CHP’de partimeclisinden sonra MYK da oluşturuldu,
Deniz Baykal’ın “Bu kurultayda MYK yenilenecek” sözü vardı, Kimse çok umutlu değildi ama bazı yenilikler yine de bekleniyordu,
Kılıçdaroğlu partinin başına geçince beklenti arttı ve yenilenmenin daha radikal olacağı inancı yayıldı,
Ama olmadı,
Kılıçdaroğlu bu “yenilemede” bilmiyoruz ama belki de Deniz Baykal’ın bile gerisinde kaldı,
Bunda “yeni” olmasının, koltuğuna daha “alışamamış” olmasının, “Sav vesayetinin” etkisi vardır mutlaka,
Yine de daha radikal olmalıydı diye düşünüyorum,
Yeni MYK’da iki isim önemli,
Biri Faik Öztrak, diğeri ise Umut Oran,
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ise yok,
Gürsel Tekin, partideki en çalışkan isim,
Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki mevkidaşlarına yakın bir tarzda taban çalışması
yapabilen, halkla sıcak diyalog kurabilen, halk damarı olan bir isim Tekin,
MYK’da yer alması etkisini artırabilirdi,
Olmadı,
Zaten MYK’nın oluşumuna bakarsanız beklenen “yenilenmenin” olmadığı aşikâr,
Önemli mi?
Değil,
Ama Kılıçdaroğlu-Tekin ikilisi iyi bir işbirliği sergilemişlerdi,
Parti içindeki uyumlu işbirliklerinin partilere ne kadar fayda sağladığını 1970’lerde
CHP’de, 2000’lerde AKP’de gördük,
Yine de Gürsel Tekin kırılmadan etkin olarak parti çalışmalarında yer alırsa şu an için bir kayıp sayılmaz,
Bence asıl kötüsü, Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki statükoya teslimbir görüntü vermesi
olacaktır,
Belli ki Gandi Kemal bazı şeyleri acele etmeden ve kırıp dökmeden yapmak istiyor,
Ancak rüzgârı arkasına almışken, bunları yapmak daha kolay,
Bunu unutmaması lazım,
EN ZARARLI KİM ÇIKTI
CHP’de lider değişikliğine yol açan “görüntülü” komplonun mağduru ne Deniz Baykal oldu, ne de CHP,
Bu görüntülerin ortaya çıkmasıyla beraber en büyük darbeyi alan kişi CHP üyesi bile değil,
O kişinin adı Mustafa Sarıgül,
CHP’de meydana gelen değişiklikler ve CHP’nin hızlı yükselişi, zemini Sarıgül’ün altından
çekip aldı,
Anti Baykalcıların buluşma adresi olan TDH bir anda “açıkta” kaldı,
Sarıgül’ün yanında yer alan ve pek çoğu saygın isimler olan eski CHP’lilerin CHP’ye geri dönmesi anmeselesi,
81 bin kişiyle Ankara’da partinin kuruluş dilekçesini vermeye hazırlanan Sarıgül de, her ne kadar kendi tam tersini iddia etse de bir miktar frene bastı ve gelişmeleri izliyor,
Kılıçdaroğlu’nun küskünlerle barışmaya yönelik bir hareket başlatması gerektiğini herkes söylüyor,
Buna Mustafa Sarıgül de dahil olur mu bilmiyorum,
Ama olmazsa işi zor,
MENDERES DE ŞAHANE BİR ADAM DEĞİLDİ
27Mayıs’ın 50, yıldönümü dolayısıyla yapılan “soytarılık” komik hale gelmeye başladı,
Tamamdarbeler hoş değil, tamam Adnan Menderes ve arkadaşları asılmamalıydı, Tamam Zorlu, Türkiye’nin en başarılı dışişleri bakanlarından biriydi, yazık oldu,
Ama hafızaların zafiyetinden ve genç nüfustan yararlanarak Adnan Menderes’i
“bir demokrasi kahramanı” gibi göstermek abesle iştigal,
Doğrudur, Adnan Menderes Türkiye’nin çok partili rejime geçişinden sonraki ilkbaşbakanıdır ama 10 yıllık görev süresinde yaptıklarına bakılırsa asla ve asla bir demokrasi kahramanı değildir,
Tipik bir güç sarhoşluğu içinde, “Ben olmazsamne olur bu ülkenin hali” şeklinde özetlenecek bir ruh haline bürünmüş ve çok sevdiği ülkesini başkalarına bırakmamak için hiç de demokrat olmayan yollara yönelmiştir, Tahkikat komisyonları onun eseridir,
Basın onun dönemindeki kadar büyük baskıyı hiçbir zaman, bugün bile görmemiştir,
Sansür onun dönemindeki kadar hiç yoğun olmamış, onun dönemindeki kadar
gazeteci hapse girmemiştir,
Kendisi asla bir yolsuzluk yapmamıştır doğru ama bugün hâlâ zengin olan bazıları temel servetlerini onun dönemindeki yolsuzluklarla sağlamıştır,
Asla bir demokrat değildir,
Dahası ahlaki zafiyeti de inkâr edilmez,
Bir emniyet müdür yardımcısının eşiyle, Suzan Sözen’le girdiği ilişkiyi bilmeyen yoktur,
Başbakan geliyor diye kocasına evi terk ettirerek bir kadınla beraber olmak pek de
ahlaki değildir,
Keza Ferit Alnar’ın eşiyle girdiği ilişki sonucunda Alnar’ın oğlu Londra’da utançtan intihar etmek zorunda kalmıştır,
Yassıada mahkemeleri hukuk adına büyük utançtır, yapılan rezalettir, doğru ama orada
Adnan Menderes’in aldığı tavır da rezalettir,
Celal Bayar aslan gibi dimdik dururken, astığı astık kestiği kestik Menderes, mahkeme salonunda bir lidere asla yakışmayacak derecede küçülmüş, ezilmiştir,
Özetle Menderes’e yapılanlar ayıptır, yazıktır, günahtır,
Ama Menderes de asla bir demokrasi havarisi ve şahane bir adam değildir,
50 yıl önce aramızdan ayrılmış biri için bunları yazmanın hoş olmadığını biliyorum ama bu iki yüzlülükle bu şarlatanlığa da isyan etmemek mümkün değil,