KEMAL Kılıçdaroğlu, Teke Tek’e konuk oldu salı akşamı,
Program bir haber kanalında yayınlanmasına rağmen, büyük televizyonların programlarıyla yarışan bir performans sergiledi, Ana haber bültenlerini geride bıraktı,
Haber televizyonları bu reytinglere zaman zaman ulaşır ama bir siyasi parti liderinin veya lider adayının tek başına konuştuğu programlarda olmaz,
Kılıçdaroğlu‘nun ulaştığı izlenme oranı, bugün bir siyasetçinin tek başına ulaşabileceği en yüksek reytingdir,
Sakın yanlış anlamayın, bütün bunları 16 yıldır yapmakta olduğum bir programı övmek,
"Aman da izleniyoruz" demek için yazmıyorum,
Haddimi bilirim, Teke Tek bazen çok, bazen az izlenen, izlenmeden çok içeriğe önem veren bir programdır, Asla reyting iddiası içinde olmamıştır, Olursa komik olurum,
Bunu yazmamın nedeni, toplumda Kemal Kılıçdaroğlu‘na yönelik ilgiyi göstermek,
Aslında bunları anlatmaya gerek yok, Çünkü Kılıçdaroğlu‘nun yarattığı heyecan neredeyse elle tutulacak kadar yoğun ve aşikâr,
Bunu herkes görüyor, CHP 1970’lerden bu yana ilk kez "doğal" bir lider bulmuş gibi görünüyor,
Kılıçdaroğlu, genel bir memnuniyet yaratmış durumda,
Ancak Deniz Baykal dün suskunluğunu bir ölçüde bozdu ve Kemal Kılıçdaroğlu‘nu eleştirmeye başladı,
Sadece onu değil, Kılıçdaroğlu‘na destek veren arkadaşlarını da,
Gandi Kemal‘in CHP’ye yapmaya başladığı katkıyı görmeye başlamasına rağmen bu yaptığı, Kılıçdaroğlu’nun çıkışının Deniz Baykal’ın "tezgâhını bozduğunu" gösteriyor,
Baykal‘ın bu çıkışı gösteriyor ki, istifası "hikâyeymiş" ve bir tezgâhmış,
O "sözde" haysiyet istifasını basacak ama parmağında oynattığını düşündüğü "kurultay" onu, ona rağmen yeniden genel başkan seçecek, Baykal da "Vallahi ben gereğini yaptım, ama partim beni bırakmıyor" diyerek genel başkanlığı bir kez daha "yan cebine" koyacak,
Parti bundan zarar görür, oy kaybeder kimin umurunda,
Koltuk, oval ofis ve CHP 01 plakalı Mercedes makam otomobili korunacak,
Baykal‘ın planı buymuş,
Gandi ve aklı başında CHP’liler bunu bozdu,
Ve CHP yükselişe geçti,
Baykal‘ın hazmedemediği işte bu,
Onsuz CHP’nin, onlu CHP’den daha iyi olması,
Baykal’a bunun için kızmak mümkün değil,
Bunca yıldan sonra partiyi babasının malı gibi görmesi, "Ya benimsin ya kara toprağın" tarzı bir arabesk aşkla partiye bağlanmış olması insanidir, normaldir,
Ama bütün bu duyguları kendi içinde yaşaması, ruhunda kopan fırtınaları ruhunun derinliklerine gömmesi gerekir,
Adamlık bunu gerektirir,
Aksi takdirde benim kendisine küçük bir armağanım olacak,
Ya bir adet Kompensan ya da bir şişe maden suyu,
Hazmı kolaylaştırması açısından,
Doğal lideri desteklerim
UMUR Talu bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlere hayli sert bir tavırla eleştiriler yöneltmiş,
Kılıçdaroğlu’nu eleştirmiyor Talu, ama ona destek verenleri döneklikle, oportünist bir tavır içinde olmakla, gelene ağam gidene paşam demekle suçluyor,
Haklı mıdır bilemem,
Ama bu suçlamanın bana da yönelik olup olmadığını tam kavrayamadan bir yanıt vermek isterim,
Umur Talu’nun adını zikrettiği ve “Geçmişte onlara da yapışmışlardı” dediği isimlerin hemen hemen tamamıyla sorunlar yaşadım
Hiçbirini desteklemedim, Tam aksine hepsiyle papaz oldum, mahkemelik oldum,
Sadece 29 Mart seçimlerinden bu yana Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olmasını istedim,
Çünkü demokrasinin gereği olarak partilerin başında halkın yarattığı doğal liderlerin olması gerektiğini düşünürüm,
AKP’nin başında Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır, Durumun gereği budur,
CHP’nin başında ise Kemal Kılıçdaroğlu,
29 Mart 2009 gecesi bu net olarak görüldüğü için o günden bu yana Kılıçdaroğlu dedim,
Ben, Kılıçdaroğlu aday olunca peşine takılanlardan değilim,
Ben, Kılıçdaroğlu’nu bu işe talip olması için kendi çapında zorlayanım,
Bunu yapmamın tek nedeni ise Türkiye’de demokrasinin önce partilerden geçmesi gerektiğine olan inancımdır,
20 yıla yakın süredir beni okuyanlar, kimsenin arkasına takılmadığımı, tam aksine ikbale ulaşıp havaya girenlerden ikbal günlerinde uzaklaştığımı bilir,