Bu ne Fehmi Bey!

FEHMİ Koru,

Medyamızın ilginç tiplerinden biri, İyi yazardır aslında, Okutur,

Geçmişte merkez medyaya yönelik eleştirileri olurdu, Bazıları haklı,

Sonra merkez kaydı, Onun bulunduğu yer merkez oldu, Eleştirdiği ne varsa hepsini yaptı,

Şaşıran oldu mu bilmiyorum, Ben şaşırmamıştım hiç, Bilderberg toplantılarını eleştirip eleştirip kendisi davet edilince koşa koşa giden ve bu konuda hiçbir özeleştiri yapmayan adamdan ne beklenirdi ki!

Fehmi Koru, benim için yıllarca bıkıp usanmadan "MİT ajanı" deyip durdu, Ama uyanıktı, Adımı vermedi, Mahkemede hesaplaşamayalım diye,

Emin olun çok da takmadım, Bu memlekette Uğur Mumcu’ya da "MİT ajanı" dediler yıllarca, Şimdilerde Can Dündar’a diyorlar galiba,

Gülüp geçtim ben,

Sonra Wikileaks belgeleri ortaya döküldü,

O da ne, bir de baktık ki Fehmi Koru, ABD Büyükelçisi’nden aldığı talimatla çalıştığı gazetedeki bir yazarın işine son verilmesini istemiş,

Hayda!

Abdullah Öcalan’la yaptığım röportajdan sonra MİT’e davet edildiğim ve hayatımda ilk kez Yenimahalle’ye gittiğim için benim adımı MİT’çiye çıkaran adam, ABD Büyükelçisi’yle "işten adam kovdurma talep edilecek kadar" sıkı fıkı,

Eee, ne oldu şimdi Fehmi Koru!

Fehmi Bey’e şimdilik bu kadar,

Çünkü bu olay ortaya çıkınca gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı,

Elinde kalemi yokken fazlasını yazmak yakışmaz,,,


Doğan satışında son durum

KİM ziyarete gelse, kimle yolda karşılaşsak soruyorlar, "Doğan Grubu’nun satışı ne âlemde?" diye,

Bildiğim kadarıyla anlatayım,

Doğan Grubu’nun şu anda satış konusu olan varlıkları Kanal D, Star TV, Milliyet, Vatan, Posta ve Fanatik gazeteleri,

Grupla ilgilenen fon ve şirketlerin büyük bölümü çekildi ve şimdi iki alıcı kaldı,

Bunlardan biri Türkiye’de başka yatırımları da olan bir fon, diğeri ise yabancı bir medya grubu,

Doğan Grubu’nun satışta olan varlıklarının Kanal D ve Posta dışında kalanları kâr üretmiyor,

Zaten alıcılar da gazeteleri "kerhen" alacaklar,

İlgilendikleri konu daha çok televizyonlar,

Satın alma işleminden sonra masrafları kısıp kârlılığı artırmak niyetindeler, Belki marka değerini düşük gördükleri bazı gazeteleri kapatacaklar, Birkaç yıl sonra da satıp gidecekler,

Alıcılar Hürriyet’i de istiyorlar ama Doğan "şimdilik" kaydıyla Hürriyet’i satmaktan yana değil,

İddialara göre "seçim sonuçlarını görmeden" Hürriyet’i satmayacak,

Ancak Doğan Grubu’nun yöneticileri sağda solda "Hiçbirini satmayabiliriz" diye konuşuyorlar,

Bunun bir strateji olduğu, satışa kadar "güçlü" görüntü vermek istedikleri de söyleniyor,

Yukarıda saydığım varlıklar için alıcıların 1,5 milyar dolar civarında bir miktar öngördükleri de fısıldanıyor,

Satışta artık sona yaklaşıldığı ve mart ayına kadar işlemin tamamlanacağı da söyleniyor,


Filtreler

BU öyküyü bana aktaran, internet sitemin editörü Selin Kunt, Bakalım beğenecek misiniz?

Eski Yunan’da, Sokrates bilgiyi saklaması sebebiyle saygı kazanmıştı,

Bir gün tanıdığı önemli bir filozofa rastladı, Filozof, Sokrates’e "En yakın arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?" diye sordu,

"Bir dakika bekle" diye cevap verdi Sokrates,

"Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum, Buna ‘Üçlü Filtre Testi’ deniliyor,"

Devam etti Sokrates: "Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir,"

Ve hemen birinci filtreyi sordu:

"Birinci filtre: Gerçek Filtresi, Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?"

"Hayır" dedi adam, "Aslında bunu sadece duydum ve,,,"

"Tamam" dedi Sokrates, "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun, Şimdi ikinci filtreyi deneyelim,"

Ve ikinci filtreye geçti, "İyilik Filtresi, Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey, iyi bir şey mi?"

"Hayır, tam tersi" dedi diğer filozof,

"Öyleyse" diye devam etti Sokrates: "Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin, Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı,"

Ve üçüncü filtre geldi, "İşe Yararlılık Filtresi, Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?"

"Hayır, gerçekten değil" dedi diğer filozof,

"İyi" diye tamamladı Sokrates: "Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar ya da faydalı değilse bana niye söyleyesin ki?"

Bunu okuyunca bazen ne kadar boş konuştuğumuzu düşündüm,

Siz de düşündünüz mü?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Makamla değil kafayla adam olunduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları