Kim anasından lider doğdu

PARTİNİN başına geçtiği günden beri Kılıçdaroğlu’nun liderliği sorgulanıyor,

Sanki bir günde lider olunurmuş gibi,

Belki olan vardır ama istisnai bir durumdur,

Lider doğulmaz, olunur, Kumaşınızda varsa “iyi lider” olunur,

Şu anda Türkiye’deki en iyi lider kim?

Hiç tartışmasız Başbakan Erdoğan,

Sadece Türkiye’deki değil, dünyadaki en etkileyici liderlerden biri,

Peki Tayyip Erdoğan 1 günde mi lider oldu? Asla!

Tayyip Erdoğan’ı, hem kendi dünya görüşündeki hem de muhalif dünya görüşündeki diğer isimlerden ayırıp lider yapan çok önemli bir geçmişi var,

Tayyip Bey, neredeyse çocuk denecek yaşlardan, en azından gençliğinden beri “hep lider” oldu,

Önce Akıncılar’ın başındaydı, Liderleriydi,

Sonra Ak Gençlik’in lideriydi,

Hâlâ yakınlarınca kullanılan “Reis” lakabı o günlerden kalmadır,

Sonra ilçe başkanı oldu,

Sonra il başkanı,

Milletvekili adayı oldu, Kazandı, Sayılmadı,

Sonra büyükşehir belediye başkanı oldu, Sonra Başbakan,

16-17 yaşından beri hep “Başkan”dı,

Çevresinde onu dinleyen, onun direktifleriyle hareket eden kitleler vardı,

“İş yaptırmayı, emir vermeyi, yönetmeyi, organize olmayı, organize etmeyi, sorunları görmeyi, çözmeyi, siyaset yapmayı, siyasi komplolardan kurtulmayı, ekip kurmayı, ekibe uymayanları yollamayı, vefayı, vefasızları” hepsini ama hepsini gençliğinden beri içinde yaşayıp, içinde büyüyerek öğrendi,

Kumaşında da olduğundan sevenleri için de sevmeyenleri için de “büyük lider” oldu,

Kılıçdaroğlu’nun kumaşında Tayyip Erdoğan kadar liderlik var mı bilmiyorum, Ama aralarında uzun bir süre farkı var, Şimdi mesele, Kılıçdaroğlu bu “süre” farkını ne kadar zamanda kapatacak veya kapatabilecek mi? Göreceğiz,


Utanacağına diklenerek

VEDAT Acar geçen hafta İstanbul’u kana bulamak üzere Taksim’e geldi,

Üzerinde kilolarca bombayla,

Kendisi zaten amansız bir hastalığın pençesindeydi, Ölecekti,

Ama gözü dönmüş terörist, tek başına gitmektense yanına "düşman bellediği" insanları da katmak istemiş, "gönüllü" canlı bomba olmuştu,

Geldi Taksim’e, Fünyeyi çekti,

Onlarca insanı yaraladı,

Bir polis memurunun uyanıklığı ve kahramanlığı olmasaydı belki de onlarca insanı öldürecekti,

Öldüremedi,

Sadece kendini öldürdü,

Ailesi, dün onun "ölüsünü" almak üzere Adli Tıp’taydı, İstanbul’da, kana bulamak istediği kentte,

Televizyonda izledim olan biteni,

Masum insanların canına kastetmek için gelen Vedat Acar’ın ağabeyi, sanki kardeşi matah bir iş yapmış gibi ortalıkta dolandı,

Gazetecilere saldırdı, gazetecilere saydırdı,

Eskiden böyle "rezil" eylemleri yapanların aileleri utanç içinde gelir, sessizce cenazelerini alır giderdi,

Çünkü sivil halkı, sıradan insanları, çoluk çocuğun bulunduğu yerleri hedef almak kahramanlık değil, inanılmış bir dava değil, utanç duyulacak bir işti,

Ama bunlar utanmadılar, Arlanmadılar,

Sanki matah bir şey yaparken can vermiş gibi diklenerek,

"Yuh" dedim içimden, "Yuh",

Hep düşünüyordum, bir insan nasıl böyle bir şey yapar diye,

Boşa düşünürmüşüm meğer,

Bunlar bombayla ölmüyorlar,

Bunların insanlığı çoktan ölmüş,

Ve ne yazık ki, hep birlikte,


Sorun karikatür değil

KARİKATÜRİST Salih Memecan’ın, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu "dansöz" olarak çizmesi olay çıkardı,

CHP’liler çok kızdı,

Oysa aynı CHP’liler, Başbakan Erdoğan hakkında çizilen karikatürlere bayılıyor, Başbakan’ın bunlara gösterdiği tepkiye kızıyor, dahası o karikatürlerden sergi açıyorlar,

Her zaman olduğu gibi yaman bir çelişki,

Türk siyaseti ve fanatik partililer hep böyle,

İster o taraftan olsun, ister bu taraftan hiç fark etmiyor,

Oysa karikatür her zaman karikatürdür, Bu açıdan bakınca Salih Memecan’ın Kılıçdaroğlu’nu "dansöz" olarak çizmesinin bence hiçbir mahzuru yok,

Beterini bile çizebilir,

Karikatürün dilinde böyle şeyler var,

Fakaaaaat!

Mesele karikatür değil aslında, Çizenin Salih Memecan olması,

Memecan, Türkiye’nin en iyi siyasi karikatüristlerinden biri, Daha doğrusu biriydi,

AKP iktidarıyla birlikte "malul" olana kadar,

Çünkü AKP’nin en önemli 2, ismi Abdullah Gül’le yakın dostluğu vardı ve bu dostluk daha sonra AKP ile fikri birlikteliğe dönüştü,

Aslına bakarsanız bunda da çok sorun yok, Yazar çizer takımının iktidarlarla veya muhalefetlerle fikri birlikteliği de olabilir,

Ama Salih Memecan burada endazeyi kaçırdı,

AKP’nin her şeyine olumlu, rakiplerinin her şeyine olumsuz baktı,

Bir günden bir güne AKP’yle ve liderleriyle ilgili çizmedi,

Hep muhalefete muhalefet yaptı,

Hadi bu da "kabul edilebilir" olsun, Memecan orada da durmadı, Eşi Nursuna, AKP’den milletvekili oldu,

Memecan, kamu kuruluşlarına ısmarlama çizerliğe başladı,

THY ile Milli Eğitim Bakanlığı’na çizmeye başladı,

Yayınevinin ürünlerini Milli Eğitim destekli hale getirdi,

Yetmedi, dostlarını da iktidarın nimetlerine ortak etmeye kalkıştı,

Ne bileyim, mesela Sinan Çetin’i tuttu TRT’ye götürdü, Çetin’in TRT’ye program yapmasına aracılık etti,

Sinan Çetin bu aracılığı iyice kötüye kullanmak istedi, Başbakan’ın olan bitenden haberi bile olmadığı halde, "Başbakan bu programı istiyor" diyerek TRT’ye programını kabul ettirmeye çalıştı,

Hal böyle olunca Memecan’ın çizdikleri de "çöp" olmaya, göze batmaya başladı,

Yoksa karikatürde bir sorun yok,

Sorun çizenin kimliğinde, kişiliğinde,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sevgi barındırmayan saygının anlamı olmadığını anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları