Memlekette hiçbir şeyin standardı yok ki demokrasinin ve fikir özgürlüğünün olsun,
Hatta standardın en bozuk olduğu yer orası galiba,
Diyarbakır’ın Öcalan’dan fırçalı Belediye Başkanı Osman Baydemir buyuruyor, “Herkes hazırlıklı olsun, Kürtçe öğrensin, Yakında Kürtçe bilmeyen iş bile bulamayacak” diye,
Bu lafları duyunca aldı beni bir korku,
“Eyvah, eyvah işsiz kalacağım” diye,
“Kursa yazılayım bari” dedim, serbest olduğu halde açan olmamış Kürtçe kursunu,Niyeyse!
Sonra düşündüm, O kadar korkmama gerek yok,
Osman Baydemir röportajında kendi söylemiş, “Oğlum da Kürtçe bilmiyor, Ben Kürtçe soruyorum, o Türkçe cevap veriyor” diye,
Sonra düşündüm, Yahu bunların lideri, önderi Abdullah Öcalan da Kürtçe bilmiyor,
“Neyse yakında Öcalan’ı serbest bıraktıklarında beraber kursa gider öğreniriz” dedim, korkum geçti,
Baydemir bunları söylüyor, gayet normal karşılanıyor,
Peki bunu Baydemir değil de, ne bileyim bir MHP’li söylese ne olurdu?
Tabii tam tersini,
Yani, “Kardeşim Kürt mürt anlamayız, Herkes Türkçe öğrenecek, Türkçe öğrenmeyen iş bulamaz” deseydi ne olacaktı?
Baydemir’i alkışlayan entel dantel kitlesi hemen ortaya atılacak, “Vay faşist, Sen bir dili nasıl mecbur kılarsın? İşte biz bu kafaya karşıyız, Demokrasinin önündeki engel işte bu kafalardır” demeyecek miydi?
Elbette diyecekti,
İşte bahsettiğim standartsızlık bu,
Bazı şeyleri söylemek bazılarına serbest ve demokratlık,
Bazılarına ise yasak ve faşistlik,
Sonra bize bunu “demokrasi” ve “fikir özgürlüğü” diye yutturacaksınız öyle mi!
Hadi canım siz de!
36 yıllık arkadaş!
GALATASARAY yönetimindeki arkadaşlarımdan biri aradı,
"Fatih, seni kulüp üyeliğinden atılma istemiyle disiplin kuruluna veriyorlar" dedi ve olayı anlattı,
Yazının devamı için tıklayınız
Not: Daha önce Özhan Canaydın’a ağır laflar ettiği için disiplin kurulu kararıyla ceza alan Yiğit Şardan’ın cezası kaldırılsın diye çok uğraşmıştım, Şimdi o beni kulüpten attırmaya çalışıyor, Komik mi, trajik mi bilmiyorum,
Güle oynaya davaya
BALYOZ Davası’na katılan askerlerin görüntüsü hiç ama hiç hoşuma gitmedi, söylemeden geçemeyeceğim,
Türk Ordusu’nun saygın olması gereken generalleri ve daha düşük rütbeli subay ve astsubayları çok önemli suçlamalarla yargılanıyorlar,
Televizyonlarda izlediğim görüntüler hiç hoş değil,
Hepsi şen şakrak, neredeyse laubali tavırlarla mahkemeye geliyorlar, oturuyorlar,
Sanki haylaz liseli talebeler okul disiplin kurulunda gibi bir hava,
Lütfen biraz vakar, biraz ciddiyet,
Lütfen!
Kürtçe selam komedisi
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in Diyarbakır’da Kürtçe konuşmasını biraz garipsedim doğrusu,
Hani yabancı sanatçılar Türkiye’ye gelir ve şirin gözükmek için sahneye çıktığında "İyi aksamlar İstanbul, ben sizi çok seviyor" gibisinden iki üç kelime Türkçe konuşup sempati yaratır ya,
Boyner’in yaptığı da bana bunu anımsattı,
Sanki Türkiye’de bir kente değil de komşu ülkeye gitmiş gibi,
Hani Kürtçe bilse, tüm konuşmasını Kürtçe yapsa hiç sözüm olmayacak ama böylesi komik oluyor,
Ne komiği, ayıp oluyor, Hem memlekete, hem de Kürtlere karşı ayıp,
Genelkurmay gazeli
GENELKURMAY yine dayanamadı ve dün bir açıklama yaptı,
Başta Kürtçe meselesi olmak üzere laikliği de içeren bir "hassasiyet" açıklaması,
Benim hayatımda gördüğüm en anlamsız, en gereksiz açıklamalardan biri,
BDP’nin "gerginlik" politikasının yeni unsuru olan bu "iki dil" meselesi zaten tartışılıyor,
BDP’ye gerek iktidar, gerek ana ve yavru muhalefetten gerekli yanıtlar veriliyor,
Konu siyaseten en açık şekilde ele alınıyor, eleştiriliyor, Meydan boş bırakılmış, BDP’nin akıl dışı yaklaşımlarına kimse boyun eğmiş, teslim olmuş değil,
Yani olay kendi mecrasında, düzgün bir şekilde akıyor,
Bu arada Genelkurmay bir açıklamayla konuya bodoslama dalıyor,
Yahu bir durun, bir nefes alın, bir yutkunun,
Hani olay Meclis’ten geçmiş olur, bu yönde gerçekten bir gelişme olur, bunun için bir referandum süreci başlatılmış olur, o zaman biraz anlarım tavır koymanızı,
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü korumak için bir şey söylemenizi ve hatta harekete geçmenizi,
Ama şu anda konu raylı rayında gidiyor,
Nereden çıktı bu "hariçten gazel" anlamadım,
