‘Böyle manyaklık olmaz bilgi sızdırma doğru’

TARAF’ın Balyoz Planı ile ilgili haberinden sonra Genelkurmay Başkanlığı dün bir açıklama yaptı,

Açıklamayı okuyunca hiçbir şey anlamadım,

Taraf’ın haberi doğru muydu, değil miydi?

TSK içinde birileri camileri bombalayıp kargaşa yaratmayı planlamış mıydı, planlamamış mıydı?

TSK, AKP’yi alaşağı etmek için organizasyonlar yapıyor muydu, yapmıyor muydu?

Çünkü açıklamaya bakınca, Genelkurmay’ın Taraf’ta yazan her şeyi doğru kabul ettiği gibi bir anlam çıkıyordu,

Buna karşın son satırda, "Söz konusu iddiaları ciddiye alarak üzerinde yorumlar yapılmasının ve bilgi kirliliği yaratılmasının özellikle toplumumuzda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edeceği değerlendirilmektedir" deniliyordu,

Anlayamadım, Bunlar doğruydu ama ciddiye almamalı mıydık, yoksa yalan olduğu için mi ciddiye almamalıydık,

Hemen Genelkurmay Karargâhı’nı aradım, Önemli bir komutana sorularımı sordum,

– Açıklamanızı okudum, Hiçbir şey anlamadım, Kafamızda oluşan soruları yanıtlamıyor,

– Haklı olabilirsiniz, Belki de pek iyi anlatamadık tabii, takdir edersiniz ki her şeyi de yazıp açıklayamıyoruz, Yanlışlar olduğu için değil, ülke güvenliği açısından,

– Anlayamadıklarımı sorabilir miyim?

– Tabii buyrun,

– Balyoz Planı diye bir şey var mı, yok mu?

– Bakın, bu iddialar 7 yıl öncesiyle ilgili, O dönemde hiçbirimiz burada değildik, Hiçbir komutanımız, Ama elbette kayıtlarımız var, Biz de döndük kayıtlara baktık, Evet haberlerde belirtilen tarihlerde 1, Ordu Karargâhı’nda bir seminer yapılmış, Zaten bu seminerler rutindir, Her yıl yapılır,

– Nedir bu seminerlerde konuşulanlar?

– Olası savaş planları, harekât planları, 1, Ordu’nun yeri ve konumu belli, Kime karşı ülkeyi savunmak durumunda kalacağı da belli, Bir ülke ismi vermem doğru olmaz, Bu ülkeyle olası bir çatışmanın planları gözden geçirilir, Niye her yıl gözden geçirilir? Çünkü birliklerin yeri değişir, konumu değişir, kuvvetlerin teçhizat durumu değişir, Tank, top, tüfek ne var ne yok, nerede duracak, nereye kaydırılacak, Harekât anında neler yapılacak, Teknoloji değişir, tehdit pozisyonu değişir, Ve bir de bizim personel değişir, Yeni arkadaşlar gelir, Onlara da durumu anlatmak, onlarla yeni değerlendirme yapmak gerekir,

– Peki bu planlarda kendi camilerimizi bombalamak, kendi uçaklarımızı düşürmek de yer alır mı?

– Bunlar deli saçması, olur mu öyle şey, Ama şunlar yer alır: Düşman, savaş durumunda sadece cephede savaşmaz, Cephe gerisinde de harekâtlar yapar, Sanayi tesislerine, askeri tesislere, lojistik merkezlerine sabotajlar, ekonomiyi çökertme operasyonları, ülke içindeki azınlıkların veya muhalif grupların kullanılması gibi, Bu seminerlerde bunlar da ele alınır, Düşmanın yapması muhtemel her şeye karşı tedbirler konuşulur, Buna cephe gerisindeki tedbirler de dahildir,

– Sıkıyönetim de konuşulur mu?

– Konuşulur, Çünkü savaş halinde, cephe ve cephe gerisindeki stratejik bölgelerde sıkıyönetim uygulanması gerekir, gerekebilir, Bunlar zaten hükümetlerle birlikte konuşulup kararlaştırılır, Bizim bahsettiğimiz sıkıyönetim, savaş bölgesindeki sıkıyönetimdir,

– Ancak yazılanlar bunlar değil, Ülkede bir iç kargaşa yaratmak için TSK’nın planlar yaptığı yazılıyor, Yönetime el koymak için, ülkeyi kaosa sürükleme planlarından söz ediliyor,

– Bakın Fatih Bey, bunlar manyakçadır, aptalcadır, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde hiç kimse böyle bir şey yapmaz, yapamaz, Allah aşkına olacak iş mi, bir seminer yapılacak ve bunlar konuşulacak, Kim konuşmuş, kim söylemiş, Hangi kurumlar konuşmuş, Mümkün değil, O-l-a-m-a-z, O seminerlerde görüşülenler, devletin resmi savaş planlarıdır, Olası senaryolardır, Buna her türlü tehdit algılaması dahildir ama Türk Ordusu kendi ülkesinde kargaşa yaratmak için plan yapmaz, Siz bugün yazınızda değinmişsiniz, bir manyak böyle bir şey yaparsa diye, Yaparsa hesabını verir, Ama yapamaz, Yapmaya niyetlenemez, heveslenemez, Bunu aklından bile geçiremez, Zaten bunu düşünecek biri, sizin de dediğiniz gibi normal bir kafa olamaz,

– Peki bu seminerlerin kayıtları olmaz mı arşivlerde?

– Olmaz mı, ana hatlarıyla olur, Bütün planlar yazılıdır, Değişiklik olunca onlar da yazılır, Her şey kayıt altındadır,

– Peki bu Balyoz Planı ile ilgili her şey kayıtlı mıdır?

– O dönemde yapılan seminerle ilgili kayıtlar elbette ana hatlarıyla kayıtlıdır, Ama orada iddia edildiği gibi şeyler olması mümkün değildir,

– Son bir şey sormak istiyorum, Bugün emniyet kaynaklarından aldığımız bir bilgiye göre geçen ağustos ayında, yani 2009 Ağustos’unda 1, Ordu Karargâhı’ndan bazı belgeler çalınmış ve Taraf’ta yayınlanan belgeler o dönemde çalınan belgelermiş, Bu hırsızlık iddiası doğru mu?

– Kısmen doğru, Bahsettiğiniz dönemde 1, Ordu Karargâhı’nda bir bilgi sızdırma faaliyeti oldu, Adını açıklayamayacağım bir Silahlı Kuvvetler personeli, bir subayımız bilgi sızdırma şüphesiyle yakalandı, Ancak daha fazlasını söylemem mümkün değil, Bu olay ve bu şahısla ilgili yargılama sürüyor,

 

 


Yalansa bile Doğan Paşa haksız

SEVGİLİ okurlar,

Her şey bir yana, Taraf’taki haber doğru da olsa, "kurmaca" da olsa, kendi açıklamalarından yola çıkarak emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın tavrının doğru olmadığını düşünüyorum,

Çetin Doğan, Başbakan’ı ve bakanları uyardığını söylüyor,

Daha ortada fol yokken, yumurta yokken, yeni seçilmiş bir hükümetin başkanını uyarmak, bir ordu komutanının işi değildir,

Görevi de değildir, Haddi de değildir,

Eğer bir komutan kendinde böyle bir yetki görüyorsa, zaten o sistemin adı da demokrasi değildir,

Demokrasilerde uyarı sandıkta yapılır, Karargâhta değil,

"Ayağınızı denk alın" diye bir Başbakan’a hitap edemezsiniz, ders veremezsiniz,

Ha bazı hatalar olur, bazı yanlışlar yapılır,

O zaman zaten herkes uyarır,

Başta biz uyarırız, basın uyarır, halk uyarır,

"Yandaş basın mı uyaracak" demeyin,

Yandaş olmayan basın da var, Onlar uyarır, Halk zaten kendi de uyanır,

Bu yüzden Çetin Doğan hatalıdır,

Zaten Türkiye artık bu EMASYA denen olaydan da vazgeçmelidir,

EMASYA, askerlerin, zorunlu hallerde ve belirli koşullarda sivil otoritelerin yerine geçmesini sağlayan bir düzenlemedir,

Ve bu düzenleme, bazılarında "EMASYA koşullarını oluşturma" arzusu uyandırabilir,

 

 


Saçmalık

TARAF Gazetesi’nde yayınlanan Genelkurmay’ın güvendiği gazeteciler listesinde benim de adım var,

Güvenilir olmak iyidir, Ama kimse hukuk dışılıkta bana güvenmesin, Ne asker, ne başkası,

Fakat ben bu listenin 2003’te hazırlanmadığını düşünüyorum,

Çünkü tam da o yıl ben, Genelkurmay’ın güvendiği gazeteciler arasında değildim,

Değiştim diyen AKP’ye güvenilmesi gerektiğini, demokratik yollardan seçilmiş bir hükümete karşı önyargılı olunmaması gerektiğini savunuyordum,

Bazıları darbe planları yapılmasını isterken, Hasan Cemal bile o günlerde AKP’ye karşıyken ben, "demokrasi adına" seçilmiş hükümete gerekli şansın verilmesi gerektiğini savunuyordum,

Bu yüzden hâlâ eleştirilirim, Hâlâ bana dönek diyenler vardır,

Oysa ben her seçilene kredi vermekten yanayımdır,

Bir başka saçmalık ise tutuklanacak gazeteciler arasında Emre Aköz’ün de bulunması,

Emre Aköz o zaman sadece beleş yurtdışı gezilere katılan, rakı, balık, yemek içmek yazan, tavla bahislerine giren ve siyasete bulaşmayan bir yazardı,

Ordu düşmanlığı 2006 sonrasına denk gelir ki, 2003’te tutuklansa tutuklansa aşırı alkollü olmaktan tutuklanabilirdi,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yalnız ve güzel ülkenin ırzına geçmediğimiz zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları