Dedikoduları yargı doğrulayacak

KÖR topal da gitse, kaplumbağa süratinde de olsa, bir sürü eksikliği de olsa, zaman zaman güven sorunu da yaşasa, yargı iyidir, Yargıya güvenmek iyidir, Biliyorsunuz, meşhur Dolmabahçe görüşmesi vardı Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Büyükanıt arasında gerçekleşen,

Aslına bakarsanız çok da sıradan bir iş olan, amir-memur görüşmesinden öteye gitmeyen bir görüşmedir Başbakan ile Genelkurmay Başkanı’nın görüşmesi, Yılda belki 100 kere görüşmüştür, tüm başbakanlarla tüm genelkurmay başkanları,

Ama Erdoğan ile Büyükanıt‘ın o meşhur görüşmesi tam da 27 Nisan e-muhtırası sonrasına gelince ve o görüşmeden sonra Büyükanıt’ın sesi soluğu kesilince, herkes bu görüşmeye farklı anlamlar yükledi,

Kimse açık açık bir şey söylemedi, yazmadı, ama dedikodular gazeteden daha hızlı yayılıyordu,

Neler söylenmedi ki!

Başbakan’ın, Yaşar Büyükanıt’a eşinin harcamalarıyla ilgili birtakım belgeler gösterdiği, bunların ortaya çıkması durumunda Yaşar Büyükanıt‘ın da İlhami Erdil gibi olmaktan çekindiği,

Yaşar Büyükanıt‘ın, Genelkurmay Başkanı olmadan önce görev aldığı birtakım ihale komisyonlarında yolsuzluk yaptığına ilişkin belgelerin ortaya konduğu,

Hatta daha da beteri, Yaşar Büyükanıt‘ın bir aşk ilişkisinin bile gündeme geldiği,

Bu dedikodular konuşuldu, konuşuldu, konuşuldu,

Bazıları deli saçması gibi göründüğü ya da en azından belgesi falan olmadığı için bu dedikodular hiçbir zaman kâğıda dökülmedi, haber yapılmadı, Ta ki, gazeteciliğe soyunan bir siyasetçi, Fikri Sağlar bu iddiaların bir bölümünü yazana kadar, Sağlar yazdı, o güne kadar belgesiz iş yapmayan gazeteler de bunu Sağlar‘ın iddiası olarak gündeme taşıdılar,

Yaşar Büyükanıt da yapması gerekeni yaptı ve Sağlar’ı dava etti, Dava gitti geldi, Sonunda Yargıtay, yazının "fikir özgürlüğü kapsamına girdiğine" karar verdi ve dava mahkemeye geri döndü,

Şimdi mahkeme, Ergenekon savcılarından bu iddialarla ilgili belge istiyor, Çünkü Ergenekon savcılarının, Ergenekon sanıklarının evlerinde yaptıkları aramalarda, Filiz Büyükanıt‘ın harcamalarına ilişkin bazı belgeler buldukları biliniyor, Şimdi bunlar, Büyükanıt ile Sağlar arasındaki davada kanıt olacak,

Böylelikle "dedikodular" ilk kez belgelenecek, Tabii Ergenekon savcıları, bu belgeleri talep eden mahkemeye verirlerse,

NOT: Diyeceksiniz ki, "Sen neye inanıyorsun?" Vallahi ben artık neye inanıp neye inanmayacağımı şaşırdım, "Neye inanmak istiyorsun" sorusuna ise şu yanıtı veririm: Bir başbakanın bir genelkurmay başkanına, emrindeki bir bürokrata şantaj yapacağına inanmam,


Cumhuriyet düşmanları ahkâm keserken

BAŞKA gazetelerin işine karışmak gibi bir âdetim pek yoktur,

Ama galiba bu kez karışacağım, Çünkü herkes karıştı, Hatta “vefasızlık abidesi” olanlar bile Cumhuriyet’e “vefa” dersi vermeye kalkıştılar, O yüzden ben de iki çift laf edeceğim,

Biliyorsunuz, Cumhuriyet Gazetesi’ninAnkara Temsilcisi Mustafa Balbay, 1 yılı aşkın süredir tutuklu, Daha ne kadar tutuklu kalacağı da belli değil,

Cumhuriyet yönetimi, uzun süre bekledikten sonra geçen hafta Ankara’ya yeni bir temsilci atadı,

Kıyamet koptu, Koparanlar Cumhuriyet okurları olsa ya da onlarla sınırlı kalsa bize ne de, onlar değil, Cumhuriyet Gazetesi’nden nefret edenler bile yaygaraya başladılar,

İyi de Cumhuriyet bir gazete, Ankara temsilcisi önemli,

Ne yapacaktı Cumhuriyet?

Ankara 1 yılı aşkın süredir başsız, Cüneyt Arcayürek bile, “Buraya birisi lazım” diyor,

Cumhuriyet yönetimi de Balbay’ın yerine birini atıyor,

Ama Balbay’ın odası duruyor, Kapısı kilitli,Makam otomobili duruyor, Eşinin emrinde,Maaşı eksiksiz tıkır tıkır ödeniyor,

Balbay’ın avukatlık giderleri, ki hiç de az değil, Cumhuriyet tarafından ödeniyor, Haftada iki gün yazıları da yayınlanıyor,Ama iş yürüsün diye idari bir görev olan Ankara temsilciliğine birisi getiriliyor,

Kıyamet kopuyor,

Kıyameti koparanlara bakın asıl,

Kimi vefasızlık abidesi, kimi tescilli Cumhuriyet düşmanı

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adam olmanın adam olmamaktan daha keyif verici olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları