Darbe niye olmadı?

BİR süre önce Habertürk’ü ziyarete gelen bir Bakan’la sohbet ediyorduk,

Konu Ergenekon’a geldi haliyle,

Ben bu davanın “darbe” ile ilgili bölümünü “anlamsız” bulduğumu söyledim,

Ve bir örnek verdim,

“Sayın Bakan şimdi siz, ben, yanınızda oturan Yiğit Bulut bir plan yapsak ve aşağıdaki banka şubesini soymaya karar versek, Hatta bunu yazılı hale getirsek, Nasıl gireceğimizi, paraları nasıl alacağımızı, nasıl kaçacağımızı her şeyi planlasak, Ama bir nedenle bunu hayata geçiremesek ya da olmayacağını anlayıp vazgeçsek, Aradan beş altı yıl geçse, Ben emekli olsam, siz bakanlıktan ayrılsanız ve bu planları sizin veya benim masamda bulsalar, Biz bu bankayı soyma girişiminden suçlu olurmuyuz?”

Yanımda oturan hukukçu dostum “Bu hukuğun açmazlarından biridir, Yüzlerce yıldır tartışılır durur” dedi,

Bakan ise “Ama niyet çok açık, Yapmaya niyetlenmişler fakat yapamamışlar, Bu da bir suç değil mi” dedi,

“Tartışmalı” dedim, “O günlerde herkes bunu konuşuyordu, Ama yapılmadı, Yapılamadı, Bence konu kapandı” dedim,

Bakan sordu: “Niye yapılamadı sizce?”

Masadaki herkes bazı yanıtlar verdi,

Kimi Hilmi Özkök‘ün bunu engellediğini, kimi başka gerekçeler öne sürdü, 

Bakan da Hilmi Özkök‘ün orada önemli bir engelleme fonksiyonu olduğu düşüncesindeydi,

“Yanılıyorsunuz, Hilmi Özkök’le alakası olamaz, Eğer niyetleri olsaydı, darbeye Hilmi Özkök’ü tutuklayarak başlarlardı, Türkiye’de sadece bir darbede Genelkurmay Başkanı da darbecilerle birlikteydi, Bunun dışında Genelkurmay Başkanları darbeye asla destek vermediler, Yanılıyorsunuz” dedim,

Sonra Bakan bana sordu, “Siz söylemediniz niye yapılamadığı konusundaki düşüncenizi?”

Ben de söyledim bunun üzerine,

“Bence iki nedeni var, Hatta tek nedeni var, ABD darbeye destek vermedi, Darbe istemedi, ABD izin vermeyince olmadı, ABD arkalarında olmayınca ekonomiyi yönetememekten korktular” dedim,

Bunun üzerine Bakan gülümsedi,

“Demek ki, bugün olsa durum farklı olurmuş” dedi,

Şaşırdım, Çünkü ABD ile ilişkilerin çok da kötü olmadığını düşünüyordum,

Sonra Serdar Turgut‘un bugünkü yazısını okuyunca ilişkilerdeki durumun vahametini daha iyi anladım,

Yine de merak etmeyin bence,

ABD ile ilişkiler ne kadar kötü olursa olsun, Türkiye’de artık darbeler dönemi kapandı,

En azından askeri darbeler dönemi kapandı,

Yıllar önce yazmıştım “McDonald’s olan ülkede darbe olmuyor” diye,

Türkiye’de de darbe marbe tehlikesi yok,

Yine de Serdar Turgut‘u mutlaka okuyun bugün,

Hayli önemli bir yazı,


Biz mi şanslıyız, çocuklarımız mı!

İNTERNET siteleri “Fatih Altaylı hastaneye kaldırıldı” diye yazınca epey bir arayan soran oldu,

Sağolun,

Kimileri üzülecek ama iyiyim çok şükür,

Biraz sıkıntı çekince Hande “Gel bir baktıralım” deyip hastaneye götürdü,

Baktılar,

Sağlam çıktım,

Yorgunluk, stres, sıkıntı, Başka bir şey yok, Daha epey iş görürüm gibi duruyor,

En azından şimdilik,

“Biraz kalın daha detaylı tetkik edelim” dediler,

Kızıma söz vermiştim “Akşam basketbol maçına gideriz” diye, Bir gün önce de futbol milli takımımızın maçına gitmiştik beraber,

“Yok kızıma sözüm var” dedim “Maça gidicez”,

Basketbol maçı en stresli, kalbe en zor maç ama bizim çocukların basketbol maçını stressiz hale getirmesine alıştık,

Açıyorlar farkı, rahat rahat izliyoruz maçı,

Rakip bile son periyot başlamadan maçı bırakıyor,

Yine öyle oldu, Rahat rahat izledik,

Düşündüm de, şimdiki çocuklar en azından spor konusunda bizden şanslı,

Biz şerefli mağlubiyetlere, müthiş beraberliklere sevinen bir çocukluk ve gençlik yaşadık,

Zeynep ise doğduğu sene Galatasaray’ın Avrupa Şampiyonluğu’nu gördü,

2 yaşındayken ülkesinin futbol takımı Dünya 3,’sü oldu,

Artık her dalda şampiyonlukların peşindeyiz,

Bir kızımız atletizmde Avrupa Şampiyonu oluyor,

Fenerbahçeli kadın voleybolcularımız Avrupa’nın zirvesinde,

Diyorum ya, en azından spor konusunda bizden şanslılar,

Milli takımımızın maçı öncesi salonda yerimizi almış oturuyoruz, Salona Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün girdiği anons edildi,

Birden bire salondan geniş katılımlı bir “Yuuuh” yükseldi,

Zeynep şaşırdı,

“Ne oldu” diye sordu,

“Cumhurbaşkanı geldi ona kızıyorlar” dedim,

Daha da şaşırdı,

Çünkü biz ona Cumhurbaşkanlığı’nın “saygın bir makam” olduğunu öğrettik hep,

Diyorum ya, spor konusunda çocuklarımız bizden şanslı,

Ama bizim çocukluğumuzda Cumhurbaşkanları salona girdiğinde yuhalanmaz alkışlanırdı,

Düşündüm de acaba biz daha mı şanslıydık!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Düşündüğümüz zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları