Ankara’da neler oluyor!

ANKARA Emniyeti’nde garip şeyler oluyor,

Onca generalden, albaydan, rektör, dekan, profesörden sonra şimdi de Ankara Emniyet Müdürü hakkında tutuklama kararı çıktı,

Ne olup bittiğini anlayabilen yok,

Bir yandan Emniyet Müdürü’nün daha önce görev yaptığı Kayseri’de "suiistimallere" bulaştığına dair iddialar var,

Diğer yandan başka belgeler uçuşuyor havada va Müdüre karşı bir komplo kurulduğunu söylüyor bu belgeler,

Açıkçası biz hangisine itibar edeceğimizi bilmediğimiz için, havada uçuşan belgelerin hangisinin doğru, hangisinin düzmece olduğunu ortaya koyamadığımız için konuyu izlemekle yetiniyoruz,

Ama iddialar vahim,

Ankara Emniyet Müdürü’nün, önemli birinin "tavsiye ve inayetiyle" oraya oturduğu söyleniyor,

Belirli bir "görüşe" yakın olduğu iddiaları dolaşıyor,

Onun hakkındaki iddiaları ortaya atanların ise bir başka fikirde olduğu söyleniyor,

Aynı inancı farklı biçimlerde yaşayan insanlar arasındaki bu itişmenin olayların fitilini ateşlediği Ankara’da konuşuluyor,

Her iki tarafın birbiri hakkında sızdırdığı ama doğruluğu bizce şüpheli iddia ve belgeler korkunç,

Bunların onda biri doğruysa rezalet, Yarısı doğruysa facia, Tamamı doğruysa zaten kalk gidelim kendimize yer arayalım durumu var,

Şimdilik ne doğru ne yanlış kimse bilmiyor,

Olan biten sadece Türkiye’nin ne halde olduğunu gösteriyor o kadar,


Hayır kurumu değil siyasi parti mi!

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, benim yazılarla ilgili olarak konuştu dün,

Boyner‘in TÜSİAD Başkanlığı’na getirdiği soluğu beğendiğimi daha önce söylediğim için tekrarlamakta bir beis görmüyorum,

Tuncay Özilhan‘dan sonra suskunluğa bürünen TÜSİAD’ı canlandırdığı doğru,

Ancak son günlerdeki çıkışlarında "Taşın altına biz de elimizi sokalım" dememelerini eleştirdiğim için kızgınlar,

Dün de bu kızgınlıkla olsa gerek "TÜSİAD’ı bölgeye yatırım yapmıyor diye suçlayamazsınız, Biz hayır kurumu değiliz" demiş,

O zaman ben de sorarım, "Madem hayır kurumu değilsiniz, niye açıklamalarınızda istihdamın şu kadarı, ihracatın şu kadarı, verginin bu kadarı bizim" diyorsunuz,

Bu ihracatları hayır olsun diye mi yapıyorsunuz, o işçileri hayır olsun diye mi çalıştırıyorsunuz, o vergiyi hayır olsun diye mi ödüyorsunuz!

Tabii ki, değil,

Zaten öyle bir beklentim de yok, Ben de biliyorum hayır kurumu olmadığınızı, Ama eğer bu saydığınız özelliklerinizle bu ülkeyi ne kadar sevdiğinizi ve geleceğini düşündüğünüzü göstermek istiyorsanız ben de diyorum ki, "Orada da yatırım yapmak için ne gerekiyorsa onu da söyleyin",

Yanlış mı bu?

Yatırım yapın ki, istihdam yaratın ki, teröre karşı siz de bir şeyler yapmış olun devlete "siyasi akıl vermenin" dışında,

Zaten öyle bir şey de demiyoruz, Gidin oralarda para saçın demiyoruz, Doğru düzgün yatırım yapabilmek için, taleplerinizi de söyleyin sadece siyasi akıl vermeyin diyoruz, İkisini birden verin, asıl işinizi unutmayın diyoruz,

Hayır kurumu olmadığınız doğru,

Ama siyasi parti de değilsiniz,


Ateşe gagayla su taşımak

TÜSİAD "Hayır kurumu değiliz" derken bakın dün bana gelen bir başka mektup ne diyor:

"Sayın Altaylı, biz Manisa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu E1 işçi koğuşunda cezamızı çekmekte olan hükümlü ve tutuklularız, Son günlerde meydana gelen hain terör saldırılarından ve verdiğimiz şehitlerimizden dolayı çok ama çok üzgünüz, Hepimizin içi çok sıkıntılı ve hepimizin gözü yaşlı,

Burada cezamızı çektiğimizden ve imkânlarımız kısıtlı olduğundan dolayı bizim elimizden üzülmekten ve kahrolmaktan başka bir şey gelmiyor,

Ama eğer devletimiz bize ihtiyaç duyarsa ve izin verirse biz anamızı, babamızı, eşimizi, çocuğumuzu, kardeşimizi bırakarak dağa çıkıp bölücü terör örgütü ile savaşmaya hazırız, Çünkü vatanımız bizim namus ve şerefimizdir, Vatanımız için canımızı feda etmeye hazırız, Allah Türkiye Cumhuriyeti’ni ve halkımızı korusun,"

Mektup bu ve altında isimleriyle beraber 46 imza var,

Devletin bu 46 vatandaşımızın cepheye gitmesine ihtiyacı yok çok şükür,

Ama karınca misali,

Ağzında bir damla su taşıyıp Nemrut’un Hz, İbrahim’i atacağı ateşi söndürmeye çalışırken "Ne uğraşıyorsun, Senin taşıdığın bir damla suyla bu ateş söner mi?" demişler,

Karınca cevap vermiş:

"Sönmeyeceğini ben de biliyorum ama en azından ne tarafta olduğumuz belli olsun"

NOT: Ben bu vatandaşlarımızın hangi tarafta olduklarını göstermelerinden büyük mutluluk duyuyorum ama bu sorunun sadece savaşarak çözülmeyeceğine inandığımı bir kez daha belirtmeliyim,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Söylediğimizle yaptığımız arasında en azından çok büyük farklar olmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları