Erdoğan duayen liderliğe oynuyor

BÖYLE dönemlerde yazarın “düşündüğünü” yazması çok zor,Hepimiz üzerimizde bir ağırlık hissediyoruz,

Yanlış anlamayın, iktidarın, hükümetin baskısını değil,

Şahsen, gazetemin elimden alınması dışında bir baskı görmüş olmasam da, kimse arayıp şunu yazma, bunu yazma demediyse de, elbette ki bugün her gazeteci üzerinde bir ağırlık hissediyor,

O ağırlığı hissetmek için ille de bu ağırlıkla karşılaşmış olmak şart değil,

Ama biz yazanlar için bir başka ağır baskı daha var ki, onu taşımak, o baskıyı kaldırmak hükümetlerin, iktidarların, güç odaklarının baskılarını kaldırmaktan, taşımaktan daha zor,

Sözünü ettiğim baskı, “bazı okurların” baskısı,

Bu baskı, biz gazeteciler için iktidarların şüyu baskılarından daha güçlü,

Bunu ne zaman mı düşündüm?

En somut haliyle önceki akşam,

Başbakan Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmayı izlerken,

İzledim, izlerken hissettiklerimi yazayım dedim,

Ama “bazı” okurun söyleyeceklerini düşündüm,

Korktum,

“Yandaş mı oldun” diyeceklerdi, “Satıldın mı?” diyeceklerdi, “İktidara neden

yalakalık yapıyorsun” diyeceklerdi,

Oysa hep öznenin kim olduğuna bakmadan övgüyü de, yergiyi de sakınmayan bir adam olarak tanıyordum kendimi,

Oysa Başbakan’ın BM kürsüsündeki konuşması, ne yalan söyleyeyim “milli

gururumu” okşadı,

Türkiye’nin Başbakanı o kürsüde dünya liderlerini karşısına almış, hayret verici bir özgüvenle konuşuyordu,

Konuşmanın içeriğinin tümüne katılıp katılmamak önemli değil, Bazı bölümlerinin fazla pro Arap olması hoşuma da gitmedi ama üslubu bir vatandaşı olarak keyif vericiydi,

Rahattı, Kendine fazlasıyla güvenliydi, Komplekssizdi, Bir büyük ülkenin, bir dünya gücünün lideri gibiydi,

Ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitti,

Sonra düşündüm, bu özgüven nereden geliyor diye,

Birkaç neden buldum kendimce,

En önemlisi, uzun yıllardır o koltukta oturuyor olmasıydı,

Karşısındaki bütün liderlerle bire bir temas kurmuş, onların da aslında sıradan insanlar olduklarını görmüştü,

Pek çoğundan kıdemliydi,

Merkel’den önce Schröder’i, Berlusconi’den önce Obama’yı, Sarkozy’den önce Chirac’ı, Obama’dan önce Bush’u

tanımıştı,

Onlar yeniydi, Kendisi eski,

Büyük ihtimalle kendini “duayen lider” olarak görüyordu,

Dönemin koşulları nedeniyle Türkiye’nin öneminin arttığının farkındaydı, Bir şeyler isteyen ülkenin lideri olmaktan, bir şeyler istenen ülkenin lideri haline

gelmişti şartlar nedeniyle,

Bütün bunlar tavrına, konuşmasına yansıyordu,

Dediğim gibi, bir Türk vatandaşı olarak hoşuma gitti,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı içeride yaptığı pek çok şey için eleştirebilirim,

Ama o kürsüdeki tavrını asla,

 

 


Çırpma elini

U2 ile ilgili dünkü yazıma kadın bir okurum eğlenceli bir eposta

yollamış, Hoşuma gitti, Paylaşmak istedim,

“U2 Adana’da konser veriyormuş, Bir ara Bono herkesi susturmuş ve sık aralıklarla ellerini çırpmaya başlamış, Sonra seyirciye dönmüş,

‘Ben ellerimi her çırptığımda Afrika’da bir çocuk ölüyor’ demiş,

Bunun üzerine ön sıralardan bir ses gelmiş: ‘Eeee, çırpma o zaman itoğlu it’!‘’

 

 


Vatandaşını unutan ülke olurmu?

BU kadar vurdumduymaz, bu kadar gündem açgözlüsü bir ülke olmak pek de hoş değil,

Her şeyi yalayıp yutuyoruz, Hiçbir şeyin sonuca ulaşıp ulaşmaması önemli değil,

Horizon 1 adında bir gemimiz, Aden Körfezi’nde korsanlar tarafından kaçırıldı,

İçinde 22 vatandaşımız var, İlk birkaç gün herkes olayı merakla yazdı, okudu,

Sonra bitti gitti,

Koca gemi orada, 22 yurttaşımız içinde,

Kimsenin umurunda değil,

Ne Dışişleri Bakanlığı’nın, ne DenizcilikMüsteşarlığı’nın, ne de

başkasının,

Ama en fenası, geminin sahibi olan şirketin umurunda değil,

Pazarlık ediyorlarmış,

2 milyon dolara inmiş, 1,5’a indirmeye çalışıyorlarmış,

Denizcilik camiası ise “Gemi batsın istiyorlar, Sigortadan para almak için” diyor,

Öyle mi, değil mi bilemem,

Ama dünyanın hiçbir ülkesi, en azından gelişmiş, insanına değer veren hiçbir ülkesi, bir gemisini ve içindeki vatandaşlarını Somalili

korsanların elinde unutmaz,

Hafızasızlık, medeniyetsizliktir,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Görgüsüzlüğün kıroluktan beter olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları