Kılıçdaroğlu ile yeni CHP üzerine

ÖNCEKİ gün Ankara’daydım bir ara, Kemal Kılıçdaroğlu ile buluştuk akşam saatlerinde,

Genel Başkan olduğu günden bu yana geçen zamanın bir değerlendirmesini duymak istiyordum kendi ağzından,

CHP Genel Merkezi’ndeki odasında buluştuk,

Keyfi yerinde görünüyordu,

Şu sıralarda AB ve AB ülkeleri ile ilişkileri gündemine almış,

Alman Sosyal Demokratları’ndan bir davet gelmiş, Oraya gidecek,Ama ondan önce Brüksel’e, “Avrupa Birliği’ne sırtımızı dönmememiz gerektiğini her gün daha iyi anlıyoruz” diyor,

Sencer Ayata ile beraber bir CHP heyetinin önümüzdeki günlerde ABD’ye gidip görüşmeler yapacağını da öğreniyorum bu arada, Kılıçdaroğlu “Yeni CHP”yi anlatırken heyecanlı,

“Türkiye’nin geleceğini özel sektörün dinamizminde görüyoruz, Özel sektörün sonuna kadar arasında olmamız gerektiğini, teşvik etmemiz gerektiğini, yollarını açmamız gerektiğini biliyoruz, Ekibimiz de bunu bilen ve bunu daha önce icra etmiş arkadaşlardan oluşuyor, Bizim işimiz, özel sektörün yatırım yapma arzusu duyacağı yerlerin oranını artırmak, onların gitmediği yerlerde ise kamu yatırımları ile canlılığı başlatıp sonra günü geldiğinde orayı da özel sektöre bırakıp çekilmek olmalı” diyor,

Özelleştirme karşıtı olmadıklarının ama “adil bir özelleştirmeden” yana olduklarının altını çiziyor,

CHP’nin vitrininde önemli değişiklikler yaptıklarını ama bunun vitrinde kalmadığını, siyaset yapma anlayışında da köklü değişikliklere gittiklerini anlatıyor,

CHP’yi modern bir sol parti anlayışı içinde yeniden yapılandırmaya çalıştığını görüyorum, Düşünülenin aksine içeride bir uyumsuzluk, bir çatışma varmış gibi durmuyor,

CHP’den ayrılmış ama şimdi dönmek isteyenlerin durumunu soruyorum,

“Kimseye gel dediğimiz yok, Ama ‘Şunu isterim, bunu isterim; şuna talibim, buna talibim’ diyenle bir pazarlık yapmayız, Katkı sağlamak isteyen herkese kapımız açık, Herkes sağladığı katkı oranında parti içinde bir görev zaten alır” diyor,

Sarıgül’ün kararını soruyorum,

“Bence çok yerinde bir karar oldu” diyor, Mustafa Sarıgül’le görüştüklerini hissediyorum,

Başbakan’ın sözlerine anında yanıt vermemesinin CHP’li seçmende hayal kırıklığı yarattığı yolundaki eleştirileri hatırlatıyorum,

Yanıtından anladığım şu, Gündemi Başbakan’ın belirlemesini ve CHP’nin bu gündemin peşinden gitmesini istemiyor, CHP’nin kendi gündemi olduğunu ve bunun üzerinden yürümek istediğini görüyorum, Gençlerden CHP’ye yönelik ciddi bir talep olduğunu söylüyor, Kapıyı onlara açmaktan yana, Açmış da,

Kılıçdaroğlu partiyi gerek kadro, gerek politika olarak yeniliyor, Farklılaştırıyor, Bunun adına da “Yeni CHP” diyor,

Ne kadar “yeni” olacak göreceğiz,


NTV Spor’dan yanıt

“NTV SporWimbledon’ı katletti” diye yazınca NTV Spor yönetimi rahatsız olmuş,

Dün ben yoldayken onlar aradı, ben onları aradığımda Fuat Akdağ yoldaydı, bir türlü görüşemedik,

Sonunda HT Spor Yayın Yönetmeni Halil Özer aracılığıyla konuştuk, Sonra da telefonla görüştük, NTV Spor’un yöneticisi Fuat Akdağ’ın benimeleştirilerime yanıtları var, Ben maç yayın saatleri belli değil dedim,

Akdağ, “Evet belli değil, Çünkümaçların ne zaman biteceği belli olmuyor, İlk turlarda saat vermekmümkün değil” diyor ve önceki günkü 10 saatlikmaçı örnek vermiş, Doğru ama bu her zaman olan bir durumdeğil, En azından hangimaçların verileceği belirtilir,

Akdağ bunu belirttiklerini de söylüyor, Ben göremiyorum,

Ben, “Maçların önünde, arkasında eleştiri veya değerlendirme programları yok” dedim,

Fuat Akdağ’ın buna yanıtı, “Yapıyoruz,,, Yarın (bugün)Marsel İlhan bizimprograma katılacak, Yaptık, Yapacağız, Bazen tenis maçları yüzünden diğer programları yayınlayamadığımız bile oluyor amamecburen başka programlar da yapıyoruz, Bazı reklam kuşaklarını attığımız bile oluyor” oldu,

Yayıncı olduğumiçin anlarımama bu kadar reyting kaygısı varsa o zaman tenis maçı yayınlamanın âlemi yok,

Akdağ’ın söylediği başka şeyler de var, Diyor ki, “Dünya Kupası nedeniyle sponsorlu programlar var, Onları yayınlamak zorundayız, Reklamkuşakları var, bunların önünde arkasında yer alan, Onları da yayınlamak zorundayız, Dünya Kupası özetleri ve değerlendirmeleri veriyoruz, İzleyici bunu istiyor“,

Fuat Akdağ’ın söylediklerinin tümüne hak veriyorum,

Kendince geçerli nedenler,

Sıkıntılarını da anlıyorum,

Ama sonuç olarak, ben doğru düzgün tenis maçı izleyemiyorum, Ne yapayım,

Not: Hıncal Uluç dün “Marsel İlhan’ı gazeteler es geçti, sınıfta kaldı” demiş, Herhalde Habertürk dışındakileri kastetmiş olmalı, Çünkü Habertürk, tenisi en iyi izleyen gazete, Çıktığı günden beri,Marsel İlhan’ı ise geçen seneden bu yana sürekli haber yapıyoruz, Bu kez de yakından izledik, Spor gazetemiz dışında ana gazetemizde de “Günün Adamı” olarak geniş yer verdik, Uluç gazetelerde kendi köşesi dışında bir şey okumuyor herhalde,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Güne gözyaşları ve umutsuzlukla başlamak zorunda bırakılmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları