Göbeğini kaşıyan adamları severim

DÜN "Ne zaman adam oluruz" sorusuna, "Göbeğini kaşıyandan değil, göbekten bağlı olandan korktuğumuz zaman" diye yazınca epey bir soran oldu, "Bekir Coşkun’la mı atışıyorsunuz?" diye,

Bekir Ağabey’imizle atışmak ne mümkün,

Onun o kıvrak kalemi ve müthiş üslubuyla baş etmek için daha kırk fırın ekmek yemem lazım, Buna da ömrüm yeter mi bilmiyorum,

Sadece "göbeğini kaşıyan adam" noktasında Bekir Coşkun’la farklı düşünüyorum,

Doğrudur, Türkiye’de seçimlerin kaderini göbeğini kaşıyan adamlar belirliyor,

Bu durum sadece bize de özgü değil,

Göbeğini kaşıyan adamdan korkmak, çekinmek ya da onu hor görmek gerekmiyor,

Göbek niye kaşınır bilir misiniz?

Keyfiniz yerinde olduğu için,

Karnı toktur, keyfi yerindedir, Oturur koltuğa, açar televizyonu, İçiyorsa rakısını, içmiyorsa çayını, kahvesini alır eline, arada bir keyifle göbeğini kaşır,

Rahattır, Gelecek kaygısı çok yüksek dozda değildir,

Eğer bir ülkede göbeğini kaşıyanlar çoğunluktaysa o ülkede iktidarlar değişmez,

Çünkü göbek kaşımak, memnuniyet ifadesidir,

Memnun olanlara memnun diye kızamazsınız,

Çünkü çoğunluk için karnın doyması önemlidir, Sizinle ortak kaygıları paylaşmasını bekleyemezsiniz onlardan,

Çünkü bu kaygıyı duymamak sadece bir iktidar döneminin eseri değildir,

O yüzden göbeğini kaşıyan adama da kızmaya hakkımız yoktur,

Göbeğini kaşıyan adam, göbeğini kaşımayı bırakıp kafasını kaşımaya başlarsa o zaman sıkıntı var demektir, Göbeğini kaşıyan adamın artık keyfi kaçmış demektir,

İşte o zaman iktidarlar düşünmeye başlar "Eyvah" diye,

O nedenle göbeğini kaşıyan adamdan korkmayın diyorum,

Bir gün keyfi kaçarsa başka yerini kaşır, Her şey değişir,

Ama göbekten bağlı adam öyle değildir,

O doymak bilmez,

Doymadığı için de emer, emer, emer,

O emdikçe göbeğini kaşıyan adam rahatsız olmaya başlar, Göbeğini kaşıyan adamın karnı doymaz olur,

El göbekten ayrılır, kafayı kaşımaya, düşünmeye başlar,

O yüzden ben göbeğini kaşıyan adamları çok severim,

Onlar bazen bilgili, bazen cahildir,

Ama dürüsttür, saftır, temizdir,

Demokrasiyi ayakta tutan, yaşatan, göbeğini kaşıyan adamlardır, göbekten bağlı olanlar değil,


İki yanlış tüm doğruları götürür

“ANAYASA değişikliği tasarısı referandumla kabul edilir” dedim,

Kendim ne yapacağım söylemedim,

Doğrusunu isterseniz söyleyemedim,

Çünkü Anayasa değişiklik taslağınınMeclis’te son şeklini nasıl

alacağını bilmiyorum,

Ancak mevcut şekliyle ne yapacağımı söyleyebilirim,

Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bölümler bu şekliyle kaldığı sürece buAnayasa değişikliğine evet demem mümkün değil,

Anayasa Mahkemesi’nin tamamına yakını Cumhurbaşkanı tarafından atanacak,

“Cumhurbaşkanı milleti temsil eder, devleti temsil eder, ne var bunda” diyecek olanlar olabilir,

Peki Cumhurbaşkanı’nın,Anayasa Mahkemesi’ne ve değişiklikten sonra asil üye olacak olan yedek üye atamasına ne diyorsunuz?

Dediğiniz gibi düşünen Reisicumhur, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanması mümkün olmayan birini hülle yaparak iki ay içinde iki ayrı kurum dolaştırıp Anayasa Mahkemesi üyeliğine atar mı?

Bu bile bundan sonra olacakların göstergesi değil midir?

YÖK’le ilgili atamalarda, geçmiş Cumhurbaşkanı Sezer’in, birinci gelen adayları değil de arka sıradakileri atamasını yıllarca eleştirip sonra aynısını daha keskin bir şekilde yapan da aynı Reisicumhur değil midir?

Hadi bunları da geçelim, bir yüksek mahkemenin üçte ikisinin yargıç olmayan, dahası hukukçu olmayan kişilerden oluşmasına imkân sağlayan bir düzene hukuk düzeni denir mi?

Ya HSYK!

Başkaları gibi “HSYK’ya parlamento adam atar mı” falan demiyorum,

Olabilir, atayabilir,

Ama yargıyı siyasallaşmaktan çıkaracağız diyen biri, HSYK’nın başında Adalet Bakanı’nın ve müsteşarının kalmasını nasıl ister?

Hem de yetkilerini artırarak ve yıllarca bunu eleştirmişken,

Açıkçası ben bu iki konuda hiçbir samimiyet ve hiçbir demokratik gelişim arayışı göremiyorum,

Bu yüzden de büyük bölümüne evet diyeceğim Anayasa’ya bu iki nedenle hayır diyeceğim,

Tabii Meclis’te bu yanlışlardan dönülmezse!


İntiharlar

KADIN veAileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf, dizilerle uğraşıyor,

“Ahlaka aykırı olmasınlar” diye,

Fakat her ne hikmetse, “mutaassıp milletimiz” Aşk-ıMemnu izliyor,

Halbuki memleketin dört bir yanına ulaşan ve onlara uygun yayınlar yapan televizyonlarımız varken,

Hayret, nasıl oluyorsa!

Ben Sayın Kavaf’a bir tavsiyede bulunmak istiyorum, haddim olmayarak,

Hanımefendi gazetelere bakıyorsanız görürsünüz, Her gün Türkiye’nin dört bir yanında onlarca genç intihar ediyor,

Biz bunları haber yapıyoruz, hatta bununla ilgili araştırmalar yapıyoruz, Nedenlerini anlamaya çalışıyoruz,

Bence bu gençlerle ilgilenseniz iyi olacak, Bence Aşk-ıMemnu’dan daha önemli, Çünkü hiç biri Kıvanç Tatlıtuğ’a veya Beren Saat’e olan aşkından intihar etmiyor bu çocukların,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hoşgörünün karşılığını şımarıklık olarak vermediğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları