"CILKI çıktı" denir ya,
Aslında tam lafı bu değil de, yazılabiliri bu, cılkı çıktı,
Nerenin mi, memleketin,
Savcı, başsavcının odasını basıyor, Evini de,
Olabilir ama dün de yazdığım gibi her şeyin bir adabı var,
Bir savcı nasıl soruşturulur, nasıl tutuklanır, nasıl yargılanır belli, Usulü var,
Bir kere her şeyden önce Adalet Bakanı’ndan izin alınacak,
Gerek duyulmuyor,
Başsavcı, Yargıtay’da yargılanır, Ona da uyulmuyor,
Diyeceksiniz ki, "Ya suçluysa",
Olabilir,
Ama adabı var, usulü var, yöntemi var,
"Ya suçluysa" diye yola çıkarsanız yarın da bir başka savcı çıkıp bakanların evini basar, ofisini basar,
Sonra bağırıp durursunuz, "Dokunulmazlığı var" diye,
Savcı, başsavcının evini ve makam odasını basıyor, Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ediyor,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu devreye giriyor, usulsüz davrandığı gerekçesiyle savcının yetkilerini elinden alıyor,
Siyasetçi bağırıyor: "Yargı bağımsızlığı zedelenmiştir," HSYK’nın bağımsız yargıyı temsil ettiğini bilmiyor olsa bile ilginç,
Allah Allah, Sahi mi?
Demek yargı bağımsızlığı diye bir şeyden haberiniz var,
Peki madem bağımsız yargı önemli, işinize gelmeyen, hoşunuza gitmeyen bir karar aldığı zaman neden o yargının en üst kurumlarına bile ateş püskürüyorsunuz,
1 savcının bağımsızlığı bağımsızlık, 11 hâkimin bağımsızlığı bağımsızlık değil mi?
Yemin ediyorum memleketin "cılkı çıktı",
Herkes birbiriyle kavga ediyor, herkes birbirini suçluyor,
Kurumlar arası çatışmaya alışıyoruz derken artık kurumlar içi çatışma çıkıyor,
Ülke her gün yeni bir gerilime, yeni bir kaosa uyanıyor,
Herkes birbirine gözdağı veriyor,
Olan bize oluyor,
Sıkıldık artık bunlardan,
Sıkıldık artık bunları haber yapmaktan,
Yorulduk,
Biz de, Millet de,
Özel görevli savcılar
ERZİNCAN-Erzurum hattında ilginç olaylar oluyor,
Tutuklanan Erzincan Başsavcısı’nın bir süredir bazı cemaatlerle ilgili soruşturma yürüttüğü biliniyor,
Başsavcının bu soruşturmasında bazı "gizli tanıklar" var,
İşin ilginci, aynı "gizli tanıklar" Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’e yönelik yürüttüğü soruşturmanın da gizli tanıkları, Ancak aynı tanıklar bu kez Cihaner’e karşı tanık,
Bunları nereden mi biliyorum?
Cihaner’in Ankara’da görevli bir meslektaşına 2 ay önce anlattıklarından,
Cihaner, meslektaşına, "Benim üzerime akıl almaz bir ağ örüyorlar, Benim gizli tanıklarımı bana karşı kullanıyorlar" dediği adalet çevrelerinde "bilinen bir sır",
Dahası Cihaner, aynı savcıyla yaptığı sohbette, "Erzurum Savcısı kamikaze gibi üzerime geliyor, Öyle şeyler yapıyor ki, meslek hayatına mal olabilir, Ama sanki kamikaze" benzetmesini yapıyor,
Burada ilginç olan şu,
Zaman zaman "özel görevli" savcılar çıkıyor ve bir hedefe "kilitleniyorlar",
Sonra da gerekiyorsa ortadan kayboluyorlar,
Sahi Ferhat Sarıkaya diye bir savcı vardı,
Nerede olduğunu bilen var mı?
Varsa haber versin,
Cidden, Bir röportaj yapmak istiyorum,
Mağduriyetiyle ilgili,
Görev süresi
CUMHURBAŞKANI’nın görev süresi tartışılıyor,
5 yıl mı, 7 yıl mı?
7 artı 5 olabilir mi, yoksa 5 artı olması için 5 mi olmalı?
Bunlar aslında hukuki tartışmalar,
Ama hukuki tartışmalar aynı zamanda "mantıki" tartışmalardır,
Bu tartışmada benim mantığım şöyle diyor,
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa değişikliği yürürlüğe girmeden, bir önceki Anayasa’ya göre 7 yıl için seçilmiştir,
Bu yüzden de görev süresi 7 yıldır,
Ancak yasal değişiklikler vatandaş lehine yorumlanır,
Bu değişikliği de vatandaş Abdullah Gül lehine yorumlamak gerekir,
O zaman Abdullah Gül isterse yasal değişiklikten ötürü görevini 5 yılda tamamlayıp, ikinci bir beş yıl için aday olabilir,
Ya da "Ben o yasaya göre seçildim, 7 yıl görevde kalacağım" diyebilir,
7 yıl sonunda bir kez daha seçime girmesi bence mümkün değildir,
Yasa açıktır,
5 artı beş,
Ama asla 7 artı 5 değil,
Not: Hazır Cumhurbaşkanı’ndan bahsetmişken, ortada Cumhuriyet tarihinin en ağır devlet krizlerinden biri var, Abdullah Gül’ün bu durumda taraflar arasında bir rol oynaması gerektiğini düşünüyorum,
