Terör ve referandum

Dün “Evet” ve “Hayır” oylarının fazla oynak olduğunu ve 4 ay içinde iki yöne de sert gidiş gelişler gösterdiğini yazdım,

Nisan ayında “Evet”ler öndeyken, mayıs ayında “Hayır”ların öne geçtiğini görüyorduk,

Önceki gece bu ayların gazetelerini aldım, Gündemdeki konularla ilgili anketlerdeki önceliklerle karşılaştırdım,

Ortaya ilginç bir korelasyon çıktı, “Evet” ve “Hayır” oylarının, liderlerin performansıyla falan pek ilgisi yoktu bence,

Referandum sonucunu etkileyen faktör “İmralı” faktörüydü,

Terörün düşük dozda seyrettiği dönemde “Hayır”lar önde gidiyordu,

Abdullah Öcalan’ın talimatıyla terör yükseldikçe “Evet”ler düşüşe geçiyor, “Hayır”lar ise tırmanıyordu,

Mart ayında terör “alışıldık” seviyede olduğu için “Evet” diyenlerin oranı daha yüksekti,

Nisan ayından itibaren terör eylemlerinde yükseliş başlıyor, şehit haberleri art arda geliyor, buna bağlı olarak “Hayır”ların oranında ciddi bir artış yaşanıyordu,

Terör düşüş trendine girince “Evet”ler yükselme trendine giriyordu,

Anladığım kadarıyla, Anayasa’nın getireceği iddia edilen demokrasi ve özgürlük ortamının “teröre” yarayacağını düşünenler “Evet”ten vazgeçip “Hayır”a meylediyordu,

Büyük bir olasılıkla bu korelasyon hükümet tarafından da fark edilmiş olacak ki, terör örgütünün dağdaki lideri Murat Karayılan, İmralı’dan aldıkları talimatla ramazan sonuna kadar “ateşkes” ilan ettiklerini açıkladı,

Bunun için de “devletle” görüştüklerini ve bu kararın ortaklaşa alındığını söyledi,

Ramazan sonu tam da referanduma denk geliyor,

Acaba bu terör meselesinden kurtulmak için referandumun hemen ardından yeni bir referandum mu yapsak,

Konusu mühim değil,

Maksat referandum olsun,

Demokrasilerde halka sorulacak soru tükenir mi!


Bask a la Française

Geçen hafta boğa güreşi izlemek için Bask bölgesine gittiğimi yazdım,

Pek çok okur, "Boğa güreşi yazacağına Bask meselesini yaz, Bask modelini yaz"

diye mesaj yolladı,

Size şu kadarını söyleyeyim, Fransız Bask’ı ile İspanyol Bask’ı arasında çok ciddi bir fark var, İspanyol Bask’ı, ayrılıkçı ve ayrılıkçı terör uyguluyor,

Fransız Bask’ı ise ayrılıkçı değil ve terörle uzaktan yakından alakası yok,

Bunun iki temel nedeni var,

İspanya’da Bask bölgesi, İspanya’nın endüstriyel olarak en gelişmiş ve en zengin bölgelerinden biri, İspanyol Bask’ı ayrılıktan sonra zengin bir ülke olarak yoluna devam edebiliyor,

Fransız Bask’ı ise sadece tarıma dayalı bir ekonomiye sahip ve İspanyol ırkdaşları gibi zengin değil, Ama İspanyol Bask’ında Franco rejimi zamanında antidemokratik uygulamalar nedeniyle ciddi sorunlar yaşanırken, Fransız Bask’ında bu tür sorunlar yaşanmamış,

Fransız Bask’ında Bask kültürü ve Bask dili üzerinde herhangi bir baskı yok,

Basklar kendi dillerini rahatça konuşabiliyor, kendi kültürlerini yaşayabiliyorlar, Bunun yanı sıra Bask bölgesindeki okullarda eğitim hem Fransızca, hem de Bask dilinde veriliyor, Kent isimleri, köy isimleri Bask dilinde, Ama Fransızca karşılıklarını kullanmakta da bir sıkıntı yok, Ancak bölgede resmi dil yine de Fransızca,

Yani kamu kuruluşlarında, resmi yazışmalarda kullanılan tek dil Fransızca, Buralarda Bask dili kullanmak kesinlikle yasak, Daha doğrusu imkânsız,

Fransız Bask’ında yaşayanlar yüzde 99 oranında Fransızca biliyorlar,

Ne bir ayrılık talepleri var, ne de terör,

Buna mukabil aralarında yine de "ayrılıkçı" olanlar var,

Bunlar İspanyol Bask’ı ile Fransız Bask’ının birleşerek ayrı bir devlet kurmasından yanalar,

Fakat bunların oranı ciddiye alınmayacak kadar düşük,


Acaba sanatçıları ararlar mı?

Bir grup sanatçı Taksim’de "Hayır" için yürüdü,

Şimdi merak ettiğim şu,

Acaba AKP genel başkanlarından biri bu sanatçıları ararsa ne olacak?

Bence şu olacak,

Sanatçılar "Vallahi biz ‘Hayır’ demek için yürümedik, Sanatçıların sosyal hakları için yürüyoruz demişlerdi, onun için yürüdük, Gerçi hükümetiniz sayesinde bu konuda bir sıkıntımız yok ama bazı arkadaşlarımıza destek olmak istedik, Hayır için yürüdüklerini bilseydik asla katılmazdık" diyecekler,


Evet mi, hayır mı

Okurlar diyor ki: "Referandumda ne oy vereceksin açıkla"

Açıklamasına açıklarım da, korkum şu: Benim oyum Habertürk’te çalışan herkesin oyu gibi algılanır, Diyelim ki ben "Evet" diyeceğim, Habertürk’teki herkesin "Evet" diyeceği alamına gelir mi bu?

Ya da diyelim ki ben "Hayır" diyeceğim, Bu Habertürk’te çalışan herkesi bağlar mı?

Burada fikri hür, vicdanı hür 1000’den fazla gazeteci çalışıyor,

Herkesin oyu kendine,

Ben o paravanın arkasına geçip de vicdanıma bakarak oy veririm,

Burada ne desem boş,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yalakaların kişiliğin değil makamın yalakası olduğunu makam sahipleri unutmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları