Pamukoğlu bölücülük yapıyor

BALÇİÇEK Pamir’in programında Osman Pamukoğlu’nu izledim önceki gün,

Pamukoğlu, toplumun bir bölümü tarafından sevilen bir isim,

"Kahraman asker" kimliği, bu sevginin temel nedenlerinden biri,

Bazı söylemlerinin de kimi ruhları okşadığı bir gerçek,

Bu söylemlerin bazılarına katılmak bile mümkün,

Ne var ki, Balçiçek’in programında gördüğüm Pamukoğlu korkutucu,

Söylemleri ve söylemlerindeki "gerçek dışılık" nedeniyle korkutucu,

Pamukoğlu’nu izlerken bir süreden beri yazdığım ve "Ya Türkler bölünmek isterse" korkusunu ele aldığım yazılarımı anımsadım,

Osman Pamukoğlu, bana göre sayıları giderek artan "bölücü"lerden biridir ve "bölücü" olmak için ille Kürt olmak gerekmez,

Pamukoğlu’nun "bilgisizlik" temeli üzerine oturtulmuş sözleriyle yaptığı bölücülüğün, olası sonuçları itibarıyla "terör örgütünün" yaptığı bölücülükten hiçbir farkı yoktur,

Pamukoğlu diyor ki: "Kürtler, Çanakkale’de savaşmamıştır, Yan yana çarpıştığımız bir yalandır,"

Bu sözler cahilcedir,

Kürtler, şu veya bu şekilde Osmanlı Ordusu içinde savaşmışlardır,

Şu veya bu cephe fark etmez,

Çanakkale’de de savaşmışlardır,

Şehitlikleri gezerseniz görürsünüz, Arşivlere bakarsanız okursunuz,

Sayıca çok değillerdir ama savaşmışlardır,

Çanakkale’de az sayıda olsalar bile Doğu cephesinde Osmanlı’yı savunmak için savaşanların büyük bölümü Kürt’tür,

Hamidiye Alayları, Doğu Anadolu’da hem Ermeni isyancılarla hem de Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunun önemli bir koludur ve büyük bölümü Kürtlerden oluşmuştur,

Kuvayı Milliye ordularında çok az Kürt vardır, Pamukoğlu bunu söylese haklı olabilir, ama bunun nedeni etnik değildir,

Kurtuluş Savaşı daha çok Orta Anadolu ve Batı Anadolu’da cereyan ettiği için buradaki milli kuvvetlerdeki Kürtlerin sayısı birkaç yüz civarındadır, ama Doğu ve Güneydoğu’daki direniş hareketlerinde Kürtler aktif biçimde rol almışlardır,

HABERTÜRK’ün pazartesi günkü manşeti bile Pamukoğlu’nu yalanlamaya yeter,

PKK’ya karşı mücadelede en çok şehit veren ilimiz Şırnak’tır,

 

 


Devrim Kanunu by-pass edilir mi?

"DEMOKRATİK açılım"ın içeriği, ağır aksak da olsa belli olmaya başladı,

Anladığım kadarıyla açılımın bir parçası da "Türk alfabesine" yeni harfler eklenmesiyle ilgili,

Atatürk’ün bizzat oluşturduğu alfabede Q, X ve W harfleri yer almıyor,

Mustafa Kemal’in ilk taslağında bu harfler var, Büyük önder daha sonra karışıklık yaratacağını düşündüğü için bunları çıkarmış ve 29 harfli alfabede karar kılmış,

Şimdi bu üç harfin de alfabeye eklenmesi çalışmaları yürütülüyormuş, bununla ilgili bir "Çalışma Grubu" kurulmuş,

Ancak bu iş "Çalışma Grubu" ile aşılacak kadar kolay değil,

Çünkü "Devrim Kanunları" var,

1 Teşrinisani (Kasım) 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’un 1, maddesi şöyle diyor:

"Şimdiye kadar Türkçe’yi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk harfleri) unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir,"

Bu kanun orada olduğu müddetçe alfabeye yeni harfler eklemek mümkün değil,

Ankara Büromuzun konuştuğu yetkililer, "Show TV" örneğinden yola çıkarak "yasal olmasa da fiili bir değişikliğin olabileceğini" söylüyorlar,

Doğrudur olabilir,

Bana göre 1353 sayılı kanunun lafzı değilse de ruhu "Arap alfabesine dönüşü engellemeye" yönelik ve harf sayısının artırılması kanunun ruhuna aykırı değil,

Ama Devrim Kanunları’nı by-pass etme girişimi Türkiye’de derin tartışmalar yaratır,

Benden söylemesi,

 

 


Şaşırtıcı bir Suriye

HAFTA sonu Suriye’deydim,

Daha önce defalarca gittiğim Suriye’de,

Hafız Esad döneminin baskı altında, gergin bir ülke izlenimi veren Suriye’si çok değişmiş ve değişim sürecek gibi duruyor,

Tam anlamıyla laik bir ülke,

Din baskısı yok, Dinci baskısı yok, dinsizlik baskısı yok,

Kadınların büyük bölümünün başı açık, Sosyal hayatın tam içindeler,

Şam’da bir yanda İstanbul’un varoşları gibi bölgeler, diğer yanda Etiler’i aratmayacak tarzda yerleşim birimleri,

Her türlü markanın satıldığı dükkânlar,

Çok aktif bir sosyal hayat,

Ramazan ise müthiş bir şenlik,

Ramazan boyunca her şey farklı,

Mesai başlangıcı ramazan boyunca 2 saat ileri alınıyor,

Sahur bitimine kadar caddeler ve sokaklar cıvıl cıvıl,

Lokantalar, gece kulüpleri sahur sonuna kadar açık ve hepsi dolu,

Sahur lokantalarda yapılıyor ve herkes dışarıda yiyor,

Kadınlı erkekli gruplar, sazlı sözlü eğlencelerle sahur yapıyorlar,

Sahur yapan kadınların yüzde doksanının başı açık, Hatta pek çoğu burada dekolte sayılabilecek bir şekilde giyinmiş,

Belli ki, din baskısı bizden çok daha az,

Suç oranı çok düşük, Hırsızlık yok denecek düzeyde,

Çok şaşırtıcı bir Suriye gördüm,

Belki bir gün gidip dolaşır, uzun uzun yazarım,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Önde olmanın, önde kalmanın garantisi olmadığını anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları