Çankaya’nın garajı

AŞAĞIDAKİ fotoğrafta Cumhurbaşkanı Gül’ün bindiği Cadillac, benim Cumhurbaşkanlığı garajındaki en favori otomobillerimden biri,

O bir Eldorado,

Yaşı hemen hemen Cumhurbaşkanı Gül’e yakın,

Birileri, “Yahu şunun yenisini alsalar da bu eski püskü arabaya binmese” dediği için aklıma geldi yazmak,

Cumhurbaşkanı Gül’ün törenlerde bindiği bu otomobil tam bir klasik,

Toplam 532 adet üretilmiş,

331 cu motor hacimli, 310 beygir gücünde,

Cadillac’ın en zor bulunan, en değerli modellerinden biri,

Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün garajını kim yönetiyorsa kutlamak lazım,

Bu otomobili 60 yıla yakın zamandır böyle gıcır gıcır tuttukları ve hâlâ kullandırdıkları için,

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir de hatırlatma yapmak istiyorum,

Aynı garajda, yani Çankaya’nın garajında bir de Mercedes var,

Mercedes 600 Pullman,

O da muhteşem bir otomobil,

1963 ila 1991 arasında toplam 2700 adede yakın üretilmiş, döneminin hiç kuşkusuz en lüks otomobili, 250 beygir gücünde 500 nm torku üreten şahane bir otomobil,

Hâlâ çok değerli, hâlâ çok pahalı, Bugünkü Maybach’ların atası aslında ama Maybach’lar gibi “Arap işi” değil, tam aksine çok “klas” ve bugün alınan yeni Mercedes’lerden çok daha etkileyici,

Ve bu çok zor bulunan otomobilden bir adet Çankaya’nın garajında yatıyor,

Abdullah Gül’e tavsiyem, özellikle yabancı konukları ağırlarken bu otomobili kullanması,

Bu “eski” gibi görünen otomobiller aslında Cumhuriyetimiz’in geçmişinin, geçmişte de güçlü ve zevkli bir ülke olduğunun, hatta sonradan görme olmadığının göstergesi,

 


 

Ya sizi örnek alırsak

GERÇEKTEN sıkıldım,

Siyasetin bu garip halinden tiksinmeye başladım,

Ülkenin en büyük bayramı,

Kuruluş yıldönümü,

Coşkunun, sevginin hâkim olması gereken bu günde, ülkenin iki liderinin durumu ve duruşu hiç ama hiç hoşuma gitmedi bir vatandaş olarak,

Sanki aralarında kan davası var,

Bir saati aşkın süre birbirlerine bakmayan, birbirleriyle tek kelime konuşmayan iki lider,

Siyasette her türlü çekişme, her türlü itişme ve hatta zaman zaman hakarete varan konuşma olmuş olabilir,

Ama dün bayramdı,

Cumhuriyet’in bayramı,

Yani o iki kişinin varlık nedeni olan kuruluş gününün yıldönümü,

Ama onlar tek kelime bile konuşmadılar,

Yapmayın Allah aşkına,

Biz aynı çatı altında her türlü siyasi görüş gayet güzel geçiniyor, gayet güzel yaşıyoruz,

Birbirimizle konuşuyoruz, iş yapıyoruz, evleniyoruz, aile kuruyoruz,

Allah korusun, sizi örnek almaya kalkarsak ne olur bu ülkenin hali!

 


Yeni çağa yeni MGK

BUGÜN manşetimizde yer alan "Çin mallarının Kırmızı Kitap’a girmesi" haberi, yıllar önce Başbakan Erdoğan’la konuştuğum ve bir kere de yazdığım bir konuyu bir daha hatırlatma gereği hissetmeme neden oldu,

Çin malı istilasının bir ulusal tehdit olarak görülmesi ve siber tehdide karşı önlem arayışları, artık "ulusal güvenliğin" klasik tehditler dışında kalan daha büyük tehditler altında olduğunu gösteriyor,

Yeni ulusal güvenlik stratejileri askeri değil daha çok ekonomik savaşlara göre oluşturuluyor,

Benim yıllar önce yaptığım öneri, bu açıdan şimdi daha iyi anlaşılacak durumda,

Başbakan Erdoğan’a yaptığım öneri şuydu:

"Artık tehditler askeri olmaktan çok ekonomik, Bu yüzden Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı değişmeli, Zaten emir komuta kademesi altında çalışan TSK’nın bu kadar kalabalık temsili gereksiz, Hiçbirinin Genelkurmay Başkanı’nın sözü üstüne söz söylemeyeceği kesin, Yapı değişmeli, Ekonomik kuruluşların temsilcilerinden, BDDK’nın, ekonomiyle ilgili sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve hatta ülkeyi yöneten kişinin güvendiği bir veya iki ismin içinde olacağı yeni bir MGK oluşturulmalıdır,"

Bu önerimin ne kadar gerçekçi olduğu bugünkü tehdit algılamalarıyla biraz daha iyi anlaşılıyor,

Üzerinde düşünmeye değmez mi!

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kurumlara ruhunu verenin o kurumlardaki insanlar olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları