Bu CHP, bu AKP’yi geçebilir mi? (2)

“BU CHP, bu AKP’yi geçebilir mi?” diye yazdım,

O kadar çok yorum geldi ki, inanamazsınız,

Kimi akıllıca, kimi beyinsizce,

Kimi bilgiyle dolu, kimi cehaletle,

Bakın biri şöyle diyor: “Sen işine bak, Bırak CHP’yi, Ruhunu ve kalemini sermayeye satmaya devam et, Biliyorum yayınlamayacaksınız bunu,”

İşte beyinsizliğin tipik örneği,

“Bırak CHP’yi” diyen bir kafa, Herkes CHP’yi bırakırsa ne olacak düşündün mü dangalak,

Bir diğeri diyor ki: “CHP nasıl parasız olur, Koskoca İş Bankası’nın kârı CHP’ye akıyor,” Yahu o para CHP’ye gitmiyor ki, CHP o parayı Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak kurumlara aktarıyor, Kendi kullanamıyor, Kullanmıyor,

Dönelim dünkü yazıya,AKP tam saha çalışıyor, CHP çalışamıyor dedim,

Pek çok yorum var bununla ilgili, “Gençler CHP’ye akıyor” diyen, Olabilir ama organize olmadıktan sonra neye yarar bu akım,

Bakın benim dediğim başka bir şey,

AKP, genel başkanından teşkilattaki en uç adama kadar organize, Hiç boşluk bırakmadan çalışıyor, tam saha pres yapıyor,

En iyi örnek, geçen hafta bizim gazetenin başına gelen,

Bir haber yayınlıyoruz, Haberde bazı sanatçıların “Hayır” oyu vereceği yazılı,

AKP’nin 2 numaralı adamı hemen bu sanatçıları arıyor,

Sonrasını biliyorsunuz,

Peki acaba CHP’den “Evet” diyecek olanları arayan var mı?

Hadi onu bırakın, bu zor iş, Emek ister, Bakan’ın “Hayır” diyecekleri aramasıyla ilgili tek bir eleştiri yapan CHP’li var mı?

Bir CHP’li, Sezen Aksu’ya “Sazan Aksu” dedi diye iki bakan açıklama yapıp Sezen Aksu’yu korumaya alıyorlar,

“Hayır” diyecekleri korumaya alan bir CHP’li görüyor musunuz?

Bunları yazmak, kalemi satmak mı oluyor, sermayenin emrine girmek mi?

“CHP ilk seçimde iktidar olur, Referandumdan da yüzde 90 hayır çıkar” desek, satılmamış ve sermayenin emrine girmemiş mi olacağız,

Peki 13 Eylül’de ne diyeceksiniz, Ya da genel seçimin ertesi günü,

Bütün millet sermayenin emrine girmiş ve satılmış mı?


Rant siyasete, fatura bürokrata

BAŞBAKAN Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu SSK’yı batıran adam olarak gösterince hem burada, hem de televizyonda söyledim, "Kemal Kılıçdaroğlu o kurumun başındaydı ama ip siyasi otoritenin elindeydi, SSK’yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu değil, Demirel hükümetinin sosyal güvenlik politikasıydı, Emeklilik yaşını geri çekince bu sonuç kaçınılmazdı" diye,

Buna da iktidar partisindekiler kızdı, Zaten bizim kaderimiz bu, Herkes kızar,

SSK’nın zararları bir dönem pek popüler olan bir operasyona da konu olmuştu,

O operasyonu yürüten emekli DGM Savcısı Ömer Suha Aldan bakın ne diyor:

"Üst düzey bürokratlar, SSK’nın bu hale gelmesinin nedenini 1992 yılında Tansu Çiller’in başbakanlığı dönemindeki talimatına bağladılar,

SSK’nın paralarının 100’de 150 faizlerin verildiği bir dönemde faizden yararlandırılamaması nedeniyle büyük zararlar oluştuğunu anlatmışlardı, SSK o döneme kadar devlete borç veren bir kurummuş çünkü, katrilyonlarca parası varmış, Ancak kamu bankalarında vadeli hesaplardaki paraları, vadesiz yani faizsiz hesaplara aktarılınca açık vermeye başlanmış, Ondan sonra da böyle devam edip gitmiş,"

Siyasi kararların faturalarını, bürokratlara yıkmak doğru bir şey değildir,

Eğer siyasi karar hukuka uygunsa bürokratın bunu uygulamaktan başka çaresi yoktur,

Bugün de pek çok siyasi kararın, devlete, Hazine’ye çıkan faturaları vardır,

Bunların siyasi getirisinden siyasetçiler, ekonomik götürüsünden bürokratlar sorumlu tutulamaz,


Madem iz silinecek YÖK niye duruyor!

Rerefanduma giden Anayasa değişikliğinin çok önemli olduğu kanaatinde olmadığımı hep söylüyorum,

2001’de yapılan değişikliklerin KDV’si bile olmayacak derinlikte bir değişiklik,

Keşke baştan bir "Yeni Anayasa" yazılsaydı da onu oylasaydık,

Ama yazılmadı, Yamalı bohçaya birkaç yama daha yapılmakla yetinildi,

Yamaların HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili bölümleri dışında sorun yok,

Ama ben bu ikisini de çok önemsemiyorum,

Niye mi?

Basit,

Deniyor ki, "AKP bu kurumları da dönüştürmek istiyor",

Doğrudur, İstiyordur, Ama bu kurumlar zaten dönüştü, dönüşüyor,

Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’ne taşındığı gün zaten bu dönüşüm başladı,

İyi mi kötü mü bilmem, Ama bu Anayasa değişikliği olmasa da o dönüşüm olacak, Anayasa değişikliği bu dönüşümü hızlandırmaktan başka bir etki yapmaz,

Ha bu kurumlar bugün

dönüşmedi de ne oldu sorusu ayrı bir soru,

Fakat hükümetin Anayasa değişikliği konusundaki samimiyetini yeterli ve inandırıcı bulmuyorum,

Nedeni basit,

12 Eylül Anayasası’nın en simgesel kurumu bana göre hiç tartışmasız "Yüksek Öğretim Kurumu" yani YÖK,

Madem 12 Eylül Anayasası’nın izlerini siliyorsunuz, YÖK’ü niye kaldırmıyorsunuz?

Bundan daha sağlam iz mi var!

Kaldırmıyorsunuz, çünkü artık kaldırmanıza gerek yok, Tam aksine YÖK ile üniversiteleri kontrol ediyorsunuz,

Bu yüzden de ben bu Anayasa değişikliğini hiç önemsememe rağmen, 12 Eylül izlerini silmeye yönelik olduğunu hiç ama hiç düşünmüyorum,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adam olmayanların çoğunlukta olduğu yerlerde adam olanların garipsenmesine şaşırmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları

  • İçerik Ölçekleme 100%
  • Yazı Boyutu 100%
  • Satır Yüksekliği 100%
  • Harf Boşluğu 100%