Şener Eruygur’un ödemeleri

ŞENER Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı döneminde, jandarmanın bütçesinden "naylon" firmalara oldukça yüklü ödemeler yapıldığı ortaya çıktı,

Rakam Türkiye’deki yolsuzluklar ölçeğinde ele alındığında "dev" görünmeyebilir ama azımsanacak, gözden kaçacak bir miktar da değil,

Bunların bazıları elbette devletin çeşitli kurumlarında olduğu gibi "örtülü" harcamalar olabilir,

Kimi "gerekli" işler için harcanmış olabilir,

Ancak "sorumlu" kamu görevlileri, bu gibi harcamaları naylon fatura marifetiyle yapmazlar,

Yaparlarsa da en azından "gizli" bile olsa bunların kayıtları, bilgileri vardır,

Olması gerekir,

Jandarma Genel Komutanlığı’nın Eruygur döneminde yaptığı bu tip harcamalarla ilgili ortada "vahim" iddialar dolaşıyor,

Beni asıl ilgilendiren bu iddialar,

Sadece "Ergenekon paranoyası" içindeki kişilerde değil, Ergenekon olayına "tarafsız" gözle bakma becerisini gösterenlerde bile etkili olan bu iddialar gerçekten korkunç,

"Bu iddialar ne?" diyeceksiniz haklı olarak,

Benim kulağıma gelenleri anlatayım,

İddia o ki, bazı "gazeteciler", daha doğrusu gazeteci kimliği altında dolaşıp gazetecilik dışı uğraşlara bulaşan, bu uğraşlarla güç ve makam elde etmeye çalışan bazıları, o dönemde Şener Eruygur’dan önemli miktarda paralar almışlar,

Önemli dediğim miktar, bir gazeteci için önemli sayılabilecek birkaç yüz bin dolar seviyesindeki paralar,

Bu paralar gazete için alınmış, kuruma verilmiş paralar da değil,

Dorudan doğruya "o" gazeteci veya gazetecilerin cebine giden, tabir yerindeyse "indiragandi" yapılmış paralar,

Bununla ilgili belgelerin dahi olduğu söyleniyor,

Böyle bir durumun en net şekilde ortaya çıkarılıp mesleğimizin utanç abidelerinden en azından bir bölümünün "haksız itibarlarını", onlara bu itibarı veren topluma iade etmeleri gerekiyor,


Devekuşu

CUMHURİYET Halk Partisi, üniversitede türbanın önünü açan YÖK kararına, daha doğrusu YÖK Başkanı kararına "engel" çıkarmayarak, bu konuda "ters tavır" almayarak sorunun bir anlamda çözümüne katkıda bulundu,

Hem de çok ciddi bir katkı,

Ancak aynı CHP dün bambaşka bir şey yaptı,

Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Gül seçildiği günden bu yana Çankaya Köşkü’nde iki farklı 29 Ekim resepsiyonu verirdi,

Biri gündüz askerlerin da katıldığı "resmi" davet, diğeri ise gece sanatçıların, gazetecilerin, STK yöneticilerinin katıldığı "yarı resmi" davet,

Gündüz davetinde Hayrünnisa Gül olmaz, böylelikle özellikle askerlerin "türban duyarlılığı" göz önüne alınmış olurdu,

Cumhurbaşkanı Gül, büyük olasılıkla referandumdan sonra oluşan iklimi de göz önüne alarak bu yıl iki daveti teke indirdi ve herkesi birlikte çağırdı,

Bu durumda ev sahibesi olarak Bayan Gül de türbanıyla salonda olacak ve elbette başka türbanlı konuklar da davette yerlerini alacaklar,

Üniversitede türban konusunda çok önemli bir açılım yapan CHP, Çankaya Köşkü’ndeki davet teke indirilince aynı açılımı yapamadı ve daveti protesto ettiğini, katılmayacağını bildirdi,

Elbette CHP bu tavrını, "Biz üniversitede evet diyoruz ama kamusal alanda hâlâ karşıyız" şeklinde açıklayacaktır,

Ama bana göre çok da doğru bir tavır değil,

Buna dense dense "devekuşu tavrı" denir,

Bu tavırla sadece hoşunuza gitmeyen şeyleri görmeme şansına sahip olursunuz,

Ama varlıklarını ortadan kaldıramazsınız,

Hayrünnisa Hanım 3 senedir Köşk’te, Ve en az 2, belki de 4 yıl daha orada,

Sonrasını ise zamanla göreceğiz,

 


Ağzına sağlık Arda

ARDA için gerçekten üzüldüm,

Gencecik çocuğun sinirlerini ne hale getirmişler,

Bu köşede Arda’yı hep korumaya çalıştım,

17 yaşında yıldız olunca hayat kolay olmuyor, Ki biz 50 yaşında star olup taşıyamayan ne adamlar, kadınlar gördük,

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kahvehaneye kamera koymayı televizyonculuk zannetmediğimiz zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları