Delikanlı olabilseydi

OLUR böyle şeyler,

Bizim Başbakan, adamların Cumhurbaşkanı’na Davos’ta, yüzlerce kişinin, onlarca kameranın önünde "ayar verince", onların Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın bizim Büyükelçi’ye "taammüden" ayar vermeye kalkışması normaldir,

Bizim Başbakan, onların Cumhurbaşkanı’na ayar verince onlar kızar, onların bakan muavini bizim elçiye verince biz kızarız,

Ama kabul edelim ki, arada bir fark var,

Bizim Başbakan, onların Cumhurbaşkanı’na açık, net, delikanlıca posta koyuyor,

Onların bakan yardımcısı ise yılan gibi, kaypakça,

Meclise davet ediyor, Kapıda bekletiyor, Sonra da bizim büyükelçinin anlamayacağı bir dille, İbranice hakaret ediyor, Oraya çağırdığı gazeteciler anlasınlar diye izahat da veriyor ama o da İbranice,

Buna alçaklık denir,

İsrailli Bakan Yardımcısı adam olsa, ne diyecekse bizim büyükelçinin anlayacağı şekilde der, bizim büyükelçi de verecekse cevabını verirdi, Ne olacaksa da olurdu,

İsrailli Bakan Yardımcısı’nın yaptığını, bizim memlekette it kopuk taifesi turistlere yapar, Yapılanın düzeyi budur, Bel altıdır, Pusudur,

İşin garip tarafı, İsrail-Türkiye ilişkileri her iki taraf için "iç politika" aracı oldu,

Bunun iki taraf için de doğru olmadığı elbet anlaşılır,

Ama yakın zamanda olacağını zannetmiyorum,

Not: Keşke büyükelçemiz kurulan pusuyu fark edebilse, anlayabilse ve Hasan Esat Işık’ın bir dönem Fransa’da yaptığını yapıp, yani kapıyı vurup, hatta okkalı bir de hakaret edip o odadan çıkabilseydi,

 

 


Bunu söylemek ayıptır

İSRAİL ile ilişkiler her gerildiğinde ve İsrail’den Türkiye’nin hoşuna gitmeyen bir tavır geldiğinde Türk siyasetçilerin kullandığı bir cümle beni çok rahatsız ediyor: "Biz onlara zor zamanlarında kucak açtık,"

Bahsettikleri kucak açma, 500 yıl önce Osmanlı’nın İspanya’dan kaçan Seferadları Osmanlı toprağında iskân etmesi,

Bu yapılan eğer bir iyilikse, ikide bir kafaya kakılmaz,

Terbiye bunu gerektirir,

500 yıl önce kucak açtığımızı söylediğimiz insanlar bugün ülkemizin vatandaşlarıdır, Hiçbir ülke, vatandaşlarına karşı böyle bir üslup kullanmaz,

Ayrıca tarihi biraz bilenler bilir ki, Osmanlı’nın İspanya’dan gelen Yahudilere kucak açması, insani olduğu kadar ekonomik bir karardır,

Osmanlı, Avrupa’daki ticarette etkin olabilmek ve Yahudilerin daha o zaman bile Avrupa’da etkin olan ticari network’ünden faydalanabilmek için Seferadları kabul etmiştir,

Yahudilerin, Balkanların önemli limanı olan Selanik’e yerleştirilmesinin nedeni de budur,

 

 

 


Özür bekliyorum

BÜLENT Arınç’a suikast iddiasıyla ilgili soruşturmanın "iki isimsiz ihbarla" başladığını yazdım,

Birbiri peşi sıra iki ihbar yapılmıştı,

Önce Genelkurmay’ın izlemekte olduğu bir subayın AKP’lilerle, muhtemelen Arınç’la buluştuğu yolunda bir ihbar Genelkurmay’a yapılmış, ardından da Emniyet’e içinde subayların bulunduğu bir otomobilin Arınç’ın evinin yakınında suikast için hazırlık yaptığı şeklinde bir telefon açılmıştı, Bu telefonlardan birinin kaynağı tespit edilmiş ve halka açık bir telefon çıkmıştı,

Ankara’da önemli bir yargı kaynağından aldığım bu bilgiyi yazdım,

Kıyamet koptu,

Kimileri, "Bülent Arınç o gün Manisa’daydı, Nasıl onunla buluşan birinin peşine düşülür" diyenler oldu,

Ben de "Manisa’daki birine Ankara’da suikast yapılıyor da, buluşulamıyor mu?" diye sordum,

Hakarete varan laflar söylendi, yazıldı haberimle ilgili,

Fakat sonrasındaki gelişmeler bir bir beni doğruladı,

Genelkurmay, bir subayın adını açıkladı, Eğer o subay gözden çıkarılmasa ve Genelkurmay adamına güvense adını açıklar mıydı?

Sonrasında bir önemli bilgi daha verdik,

Söz konusu telefonlardan biri, Ankara’da 123 06 06 numaralı telefondan açılmıştı,

Bunu bizden birkaç gün sonra diğer gazeteler manşetten verdiler,

Yani doğruları yazdığımız, bir kez daha aradan geçen zaman içinde kanıtlandı,

Şimdi herkesten bir özür bekliyorum,

Dilerler mi dersiniz!

 

 
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ektiğimizi biçince şaşırmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları