Kazan kazan olur mu?

MUHARREM Sarıkaya’nın AKP’nin önemli isimleriyle yaptığı sohbetten anladığım kadarıyla iktidar partisi,Anayasa değişikliği meselesini “win win” yani “kazan kazan” olarak görüyor,

Anayasa Meclis’ten geçerse, “İşte demokratik yollarla Anayasa’yı değiştirdik, Çağdaş bir Anayasa yaptık, Türkiye’yi daha da özgürleştirdik” diyecekler,

Anayasa Meclis’te değil de referandumla kabul edilirse, “İşte halk bize destek verdi,Meclis’te bizi engellemelerine rağmen halk bizden yana tavır aldı” diyerek bunu bir güvenoyu olarak gösterecekler,

En kötü senaryo olarak da eferandumda yüzde 40 civarında bir Evet” çıkmasını bekliyorlar ve bu durumda da “Anayasa’yı değiştiremedik ama bakın halkın yüzde 40’ı hâlâ bizden yana” diyerek bunu bir güvenoyu olarak lanse edecekler,

Anayasa referandumunda seçimde aldıkları oyun altında bir oyda kalmayı ise hiç düşünmüyorlar bile,

Bense hiç bu fikirde değilim,

Anayasa Meclis’ten geçerse bu AKP’nin zaferi olur, Buna kuşku yok,

BDP ve DSP’ye de “Hazine yardımı” vererek bu partilerin evet demesini sağlamayı planlıyorlar,

Ben, Öcalan’ın sözlerini okuyorum sağda solda, Pek öyle bir hava yok BDP’de,

Değişikliğin Meclis’ten geçme ihtimali yoka yakın,

Referandum sonucu şu an için meçhul, Zaten oy verecek olanların yüzde doksanı metni okumayacak bile, Gidip oy verecek, neyi oyladığını bilmeden, Sonuç partilerin performansına bağlı,

Ancak değişiklik referandumla da yapılamazsa o zaman bana göre iktidar ciddi yara alır,

Referandum bir güvenoyu gibi algılanır ve AKP’nin bundan sonra yapacağı her şeyi tartışmalı hale getirir,

Eğer referandum yapılır ve yüzde 50,1’le bile “Hayır” çıkarsa bunun kaçınılmaz sonucu “Erken seçimdir”,

AKP bundan önce iki kez “win win” politikası uyguladı,

Biri AB’ye tam üyelik için, diğeri ise Kıbrıs’ta çözüm arayışında, Her ikisinde de sonuç ortada,


Bu yıl kötü başladı

BUGÜN Özhan Canaydın’ı toprağa veriyoruz,

Sade bir törenle,,, Fabrikalarının yanındaki kabristanı istemiş vasiyetinde,

Hep sade olmaya özen göstermişti zaten,

Kızardı bize müsrif olduğumuz zaman,

Oğlu Murat ’Monaco’ya okula yollamıştı, Ben de Murat’ı dolduruyordum, “Al bir Ferrari, Monaco’da başkasına binmek ayıptır” diye,

“Ulan bizim oğlanı da kendine benzeteceksin, Yapma” diye fırçalayıp dururdu beni, Zaten Murat da dolduruşa gelmemiş, bir Peugeot 205 almıştı kendine,

Aradan yıllar geçti, bir gün “Sen haklıymışsın,Murat benden de beter oldu” demişti tutumluluğundan yakınarak,

Tutumlu olmadığı tek yer Galatasaray’dı,

Bütün Galatasaraylılara, tanısın tanımasın yardım ederdi,

Başı sıkışan Özhan Abi’sine koşardı, Kiminin senedini, kiminin ev taksitini öder, kimine karşılıksız mal verirdi,

Bunları yıllardır yapardı,

Başkanlık seçiminde oy istemek için değil,

Galatasaray’ı canı gibi severdi, O sevgiyle atmıştı milyonlarca doların altına imzayı,

1980 yılında tanışmıştık,

Bursa’da Galatasaray Eğitim Vakfı’nın kuruluşuyla ilgili bir şeyler vardı, İnan Kıraç rica etmişti gelmiştim,

Rahmetli Orhan Ete, “Burada da senin gibi manyak Galatasaraylı biri var, gel seni ona götüreyim” demişti, Koza Han’dan kalkıp, Özhan Abi’nin o zamanki bürosunun bulunduğu Pars Han’a gitmiştik,

Özhan Abi az kalsın evliliğime de

mâni oluyordu,

Eşimle nişanlıyız, Bir akşam bir yerde Özhan Abi ile karşılaştık, Oturup 7 saat Galatasaray konuştuk, Özhan Abi zaten başka şey konuşmazdı, Sonunda Hande, “Sen hep böyle Galatasaray konuşacaksan biz evlenmeyelim” deme noktasına geldi,

Galatasaray fikirlerimiz hiç uyuşmazdı, Hep tartışırdık,Ama hep dosttuk, Bunu da kimse anlamazdı, Birbirimizden isteyemeyeceğimiz hiçbir şey yoktu, En çaresiz anımızda birbirimizi arardık,

Ama öyle bir dert geldi ki başına, bize yapacak hiçbir şey bırakmadı,

Şimdiden özledik Özhan Abi’yi, Şimdi ben kiminle kavga edip, kiminle dost olacağım diye düşünüyorum,

Geçen sene Bursa’da toplamıştı tüm sevdiklerini ve vedasını etmişti zaten, Bugün bir kez daha vedalaşacağız onunla,

Bu sene çok kötü başladı, Çook,

İnşallah bundan sonra iyi gider,


İkisinde de yokuz

MEDYADAyeni bir oluşum ortaya çıkmış,

Adı Medya Derneği,

Anladığım kadarıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi’ne karşı kurulmuş yeni bir oluşum,

Kuruluş inisiyatifi

“Majestelerinin çizeri” Salih Memecan’a ait,

Üyeleri ise Sabah, Zaman, Yeni Şafak, Star, Bugün gazetelerinin yöneticileri,

Dediğim gibiMedya Derneği özellikle Basın Konseyi’ne karşı bir oluşum gibi duruyor,

Ve bütün bu olan bitenler HABERTÜRK’ün konumunu iyice netleştiriyor,

Bir yanda Doğan Grubu ekseninde dolaşan Basın Konseyi,,,

Diğer yanda yukarıda saydığım gazetelerin oluşturduğuMedya Derneği,

Ve her ikisine de hiçbir şekilde üye olmayan HABERTÜRK,

Tam bizi anlatan bir durum,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kaybedecek şeyi olmayan insanlardan korkacağımıza onları kaybedecek şeyi olan insanlar haline getirmeye çalıştığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları