Mutlu yıllar

Sevgili okurlarımız, hepinize mutlu, keyifli, güzel bir yıl diliyorum,

Bazen canınızın sıkıldığını, bazen karamsarlığa kapıldığınızı biliyorum, hissediyorum,

Bu hepimize zaman zaman hâkim olan bir duygu,

Ama hiç sıkılmayın,

Bu ülke, bu memleket, bu topraklar dünyanın en güzel toprakları,

Bakın 87 yıllık Cumhuriyet’imizin bize getirdiklerini görün,

87 yıl önce 12 milyon nüfuslu bu ülkede bugün 73 milyon kişiyiz,

O gün üretim, sanayi, gelişmişlik düzeyi olarak Afganistan’dan, Irak’tan, Suriye’den ileri olmayan, Mısır’dan geri olan bu topraklarda 87 yılda mucizevi bir ilerleme kaydettik,

Bunlar şansa olmadı,

Atatürk’ün geçmişi büyük bir medeniyet, geçmişi büyük bir ulusun sadece kültürel mirası üzerine inşa ettiği, daha doğrusu temellerini attığı bu ülke, bu devlet bugün dünyanın en önemli ülkelerinden biri,

Bunu Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, Adnan Menderes’e, Süleyman Demirel’e, Bülent Ecevit’e, Turgut Özal’a, Mesut Yılmaz’a, Tansu Çiller’e, Necmettin Erbakan’a, Abdullah Gül’e, Recep Tayyip Erdoğan’a borçluyuz,

Onlar da bunu bu millete borçlular,

Herkes taş üstüne taş koydu,

Hepimiz taşın altına elimizi koyduk,

Türk devrimini, Türk mucizesini yarattık,

Hiç korkmayın,

Bu ülke, Atatürk’ün attığı temeller üzerinde hep ileri gidecek,

Her yılımız bir öncekinden iyi olacak, 2011 de 2010’dan iyi olacak,

Mutlu yıllar hepinize, hepimize, ülkemize,,,


Bir yılda birkaç yüzyıl geri

YENİ Diyanet İşleri Başkanı’mız, yılbaşını "ilginç" bir hutbeyle kutladı,

"Evet, yeni bir yıla girerken toplumumuzda yılbaşı çerçevesinde yapılan kutlamalar, esasen bizim milletimiz yönünden; dini, ahlaki, kültürel ve geleneksel hiçbir temele sahip değildir, Aklı ve sağlığı tehdit eden içki tüketimini, aile bütçesini tahrip eden kumarı, savurganlığı ve cinsel taşkınlıkları; dini, milli ve ahlaki değerlerimizle bağdaştırmak asla mümkün değildir, Bu tür davranış ve uygulamalar, ahlaki yozlaşmaya, kültürel tahribata, gelenek ve göreneklerimizin bozulmasına da sebep olmaktadır, Dini değerlerimize sahip çıkmak, kültürel mirasımızı korumak, örf ve âdetlerimizi gözetmek hepimizin görevidir, Bunlar bizim milli hasletlerimiz ve özelliklerimizdir,"

Geçen yıl Ali Bardakoğlu’nun yayınladığı yılbaşı mesajı ile bu yıl yeni başkanın yayınladığı mesaj arasında sanki birkaç yüzyıllık fark var,

Ama tabii ileriye değil, geriye doğru,

Yılbaşı eğlencesi dini, ahlaki, kültürel, geleneksel hiçbir temele sahip değilmiş,

Hadi onu es geçelim,

Ya şuna ne demeli:

"Sağlığı tehdit eden içki tüketimini, aile bütçesini tahrip eden kumarı, savurganlığı ve cinsel taşkınlıkları,,, "

Anlamadım doğrusu, Evimizde sevdiklerimizle yeni bir yıla başlamayı kutlarken, onu umutla karşılarken kumar mı oynuyoruz? Çocukları eğlendirmek için oynayabileceğimiz tombaladan mı söz ediyor acaba Diyanet İşleri Başkanı?

Hele hele cinsel taşkınlığı hiç anlamadım,

Yılbaşında hepimizin tedirgin olduğu magandalıklar oluyor ama o magandalar hep var ve biraz altını eşseniz mutlaka "muhafazakâr" bir kimlik çıkacak magandanın içinden,

Vallahi hiç anlamadım Diyanet İşleri Başkanı’nın ne dediğini, ne demek istediğini,

Rahmetli babam iyi bir Müslüman’dı, Tüm şartlarını, hele hele iyi insan olma şartını hayatı boyunca yerine getirmişti ama yılbaşlarında da gayet iyi eğlenirdi,

Çevremdeki pek çok "gerçek" Müslüman da öyle yapıyor,

Diyanet İşleri Başkanı’na basit bir sorum var aslında,

Hatırlayacaksınız, birkaç sene önce bir olay yansıdı gazetelere,

Anadolu’nun bir yerlerinde bir imam, müezzinin eşiyle basılmıştı,

"Diyanet İşleri Başkanı, acaba o olay bir yılbaşı gecesi olmuştu da, o yüzden mi yılbaşına kızgın?"

Not: Geçen yıl Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu yılbaşı mesajında, "Yeni bir yıla başlayacağımız şu günlerde, geçtiğimiz yılın muhasebesini yaparak, hata ve günahlarımızdan dönme gayreti içerisinde olmalıyız" çağrısı yapmıştı, Ardından da şöyle demişti: "Gelecek yılda da, ülkemizin huzuru, aile fertlerimizle birlikte sağlık ve mutluluk dolu bir yıl geçirmek için, Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunmalıyız, Peygamberimizin (S,A,S,), ‘Kıyamet günü kişi tüm yaptıklarından sorgulanıp hesaba çekilmedikçe, mahşer yerinden ayrılamayacaktır’ sözünü ilke edinerek, hayatımıza çekidüzen vermeliyiz,"


Türk Beşleri

TÜRK Beşleri ile ilgili tartışma giderek büyüdü,

İşin garibi, benim de adım işin içinde,

Murat, Habertürk Televizyonu’nda "Türk Beşleri’ne Fatih Altaylı Türk leşleri dedi" deyince konu beni de içine aldı,

Şunu peşinen söyleyeyim: Türk Beşleri’ni, değil leş demek, herhangi bir eleştiri yapacak kadar bilmiyorum,

İyi bir klasik müzik dinleyicisi sayılırım,

Bütün gün odamda çalıp durur ama aralarında Türk Beşleri’nin herhangi bir eseri yoktur,

Çünkü zevkime hitap etmez, Belki de bilmediğimden, tanımadığımdan etmez,

Ama beğenene de bir şey demem,

Evimde de, işyerimde de Türk ressamların modern tabloları vardır, Ama bir Hoca Ali Rıza yoktur, Bu Hoca Ali Rıza’nın iyi bir ressam olmadığını göstermez, bana da "Hoca Ali Rıza kötü ressamdır" deme hakkını vermez,

Bilen söyler, Ben söyleyemem,

Gelelim Türk leşleri meselesine,

Murat, birkaç müzisyen dostumuzun da bulunduğu bir ortamda Türk Beşleri’ni anlatırken ben de "Bırak Türk Beşleri’ni, asıl Türk leşlerine bak" dedim,

Bunca yıllık hayatımda şunu bilirim,

Sanatı ve sanatçıyı eleştirmem, Beğenirim ya da beğenmem, Kendi zevkimce, O kadar,

Ötesine bir şey diyemem,

Bedri Baykam’ın spermli mendiline bile!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İyi olması için iyi düşünmemizin şart olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları