Bu karar vicdani değil

DÜNKÜ yazımda kapatma davasında Anayasa Mahkemesi’nin "hukuki" bir karar aldığını

yazdım,

Anayasa mahkemelerinin siyasi kararlar da alabileceğini söyledim,

Nitekim aynı mahkeme, AKP’nin kapatma davasında siyasi bir karar almayı tercih etmişti,

Anayasa Mahkemesi ne karar alırsa alsın ister siyasi, ister hukuki, hep bir yön

eksik kalıyor,

Kararlar bir türlü vicdani olamıyor,

Bu karar da öyle,

Bana göre DTP’de cezalandırılmaması gereken iki kişi varsa bunlardan biri Ahmet

Türk’tü, diğeri ise Milano Milletvekili Sırrı Sakık,

Çünkü bu ikisi, terör örgütünün ağır baskısı nedeniyle partiyi PKK çizgisinden uzak

tutmayı başaramasalar da, kişisel olarak hep örgütle aralarına bir mesafe koymayı

başardılar, Bunu yapan başka isimler de vardı partide ama vitrindekiler arasında

bunu en iyi yapan Türk ve Sakık’tı,

Bunlardan Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesi tarafından cezalandırıldı,

Buna karşın bu partide ille de birine siyasi yasak getirilecekse, o isim hiç

tartışmasız Emine Ayna olmalıydı,

Ancak ona herhangi bir ceza gelmedi,

Anayasa Mahkemesi kararının vicdani olmayan yönü burasıdır bence,

Yarın DTP başka bir isimle yeniden TBMM’de göründüğünde Emine Ayna yine orada

olacak, Buna karşılık Ahmet Türk olmayacak,

Buna adalet denemez,

Tabii burada sadece Anayasa Mahkemesi’ni değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı

Abdurrahman Yalçınkaya’yı da suçlamak gerek,

Sonuç olarak ben hâlâ sözümün arkasındayım,

Bu parti sonuna kadar hak ettiği halde kapatılmamalıydı,

Çünkü bu kapatmanın reel bir sonucu yok,

Bunu en iyi bilen de Anayasa Mahkemesi,

 

 


Bakan katılmadı

ADALET Bakanı Sadullah Ergin’in bir hukuk bürosunun açılışına katılacak olmasını

eleştirdim dün,

Sabah erkenden aradılar,

"Katılmayacak" dediler,

Zaten katılmayı hiçbir zaman düşünmemiş, Zaten o gün, yani dün, İstanbul’da olması programına göre mümkün değilmiş,

"Ama Global Hukuk Danışmanlık ve Avukatlık Bürosu, Bakan Ergin’in katılımıyla diye davetiye basmış" dedim,

"Bize sormadan basmışlar" dediler,

İşe bakın, hukuki danışmanlık verecek büro, bakana sormadan, bakanın adıyla davetiye dağıtıyor,

Tam bizim memlekete uygun danışmanlık bürosu,

Çok başarılı olacaklarına hiç kuşkum yok,

 

 


Taksim Opera Binası buydu

TAKSİM’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılıp yerine İstanbul’a yakışır bir opera

binası ve yanında da bir kültür merkezi yapılması gerektiğini söylüyorum ya,

Enteller kızıyor,

"Cumhuriyet’in sembollerinden biri nasıl yıkılır, AKP zihniyeti onun yerine

alışveriş merkezi yapar" diye,

Yapmaz, yapamaz,

Bakın size biraz ders vereyim enteller,

Sizin o çok bayıldığınız, bence karanlık ve işlevsiz bir bina olan AKM, Atatürk’ün

adına yakışmadığı gibi aslına uygun yapılmış bir bina da değildir,

İstanbul’un opera binası olması düşünülen binanın ilk halinin fotoğrafı aşağıda,

1940’lı yılların ilk yarısında projesi hazırlanmış, temeli İstanbul’un fethinin 493,

yıldönümü olan 29 Mayıs 1946 günü atılmış olan Opera Binası, son derece şık bir

eserdi,

İki balkonu ve bir parteri vardı, Toplam 2705 izleyici kapasiteliydi,

Ayrıca parterin altında bir de küçük konser salonu vardı,

7 ana kapıdan girilen, at nalı şeklindeki bir ana salona açılan çok geniş hollerin

olduğu muhteşem bir projeydi,

Meydanın hafifçe üzerinde olacak, Taksim Meydanı’na geniş merdivenlerle bağlanacaktı,

Tam bir Avrupa projesiydi, O zamanki tahmini maliyeti 10 milyon liraydı,

Alın bakın maketinin resmine,

Türkiye ileri mi gidiyor geri mi, zevkimiz gelişiyor mu kötüleşiyor mu karar verin,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her şeye karşı çıkmayı çağdaşlık zannetmediğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları