Partiye damganı vur Kemal Bey

REFERANDUMDA oy kullanamadığı ortaya çıktığından bu yana CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir "komedi figürüne" çevirme çabası içine girdi herkes,

Son numara, Avrupa seyahatine çıkarken cep telefonunu ve saatini evde unuttuğu yalanını yayarak "İki kaz güdemez" havasını üzerine yapıştırmak,

Kemal Kılıçdaroğlu kaç kaz güder bilmiyorum,

Ama kazların tüylerini yolmayacağından eminim,

Fakat bir gün kaz güdecek konuma geleceğiyle ilgili kuşkularım var,

Niye mi?

Lider gibi davranmıyor da ondan,

Kemal Bey’in başına gelenler, CHP’de ciddi bir örgüt ve organizasyon sorunu olduğunu gösteriyor,

Örgütün yer yer lider aleyhine çalıştığı ya da hiç çalışmadığı ortada,

Burada soru şu:

"Kılıçdaroğlu bu partinin gerçekten lideri mi, yoksa kamuoyu önüne sunduğu bir ‘maskot’ mu?"

Bugünkü yapıya baktığınız zaman "lider" olduğunu söylemek çok güç,

Çünkü partiye hâkim değil,

Zaten mesele de burada,

Oy kullanıp kullanmamak, telefonu, saati evde unutup unutmamak önemli değil,

Ama şu önemli: "Partisine lider olamayan, Türkiye’ye lider olabilir mi?"

Seçmeni, CHP’ye oy veren veya bir gün verebilecek olanları ilgilendiren tarafı bu,

Bu yüzden bir lider önce partisinin lideri olduğunu gösterebilmeli,

Partiyi kendi istediği gibi düzenleyebilmeli,

Onu yapabilirse, yarın öbür gün Türkiye’yi de düzenleyebileceği ortaya çıkar,

Yoksa Kemal Bey’in düzgün ve dürüst kişiliği, fikirleri, önerileri bireysel olarak kalır ve kimseyi de çok ilgilendirmez,

Kılıçdaroğlu önce partisinin hâkimi olduğunu göstermeli ki, onun fikirlerinin, partisinin de fikirleri olduğunu anlayalım, inanalım,

Tabii Kemal Bey’in sıkıntılarını anlıyorum,

Partide bir reorganizasyona giderse liderliği elinden alabileceklerini düşünüyor olabilir,

"Önce güçleneyim, sonra organizasyonu yaparım" diyor olabilir,

Ama bu işler öyle değildir,

Partiye hâkim olamazsa seçim meçim kazanamaz, Gider,

Halk tarafından yollanacağına, kurultayda kurtlar tarafından yollanmak daha iyidir,


Beyaz Türkler ‘hayır’ mı der!

DÜN öğle yemeğinde birkaç dostumla birlikteydim,

İsimlerini vermeyeceğim ama hepinizin bildiği, tanıdığı kişiler,

Hani şu "Beyaz Türkler" diye tanımlanan kesimden,

Hatta "Türkiye’de 20 beyaz Türk sayın" desem, ilk aklınıza gelecek isimlerden,

Şundan bundan konuşurken konu haliyle referanduma ve referandum sonuçlarına geldi,

Ben alacağım yanıttan gayet emin bir şekilde, "Referandumda ne oy verdiniz?" diye sordum,

"Hayır" verdik diyeceklerinden zerre şüphem yok ama laf olsun diye sorulan sorular vardır ya onlardan,

İnanamayacağım cevaplar aldım,

Hepsi "evet" oyu kullanmıştı,

Daha doğrusu biri hariç hepsi,

Diğeri "evet" vereceğini söyleyince eşi bütün kimlik belgelerini ortadan kaldırdığı için gidip "evet" olan oyunu kullanamamış,

En beyazından üç Türk,

Şaşırdım,

"Niye evet dediniz" diye sordum şaşkınlıkla,

"Türkiye demokrasiye geçecekse bu bir adımdır" dedi içlerinden birisi ve ekledi:

"Yapılanın AB ile aynı standartta olduğu palavra, AB standardında, bakanın veya müsteşarının etkin olduğu bir HSYK yok, Ama sonuç olarak yine de seçimle gelecek hâkimlerin olması, sayının artması HSYK’yı bugünkünden daha güçlü, daha bağımsız yapacak, Bir sonraki adımda belki onları da çıkarırlar, Dediğim gibi bu bir adım, Belki yüz kilometrelik yolda atılmış üç adım ama bir yerden başlamak gerekiyor, O yüzden evet dedim, Zaten HSYK ve Anayasa Mahkemesi dışında çok da tartışılacak bir şey yoktu,"

Ben şaşkınlığımla devam ettim: "Ama YÖK’te yapılan ortada, Kızdıkları ne varsa şimdi kendileri yapıyorlar, Sezer’e kızarlardı ‘Az oy alanı atıyor’ diye, şimdi kendileri aynı şeyi yapıyorlar,"

"YÖK konusundaki yazılarını okudum, Haklısın, Ama AKP’ye kızıp ya da onlar yanlış yapıyor deyip bunun önünü kesmeyi doğru bulmadım, AKP gider, MAKEPE gelir, Önemli olan adım atmaktı" dedi,

Bu dostlarımın yakın çevresinde benzer nedenlerle "evet" diyenlerin sayısının hayli fazla olduğunu da öğrendim,

Beyaz Türklerin "hayır" dediği efsanesi yıkıldı kafamda,

 


‘Hayırcılar’ sandığı umursamamış

REFERANDUMDAN "evet" çıkacağını üç puanlık bir yanılgıyla bilen Habertürk’ün araştırma şirketi Konsensus’tan referandum sonuçlarını değerlendiren bir çalışma rica ettim,

Yapıp gönderdiler,

Değerlendirme çok ilginç sonuçlar veriyor,

Öncelikle kamuoyunda sanıldığı gibi MHP seçmeni "evet" oyuna kaymamış, "evet" vereceğine sandığa gitmemiş,

Bu çok önemli,

Yaklaşık 400 bin MHP seçmeni evet oyu verirken, hesaplamalara göre 556 bin MHP seçmeni sandık başına gitmemiş,

Sandığa gitmeme, CHP’de de aynen MHP’de olduğu gibi "evet" firelerinden fazla,

Sandığa gitmeyen CHP’li sayısı, "evet" diyen CHP’liden önde,

BDP, boykot kararına uymuş, Bu açık,

Kısacası, aylar önce söylediğim gibi Türkiye’deki seçmenlerin önemli bir kısmı, daha doğrusu "hayır" demesi beklenenlerin önemli bir bölümü referandumu umursamamış,

Konsensus’un bununla ilgili ortaya çıkardığı tablo ise şöyle:

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sonunda kaybetmektense başında kaybetmenin en azından vakit kaybetmemek olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları