Bu nasıl ulusal güvenlik

NE diyelim, kafamız karışık,

Taraf’ın ortaya attığı iddianın "dingildeyen" taraflarını yazdık,

Daha da ilginci, bu haftaki Aktüel Dergisi,

Taraf’ın "Balyoz Planı" haberinden 1 gün önce piyasaya verilen ve en az birkaç gün önce hazırlanan Aktüel’de haftanın konusu kim tahmin edin?

Edemezseniz ben söyleyeyim,

Emekli Orgeneral Çetin Doğan,

Aktüel Dergisi, geniş bir Çetin Doğan dosyası yayınlıyor,

Ertesi gün Taraf Gazetesi, Çetin Doğan’ın başrolünde olduğu bir "Katliam Planı" yayınlıyor,

Rastlantı mı?

Olabilir, Allah işlerini rast getirsin,

Taraf’ın haberi dingildiyor da, Genelkurmay dingildemiyor mu?

Güvendikleri adamlardanmışım ama kusura bakmasınlar onlar da dingildiyor,

"Böyle bir plan var mıydı?" diye soruyoruz,

"Yoktur, Olamaz, olsa da TSK’yı bağlamaz" diyorlar,

"TSK’nın arşivinde yok mu bu plan?" diyoruz,

"Bu seminerlerin notları 4 yılda bir imha edilir, Bunlar da 3 yıl önce imha edildi"

yanıtını veriyorlar,

İyi de, o seminere onca adam katılmış, Hâlâ orduda olan vardır, Sorsanıza konuşulmuş mu böyle bir plan,

Bu seminerler rutinmiş, Hep olurmuş, ülke savunmasıyla ilgiliymiş,

Kendi halkını bombalamanın senaryosu mu olur? Düşman camiyi bombalarsa ne yaparız diye senaryoyu aklım alır da, savaş zamanı kendi camimizi niye bombalıyoruz, onun senaryosunu anlamadım, doğruysa tabii senaryo,

Nereden tutsan elinde kalıyor,

Hadi diyelim ki, Taraf’ın yazdığı her şey yalan, Genelkurmay’ın açıkladığı her şey doğru,

O zaman şu soru geliyor gündeme:

1, Ordu Karargâhı’ndan kozmik belgeler nasıl çalınır?

Bu yalan değil, biliyorum,

Çalınmış,

Teyitli, Çalan veya çalanlardan biri yargılanıyormuş,

Daha önce de yazmıştım, "TSK delik deşik, Belgeleri bilgileri, konuşmaları

ortalıkta, Bu nasıl ulusal güvenlik" diye,

Hakikaten merak ediyorum,

Savaş planları orta malı olmuş, generallerin ses kayıtları Utah’tan naklen

yayınlanıyor,

Bu nasıl ulusal güvenlik?

 

 


Toroğlu’nun kalitesi 160 milyondan fazla etmezmiş

DIGITURK’ün Erman Toroğlu ile yollarını ayıracağını biz haber verdik,

Maç naklen yayınları için milyarlarca doları gözden çıkaran kuruluşun, izleyici

kalitesini artırmak için Toroğlu’nun işine son vereceğini duyurduk,

Digiturk bunu aynen bizim yazdığımız şekliyle kabullendi,

Doğrusu şaşırdım,

Bizim yazdığımız elbette doğruydu ama Digiturk’ün bunu açıkça söylemesi doğrusu hoşuma gitmedi,

Niye mi?

Erman Toroğlu’na bence haksızlık ettikleri için,

Çünkü kaliteyi artırmak için işine son verdikleri Erman Toroğlu, yıllarca o kanala hizmet etti,

Program yaptı, konuştu, konuşturdu, gündem yarattı,

Maçlara 160 milyon dolar ödenirken Erman iyiydi de, 321 milyon dolar olunca mı kötü oldu?

Digiturk’ün aklına kalite, ödediği para çoğalınca mı geldi?

Öyle bile olsa bu böyle mi ortaya koyulur?

Biz yıllarca Digiturk’ün yayınlarının, daha doğrusu futbol maçlarını ele alış

biçiminin Türk futboluna zarar verdiğini yazdık, söyledik,

Futbola güveni azalttığını, hakemleri fazlaca gündeme taşımanın hata olduğunu, dünyada hiçbir yayıncının bunu bu şekliyle yapmadığı anlattık,

O zaman dinlemediler,

Bunu Digiturk Genel Müdürü Ertan Özerdem’e her sohbetimizde söyledim,

Yıllaca hiçbir şey yapılmadı, Hiçbir uyarıda bulunulmadı,

Şimdi birdenbire Erman Toroğlu, kalitesizliğin sembolü haline getirildi,

Buna vefasızlık denir,

Ayıptır!

Hele bu kadar uluorta yapılırsa,

 

 


Teşekkür ederim

SEVGİLİ okurlar, geçen hafta bugün babamı kaybettim,

Bu zor günlerimde beni yalnız bırakmadınız, Hepinize çok teşekür ederim,

Mesajlarınızı aldım, Aldıkça ağladım,

Sadece sizlere değil bütün sağlık sorunlarına rağmen cenazeye gelen 60 yıllık dostu Yaşar Kemal’e, cenazede benim ve ailemin acısını paylaşan bütün dostlarımıza, cenazede ön safta bulunan Egemen Bağış’a, Valimiz Muammer Güler’e, Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’a, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e, telefonla üzüntülerini bildiren Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e, CHP Lideri Deniz Baykal’a, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, bakanlarımıza, Genelkurmay Başkanı’mız İlker Başbuğ’a, Türkiye Partisi Lideri Abdüllatif Şener’e, Osman Pamukoğlu’na, hastane yatağından her fırsatta arayarak hatırımı soran sevgili dostum Mustafa Koç’a, adlarını yazmayı unutmuş olabileceğim tüm arayanlara, dostlarıma, bu acı günde aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp arayanlara, hepinize binlerce kez teşekkür ediyorum,

Sizler olmasaydınız, acının o en yoğun yaşandığı günleri aşmam hiç de kolay

olmayacaktı,

İyi ki varsınız,

Hayatın en acı gerçeği olan ölümün, insanlığı bu kadar güzel hatırlattığını

sayenizde öğrendim,

Sağolun,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnsanların günü gelince öldüğünü ama çoğunluk için insanlığın ölmediğini anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları