Profesörün hesap hatası

PROFESÖR Zafer Üskül, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sıfatıyla Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasının iddia edildiği kadar küçültülmediğini açıkladı,

Aradaki farkın sadece 17 santimetrekare olduğunu söyledi ve metrekareleri verdi,

Zafer Üskül’ün verdiği sayılara göre Öcalan’ın İmralı’da yatmakta olduğu oda 11,98 metrekareden 11,81 metrekareye düşürülmüştü,

Ve Bakan’a göre arada sadece 17 santimetrekare bir fark vardı,

Biz dahil bütün gazeteler Profesör Üskül’ün verdiği bu sayıları haber yaptık ve Bakan’ın sözlerinden yola çıkarak Öcalan’ın odasının sadece 17 santimetrekare küçüldüğünü yazdık,

Ancak koskoca profesörün yaptığı hesap hatası, hepimizin gözünden kaçtı,

Dün haberi bir kez daha okurken, "Bu Zafer Üskül nasıl profesör olmuş" dedim kendi kendime,

Çünkü yaptığı ve açıkladığı hesap yanlıştı,

11,98 metrekare ile 11,81 metrekare arasındaki fark, Prof, Üskül’ün açıkladığı gibi 17 santimetrekare değildi,

Bir metrekare 100 cm x 100 cm, yani 10,000 santimetrekareydi,

Buna göre 11,98 metrekare 119,800 santimetrekare ediyordu, Yani Öcalan’ın odası önceden 119 bin 800 santimetrekareydi,

Oda biraz küçülmüştü ve yeni oda 11,81 metrekare, yani 118,100 santimetrekareydi,

Ama aradaki fark, Bakan’ın söylediği gibi 17 santimetrekare değil, 1700 santimetrekareydi,

Yani 41 santimetreye 41 santimetrelik bir küçülme olmuştu,

Bir fayansın 20 cm x 20 cm olduğu düşünülürse Öcalan’ın odası 4 fayans kadar küçülmüştü,

Zaten tartışmayı buradan yürütmek son derece yanlış,

Türkiye’de diğer cezaevlerindeki mahkûmların yaşadıkları alan kaç metrekare ona bakmak lazım,

Öcalan’ınki onlardan ne bir santim büyük olmalı, ne de bir santim küçük,

 

 


Çekte sorumluluk bankanın olmalı

ÇEK mağdurlarından her gün e-posta yağıyor,

Çek mağdurlarının hapse düşmesini yanlış bulmakla beraber, yüzde yüz haklı bulduğumu söyleyemem,

Ancak ekonominin durumu nedeniyle zincirleme reaksiyon sonucu, bu durumun oluştuğunu da biliyorum,

Ancak bildiğim bir başka gerçek var, Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çek sistemi yok,

Bu çek sistemiyle Türkiye’de yaşayan herkes bir Merkez Bankası,

Eline bir çek defteri alan, istediği kadar para basıyor, emisyon hacmini genişletiyor,

Merkez Bankası, piyasadaki para miktarını biliyor, Ancak piyasada dolaşan çek miktarını bilmeye imkân yok,

Çek defterini bulan yazıyor, Hiçbir engel yok,

Böyle bir ekonomik düzen olmaz,

Bunun önüne geçmenin tek bir yolu var,

Çeklerin sorumluluğunu bankalara vermek,

Yani bir çek kesildiği andan itibaren banka bunu ödemekle yükümlü olmalı,

Karşılığı olup olmaması, çeki elinde bulunduran kişinin sorunu olmamalı,

Bankalar kimin eline çek defteri verdiklerini ve bu kişilerin bu defteri nasıl kullandıklarını kontrol edebilmeli,

Çek defteri bir anlamda kredi gibi olmalı,

Bu haliyle hem alanı, hem vereni mağdur ediyor,

Banka ise aradan sıyrılıyor,

 

 


Güvenilirlik

BİRKAÇ gün önce Türkiye genelinde iletişim fakültesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını yayınladık,

Bizim açımızdan keyifli bir şeydi,

İletişim fakültelerinde okuyan gençler, büyük bir farkla HABERTÜRK’ü "En güvenilir gazete" seçmişlerdi,

Gençlerin ve geleceğin gazetecilerinin bu düşüncesi bizi mutlu etti ve bunu küçük bir haber yaptık,

Aynı araştırmada HABERTÜRK’ten hayli aşağılarda yer alan Hürriyet Gazetesi, bu araştırma sonucuna biraz bozulmuş olmalı ki, ertesi gün Mediacat Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmayı haber yaparak "En güvenilir gazete Hürriyet" dedi ve şöyle yazdı: "55 yaş üstü okurlarda Hürriyet’e güven daha yüksek,"

Mediacat’in kimliğini bir tarafa bırakıp, Hürriyet’i kızdırmamak için yaptıkları röportajları dahi yayınlamadıklarını da unutup yazılanlardan hareket etsek bile bizim açımızdan keyifli bir durum var,

Gençler HABERTÜRK okuyor ve gençler HABERTÜRK’e güveniyor,

Zaten bütün gazetelerin ortak araştırması da genç okurun HABERTÜRK’ü tercih ettiğini gösteriyor,

Biz tüm okurlarımızın ama özellikle gençlerin bize olan güveninden çok memnunuz, Çünkü onların alışkanlıkları yok, idealistlikleri ise üst düzeyde,

Not: Mediacat’in yayınladığı araştırmanın yapıldığı dönemde HABERTÜRK’ün henüz çok yeni bir gazete olduğunu da unutmamak gerek, Araştırmayı yapan firmanın verdiği bilgiye göre, yaz aylarında yapılan bu araştırmada hiçbir hatırlatma yapılmadan soru sorulduğu için biraz da en bilinen gazete, en güvenilen gazete gibi ortaya çıkmış,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Çekmeceden çıkan hazır projeyle 150 milyon dolarlık stat yaptırmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları