanlı, babasının hastalığı nedeniyle gelemedi,

Beşar Esad, Türk gazetecileri Şam’a tepeden bakan müthiş sarayının "misafir köşkü"nde ağırladı bizi,

Çok sıcak, çok canlı bir sohbet oldu,

Hatta iş bir ara geyik muhabbetine bile geçti,

Kahkahalarla, gırgırlarla sohbet ettik, iftar yaptık,

Ev yemeklerinden oluşan iftar mönüsü sade ama çok lezzetliydi,

Beşar Esad "bir bölümü" yazılmamak kaydıyla çok içten konuştu,

Tanıdığım en samimi, en sıcak lider olduğunu söylemeliyim,

Hiç kasmadı,

Üzerinde çok şık bir kıyafet vardı, "Suriyeli terziler mi dikiyor bunları" diye sordum,

Genelde Suriyeli terziler dikiyormuş ama bu kez üzerindekiler galiba "Tom Ford"du, gömleği ve kravatı ise Gucci gibi geldi bana,

Suriye’yi demokrat ve dünyaya açık bir ülke haline getirmeye çalışan bu etkileyici ve tatlı genç adamın ülkesindeki izlenimlerimi daha sonra yazacağım,

—–

* Irak savaşı sonrası bölgede Suriye ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir dizi gelişme yaşandı, Bunca gelişmeden sonra, şimdi bölgeyi Suriye açısından daha güvenli buluyor musunuz?

Irak işgali sonrasındaki gelişmelerin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki önemli yönü var, Negatif tarafı savaşın sonuçları açısından; hepimizin bildiği gibi, güvenlik bakımından Irak’taki durumun çok kötü olduğudur, Savaş sonrasında bölge bu açıdan eskiye nazaran daha istikrarlı bir bölge değildir, Fakat, biliyorsunuz ki her zaman bir fakat vardır, bu süreçten öğrendiğimiz önemli şeyler de oldu, Öncelikle bu süreçte Türkiye ile Suriye’nin tavrının ve görüşlerinin doğru ve haklı olduğunu öğrendiğimizi söylemek lazım, Biliyorsunuz, Irak savaşı öncesinde başka ülkelerin liderleri gelip bize kendilerince dersler vermeye başlamışlardı, Oysa onlar yanıldı, biz haklı çıktık, Biz başka bir şey daha öğrendik bu arada: Bölge dışından çözüm diye gelen her şey, her zaman çözüm değildir,

* Irak, geçtiğimiz haftalarda Bağdat’ta meydana gelen bombalı saldırılardan Suriye’nin sorumlu olduğunu iddia ediyor, Bu suçlamalara karşı cevabınız nedir? Türkiye’nin iki ülke arasında arabuluculuk çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin arabuluculuk girişimi gerçekten çok hızlı geldi, Bu konuda zamanlama çok önemliydi, Ayrıca Türkiye’nin yaklaşımı çok objektif ve gerçekçiydi, Zaten Türkiye’nin genel yaklaşımı, "Komşular arasında herhangi bir şey olursa beni de etkiler" şeklinde, Türk Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Şam’a gelmeden önce Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beni aradı ve ben bu girişime olumlu bir cevap verdim, Türkiye’nin arabuluculuğunu destekledim, Önümüzdeki birkaç gün içerisinde (çarşamba günü) de bu soruna dair Türkiye’de bir toplantı yapacağız,

* Ama Bağdat’taki patlamadan Suriye sorumlu tutuldu, Irak’tan size bir suçlama geldi, Ne oldu gerçekten orada?

Bu iddialara biz de çok şaşırdık, Çünkü 2 gün önce Maliki ile stratejik işbirliği anlaşması imzalamıştık, Öte yandan, biz bir yandan 1,5 milyonluk Iraklı mülteciyi barındırırken, bir yandan da Iraklıları öldürmekle suçlanıyoruz, "Baasçı muhalifler, Suriye tarafından destekleniyor" diye iddialar var, Böyle bir şey mantıklı olamaz, Irak’ta bir çekişme ve çatışma ortamı var, ama bunun sorumluluğunu dışarıda arıyorlar ve bizi suçluyorlar, 2004’ten beri sürekli olarak, "Ülkenizde Irak muhalefetinden kimler varsa onları bize verin" talebiyle geliyorlar, Bize verdikleri isimlerin iddia edilen suçlarına dair herhangi bir kanıt ise sunmuyorlar, Bizse, "Kanıt verin, istediğinizi yapalım" diyoruz ama şu ana kadar bir kanıt gösterebilmiş değiller,

 

ERMENİ AÇILIMI BİZİ DE İLGİLENDİRİYOR

* Türkiye’de açılım mevsimi başladı, Önce Kürt sonra Ermeni açılımı yaptık, Belki Ermeni açılımı sizi çok ilgilendirmiyordur ama Kürt açılımı Suriye’yi nasıl etkiler? Bu açılımları Suriye penceresinden nasıl görüyorsunuz?

Şaşıracaksınız belki ama Ermeni açılımı da bizi yakından ilgilendiriyor, Üstelik bu ilgi yalnızca Suriye’de yaşayan Ermeni azınlığı ilgilendiren bir konu olduğu için de değil, İki ülke arasındaki ilişkiler rahatlarsa çevredeki ülkelerin de rahatlayacağını düşünüyoruz, Onun için bizim daha fazla çözümlere ve açılımlara ihtiyacımız var, Mesela, uluslararası ticaret sadece iki ülke arasında olmuyor, Bölgede genel bir işbirliği ve uzlaşı gerekiyor,

Kürt açılımı konusunda ise Türk hükümetinden bize henüz resmi bir bilgi ulaşmadı, Ancak basına yansıdığı kadarıyla konuyu öğrenmeye çalışıyoruz, Kabaca değerlendirecek olursam, her açılımın onlarca adımları ve onlarca doğruları olabilir, Sonuçta işler ters de gidebilir, Ama bizim için önemli olan bu çözümün çerçevesi nedir? Çözüm çerçevesi ulusal mı, ırkçı/etnik mi bu çok önemli, Bölgede hiçbir sınır değişikliği yapmayacak, halkı bir bütün olarak kapsayacak açılımlar gerek, Bizim ülkemizde farklı dinlerden ve etnik gruplardan insanlar var, Ama biz onların hepsine Suriyeli diyoruz, Böyle olmalı, Ayrıştırmamalı, Ayrıca çözümün çerçevesi belirlense bile bunun icrası çok zaman ister, Bence her ne konuda olursa olsun herhangi bir açılım olumludur, Fakat söz konusu açılım, bahsettiğim bu çerçevenin içindeyse,

* Sizce bu açılım ülkenin bölünmesiyle sonuçlanabilir mi? Böyle arzu edilmeyen bir durum Suriye’yi nasıl etkiler?

Şimdi bu açılımı önce bir hedef olarak mı, yoksa bir araç olarak mı görüyoruz? Bir hedef ise o zaman hayata geçirilemeyebilir, Açılım, bana soracak olursanız bir hedef değil, bir araçtır, Asıl hedef ise ülkenin istikrarı ve gelişmesidir, Siyasal açıdan bölünmeye gelince, bu olabilecek en büyük günahlardan, en büyük kötülüklerden biridir, Ne yaparsan yap ülkenin birliği, bölünmezliği, bütünlüğü en önemli hedef olmalıdır,Tabii tüm bunların yanında yapacağınız açılımın zamanlaması da çok önemlidir, Türkiye’nin içişlerini bilmediğim için zamanlaması iyi midir, kötü müdür bir şey diyemeyeceğim, Fakat, her halükârda biz Türkiye’de yaşananlardan etkileneceğiz, Onu için biz sürecin hep istikarara doğru gitmesini arzu ediyoruz,

(Beşar Esad’ın buradaki tavrından Türkiye’nin bu konuda yaptığı açılımın zamanlamasını doğru bulmadığını hissediyorum, Belli ki, zamanlamadan rahatsızlığı var, Bunu diğer Suriyeli yetkililerle de konuşuyoruz, Beşar Esad’ın söyleyemediğini onlar söylüyor, Suriye yönetimine göre açılımın zamanlaması yanlış, Suriye yönetimi, açılım için ABD’nin bölgeden çekilmesinin beklenmesi gerektiğini, ABD gittikten sonra bölgede yaşayan Kürt unsurların taleplerinde daha makul, daha akılcı ve daha az şımarıkça olacağını düşünüyor, Kürt sorununun ABD bölgeden çekilince çok daha kolay çözülebileceğine ve zaten Kürt sorununun ABD bölgeye her geldiğinde daha da büyüdüğüne dikkat çekiyorlar,)

* Sayın Davutoğlu’nun Şam ziyareti sırasında hiç bu konular gündeme geldi mi? Bu konuları konuştunuz mu?

Bu konuyu çarşamba günü Sayın Erdoğan ile görüşeceğim,

 

SURİYELİ PKK’LILARI AFFEDERİZ

* Terör örgütü PKK’nın Suriyeli üyelerinin Suriye’de vatandaşlıkları olmadığı için olası bir silah bırakma durumunda statülerinin belirsiz olduğu, bunun da Türkiye’nin Kürt açılımını zorlaştıran bir faktör olduğu söyleniyor, Suriye’nin Türkiye’nin Kürt açılımına bu açıdan herhangi bir katkısı olabilir mi?

İster Suriye’de, ister Türkiye’de olsun birileri terörizmden vazgeçmişse mutlaka onlara sahip çıkmamız, onları kollamamız lazım, Biz 1980’lerde Müslüman Kardeşler sorununda da aynı şeyi yaptık, Devlet olarak, terörü bırakanı kucakladık, Yine kucaklayacağız ve affedeceğiz, Devlet affeder, Çünkü bizim hedefimiz terörü bitirmektir, intikam almak değil,

* Yani istihbarat raporlarına göre PKK saflarında bulunan 1500 Suriyeliyi vatandaşlığa kabul edecek misiniz?

Burada mutlaka kabul etmemiz lazım, PKK konusu zaten üç komşu ülkeyi de ilgilendiren bir olay, Bu sorunun çözümü mutlaka bu ülkeler arasında görüşülmeli, Sayın Abdullah Gül, Suriye’ye geldiğinde bu görüşümüzden kendisine bahsetmiştik, O zaman da dedim ki, biz Amerikan yöntemiyle, yani sadece teröristi avlamak suretiyle terörizmi çözemeyiz, Çünkü yok ettiğin teröristin yerine hemen bir başkası gelir, Onun için kapsamlı bir çözüm olması lazım, Teröre neden olan olguların iyi değerlendirilmesi, analiz edilmesi lazım,

* 1999 yılında savaşın eşiğine gelen iki ülke nasıl oldu da böyle sıcak ilişkiler kurabildi?

İlk kıvılcım Sayın Ahmed Necdet Sezer’in 2000 yılında Hafız Esad’ın cenaze töreni için Şam’a ziyarette bulunmasıyla başladı, Daha sonra Sayın Gül, Başbakan sıfatıyla Şam’a geldi, Peşinden benim 2004 yılında Türkiye ziyaretim geldi, Doğal olarak iki ülke arasındaki siyasi ilişkiler çok daha hızlı gelişebilir, Ekonomik ilişkilerin gelişmesi ise daha fazla zaman alır, Siyasi ilişkilerdeki gelişmeyi bürokrasi engelleyemez, çünkü bunun arkasında güçlü bir siyasal irade vardır, Ancak bu iradenin ekonomiye yansıması zaman alıyor, Unutmamak gerekiyor ki, Türkiye-Suriye dostluk açılımının geçmişi henüz çok kısa, İşadamları ise doğal olarak açılımların çok hızlı olmasını istiyor, Biz ancak bu kadarını yapabiliyoruz, Türkiye’de İMKB 1980 yılında açıldı, Oysa biz henüz bu yıl açabildik, Özel bankalar Türkiye’de 50 yıldır var, Bizde ise sadece son yıllarda faaliyete geçebildiler, Çok sayıda Türk firması burada çalışıyor, Türklerin burada kurduğu fabrikalar var, İşadamlarına tavsiyem, sadece bugünkü mevcut duruma bakarak değerlendirme yapmamalarıdır,

Erişilebilirlik Araçları